"Şahane"
***
Jisung konumdaki evin kapısına geldiğinde kapıyı kısaca tıkladı ardından beklemeye başladı. Kısa süre içinde kapı açıldığında kapının ardındaki güzel kadın, güzel gülümsemesini Jisung'a sundu.
"Merhaba, sen jisung olmalısın, değil mi?"
Mükemmel bir diksiyonla konuştuğunda, Jisung konuşmaktan çekindi. Bu mükemmel kadının karşısında utanmak istemedi."Merhaba, evet ben Jisung, siz de bayan Lee olmalısınız?"
Kadın gülümsemesiyle onayladı ve genci içeri aldı.Kısa bir sohpetin ardından yukarıdan gelen yüksek sesli müziğin kaynağına gelmişlerdi. Kadin Jisung'u kapının önünde bırakıp aşağıya inmişti.
Jisung odanın kapısını çaldı ama Minho yüksek müzik sesinden duyamadi.
Kapıyı hafifçe aralayıp içeriye göz attı Jisung. Gördüğü ilk şey yatağın üzerinde oturmuş, arkada çalan neşeli şarkıya eşlik eden Minho oldu.
Jisung kapıyı tamamen açarak içeriye girdiğinde ve Minhoyla gözleri buluştuğunda Minho sertçe yutkundu. Utanmıştı.
"Ah üzgünüm, geldiğini duymadım."
Yatağın baş ucundaki ses sistemina uzandı ve müziği kapadı, ardından annesine seslendi.Jisung hâlâ kapıda dururken kadın içeriye girdi ve Minhoyu koltuk altlarından destekleyerek yataktan kaldırdı. Minho kadının üzerine yıkılacak gibi olduğunda Jisung devreye girerek onu tuttu, Minho istemeyerek de olsa bütün ağırlığını Jisung'a veriyordu.
"Ve şimdi ne yapmalıyım?"
Annesine bakarak sordu, kadın masasındaki sandalyeyi çektiğinde de minhoyu oraya oturttu yavaşça.Odadaki küçük cam kapılı dolabı yeni fark etmişti, içinde bir sürü ödül ve madalya vardı. Jisung Minhonun neden bir anda dansı bıraktığını başta anlamlandıramamıştı. Şimdi anlıyordu, o gün sahnede yere yığıldığı için gururunun kırıldığını düşünmüştü.
Minho kafasını eğerek pek sesli olmayan ama Jisung'un duyacağı bir tonda konuştu, "teşekkür ederim."
Jisung önemi olmadığı hakkında bir şeyler geveledi. Hâlâ şoku atlatamamıştı.
"Ve şey... bunu birisine söylemezsen sevinirim."
Jisung ona döndüğünde Gözlerini ona çıkardı Minho.Jisung yine onu onayladı ve hemen yanında duran sandalyeye oturdu.
"Peki... nereden başlayalım?"
Minho tekrar ona döndüğünde Jisung çoktan çantasından bir kaç kitap çıkarmıştı."Fark etmez."
Jisung gülümsedi ve Minhoya döndü.
"O zaman şöyle yapalım. Ben geldiğim günler ders programında hangi dersler varsa ona göre ilerleyelim. Hem ben de üzerinden geçmiş olurum. Nasıl fikir?"Minho da gülümsedi, "şahane"
Jisung çantasını kurcaladi ve kimya kitabını çıkarıp masaya bıraktı.
Minhonun yüzü düşmüştü."O kadar da şahane değildir belki..."
Mırıldandı ama Jisung duymuştu....
Yaklaşık üç saatin ardından jisung saati kontrol etti ve Minho'ya döndü.
"Benim gitmem gerek. İstersen bir sonraki gün daha erken gelirim, daha çok çalışma şansın olur?"
Minho onayladı.
Jisung eşyalarını toparlayıp çıkmak üzereyken minhoya döndü, "yatağına götürmemi ister misin?"
Minho utana sıkıla bunu da onayladı.
Jisung onu belinden destekleyerek ayağa kaldırdı. Minho kollarını onun boynuna sarmıştı.
"Lütfen yanlış anlama"
Jisung konuştuğunda Minho ne olduğunu soramadan bacaklarının altından Jisung'un kolu geçmişti.Jisung onu kucagina almıştı?
Yavaşça Minhoyu yatağına yatırdıktan sonra odanın kapısına ilerleyip el salladı Jisung.
Minho ona aynı şekilde karşılık verdi ve Jisung gitti.
Minhonun kalbi çarpmıştı? Bunu ona daha önce hemşireler ve bakıcılar da yapmıştı ama Minho'nun ilk defa kalbi çarpmıştı.
~
Çok mu hızlı çarptı ki kalbi?
Emin olamadim ama çok hoşuma gitti nedense...Anlamayan varımıdır bilmem ama Minho'nun bacakları maalesef tutmuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance Like This // Minsung
Fanfiction*en büyük hayaliniz nedir?* Minho, sakin tuttuğu ses tonu ve umutla parlayan gözleriyle kameraya karşı soruyu cevapladı, "en büyük hayalim yeniden dans edebilmek" Sıra Jisung'a geçti... Jisung, aynı sakin ses tonu ve Minhoya dönük, parlak hareleriyl...