10

160 16 12
                                    

     Sude bir yandan Han'ın yok olmasını düşünürken bir yandanda okulun duvarını izliyordu. Rüzgar, elindeki çikolatayı Sude'ye uzattı. Ama Sude düşüncelerine daldığı için farketmedi. Sude'yi düşüncelerinden kurtaransa Doğu'nun cimciklemesiydi.

Sude:
-Lan piç! Napıyorsun amına koyayım? Etimi söktün!

    Doğu hemen cevap verdi.

Doğu:
-Dalmıştın. Hayata döndüreyim dedim.

    Sude, Doğu'nun kafasına vururken Rüzgar'da elindeki çikolatayı Sude'ye attı. Sude yere düşen çikolatayı sevinçle aldı. Tam ambalajı açacakken Yağmur'un sesi onu durdurdu.

Yağmur:
-Lan bu kız o kız değil mi?

      Kızlar kalkıp birden kızın peşine düşünce erkeklerde onları takip etmişti. Gizlene gizlene kızı takip ettiler. Kız 12/E'ye girince kızın sınıfını buldukları için zaferle birbirlerine baktılar. Öğrenci zili çalınca sınıfa girecek olan bir kızı kendilerine çektiler.

Kız:
-Ne yapıyorsunuz be! Bırakın beni.

Ebrar:
-Bana bak yelloz. Benim sevgilim varmış. Onu kurtarmam lazım. Sana sadece bir şey soracağız. Sonra siktir ol git.

Özgü:
-Şu öğretmenler masasının önünde oturan sarışın kızı görüyor musun?

Kız:
-Dalga mı geçiyorsunuz benimle?

Rüzgar:
-Sorusuna cevap verde kurtulalım. Kim o kız?

Kız:
-Ne saçmalıyorsunuz siz? Orda kimse oturmuyor!

     Grup tekrar kızın olduğu sıraya baktı. Kız orda oturuyordu. Kafasını kollarına koymuş yatıyordu.

Yamo:
-Kör müsün amına koyayım? İşte bak. Orda, yatıyor!

Kız:
-İki ay önce orda oturan arkadaşımız vefat ettiğinden beri oraya kimseyi yaklaştırmıyoruz. Ve vefat eden arkadaşımda sarışındı. Komik olduğunu düşünüyorsanız değil.

     Kız ağlamaya başlayınca Rüzgar yüzünü buruşturup kızın kolunu bıraktı. Kızda ağlayarak sınıfına girdi. Kıza inanmamışlardı. O yüzden yoldan herhangi birisini çevirdiler ve kızı gösterdiler.

Sude:
-Orda oturan sarışın karıyı görüyor musun?

Öğrenci:
-Deli misiniz? Orda kimse oturmuyor.

      Öğrenciyi bıraktıklarında şok içinde kıza baktılar. Kız bir anda kafasını kaldırıp onlara dönünce çığlık attılar. Kızın ağzından ve burnundan kan geliyordu. Göz bebeği kaybolmuştu. Yüzünde de buruşukluklar ve yaralar vardı. Hızlıca koşmaya başladılar. Özgü bir şeye takılıp düşünce daha güçlü bir çığlık attı ve ağlamaya başladı. Takıldığı şey Han'ın bedeniydi. Karnına bıçak saplanmıştı ve ağzından kan geliyordu. Hepsi Han'ı görür görmez her şeyi hatırladılar. Masal korkuyla Rüzgar'ın koluna tutundu ama Rüzgar sert bir şekilde kolunu çekti.

Rüzgar:
-Bırak beni! Bundan sonra yanıma yaklaşmayın anladınız mı beni? Bu saçmalıklara daha fazla dayanamayacağım. Sizin yüzünüzden bende delirdim. Yanıma yaklaşanın ağzını burnunu dağıtırım!

     Rüzgar  onları geride bıraktı ve hızlıca sınıfa koştu. Olanlar ona mantıklı gelmiyordu ve dengesini bozmuştu. Ama sınıfa çıkar çıkmaz pişman olmuştu. En çokta Masal'ı ittiğine üzüldü. Normalde ufacık bir temas olsa heyecandan havaya uçardı. Ve o temasın mutluluğunu yeni hissetmeye başladı. Elini tamda Masal'ın koyduğu yere koydu. Ve yüzüme kocaman bir tebessüm yerleşti. Arkadaşları gelince onlardan bir özür dileyecekti.

     Diğerleri ise bir nöbetçi öğretmen çağırmışlardı. Ama nöbetçi öğretmen Han'ı göremiyordu. Doğu, Han'ı kucağına aldı ve gizlice revire girdiler. (Yazar: Lan bizim okulda neden revir yok amk. Sizi sakatlar revire gönderirdim.) Hiç biri ne yapacaklarını bilmiyordu. Tek istedikleri Han'a bir şey olmamasıydı.  

BİR MALIN SHIFTİNGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin