6

168 25 24
                                    

Birbirlerine sarılmalarının üzerinden tam 3 gün geçmiş ve haftasonu gelmişti. İzuku bardaki koltukta yatmış telefonla uğraşırken aklına rüyasında gördüğü şeyler geldiğinde telefonunu kapatıp derin bir iç çekti.

"Ne oldu İzuku?"

Dabi'nin sesini duyunca ona dönüp dudak büzdü.

"Okulda gereksiz insanların olması çok sinirimi bozuyor."

Dabi sadece başını sallamakla yetinip buzdolabına doğru ilerlediğinde İzuku da ayağa kalktı.

"Ben babamın yanına gideceğim."

Dabi'nin duyup duymadığını umursamadan bulunduğu yerden çıkıp üst kata doğru ilerlemeye başladı.
Odasına gelince babası ile iletişime geçtiği bilgisayarı açıp onu aradığında araması direkt açılmıştı.

"Oğlum. Nasıl gidiyor? Bir şeyler buldun mu?"

İzuku kafasını iki yana sallayıp bilgisayar ekranından babasının gözlerinin içine bakmaya başladı.

"Annem gerçekten nasıl öldü baba?"

AFO bu soruyu beklemediği için birkaç saniyeliğine sessiz kalsa da boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Biliyorsun oğlum. Kahramanların dikkatsizliği sonucunda annen öldü. Niye tekrardan soruyorsun."

"Kahramanların dikkatsizliği sonucunda öldüğünü biliyorum. Tam olarak nasıl öldüğünü soruyorum."

AFO arkasına yaslanarak şüphe ile İzuku'ya bakıp konuşmaya başladı.

"Biliyorsun, kahramanlar sözde kahramanlık yaparken yaptıkları büyük yanlış yüzünden annenin arabası patladı. Ben de baban olarak seni alıp büyütmeye başladım."

"Neden daha önce gelmedin?"

"Çünkü annenle seni tehlikeyle atmak istemedim."

İzuku iç çekip karşısındaki adama baktı. Şimdi neden tehlikeye atıyorsun demek yerine onaylayıp bir süre genel konular hakkında konuştuktan sonra bilgisayarı kapatıp odasına gitti.

Her ne kadar kahramanlara güvenmese de haftasonu bitince Aizawa sensei ile konuşmaktan zarar gelmeyeceğini düşünerek uyuya kaldı.

~~~~

Pazartesi günü her zamanki gibi Dabi'nin onu sakince -daha doğrusu uyanmazsa onun üzerinde deneyeceği işkenceleri söylemesi ve büyük bir bardak soğuk su dökmesi ile- uyandırdıktan sonra kısa bir duş alıp hazırlanarak diğerlerinin yanına gitti.

"Günaydın izuzu!"

Toga yine değişik lakaplar ile ona seslenince kafasını sallayıp yemeğine odaklandı.

Bugün Aizawa sensei ile konuşmayı planlıyordu fakat emin olamıyordu bir türlü. En sonunda iştahının kaçtığını fark edip masadan kalktı ve kısaca selam verip kapıya gittiğinde kolundan tutulması ile onu tutan kişiye baktı.

"Her ne yapacaksan yap sadece başını belaya sokma."

Dabi'nin yanık suratına bir süre bakıp kafa salladı İzuku.

"Emin olabilirsin."

Dabi, kafasını sallayıp elini bıraktığında ona kısa bir süre baktı ve bardan ayrılıp okul yoluna girdi.

Barda yaşadığı süre boyunca Dabi'nin diğerlerinden farklı olduğunu düşünüyordu fakat bu düşünceyi her seferinde geri plana atsada yine düşünceleri kendini belli etmiş okula varana kadar düşünmekten kendini alamamıştı.

Saudade ( Villian deku)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin