kelebekler?
***
Lee: Jisung merhaba
Lee: bu gun saat 5 gibi gelebilir misin?
Lee: dün demiştin ya hani daha erken geleyim daha çok çalışırsın diye
Jisung: merhaba
Jisung: beş bana pek uymuyor aslında ama uydurmaya çalışacağım
Jisung: biraz geç kalabilirim kusura bakma...
Lee: yok yok hiç sorun değil
Lee: zaten birden emrivaki yaptım ve sen yine de kendini uydurmaya çalışıyorsun
Lee: eğer erken gelmen seni zor durumda bırakacaksa saat yedide de gelebilirsin
Lee: benim için bir sorun olmaz
Jisung: en geç altı gibi orada olurum
Lee: um peki...
Lee: teşekkürler
Jisung: rica ederim
Jisung: şimdi gidiyorum, akşam görüşürüz
Lee: görüşürüz
(İletildi 16.25)...
Saat 17.32
Jisung sonunda açılan kapıyla Minhonun annesine gülümseyerek selam verdi, genç kadın aynı şekilde Jisung'a karşılık verdiğinde Jisung gülerek Minho'nun odasına çıktı.
Kapıyı yavaşça tıklattığında içeriden zarif bir "gir" Sesi duyuldu.
Jisung kapıyı aralayıp içeriye girdi, Minho, tavandan aşağı sarkan, salıncağa benzeyen bir lastikte oturuyordu ve önündeki orta yaşlı adam onu kayda alıyordu.
"Ah Jisung! Saat altıda geleceğini söylediğin için çalışma yapıyorduk. Üzgünüm"
Jisung kafasını iki yana salladı ve dudaklarını ıslattı, "Ah asıl ben üzgünüm, gelmeden haber vermem gerekirdi."Minho başını iki yana sallayarak sorun olmadığını söyledi ve ardından orta yaşlı adama döndü, "Bay Choi bu Jisung, bana ders çalıştırıyor. Jisung bu bay Choi benim fizik terapistim"
Jisung ve adam tokalaştıktan sonra adam kamerayı kapadı ve Minhoya döndü, "bacaklarını hareket ettirmeyi denemelisin Minho, böyle giderse iyileşmen daha da yavaşlayacak ve bir süre sonra umutlarımız sönecek."
Minho başını yuları aşağı salladığında adam onu lastikten indirdi ve yatağına oturttu. Kısa bir vedalasmanin ardından doktor eşyalarını toparlayıp odadan çıktı.
Jisung, Minhoya dönerek bir sure kelimelerini toparladı ardından, "şey... kendini çalışmaya hazır hissediyor musun yoksa bekleyelim mi?" Dedi. Minho gülümseyerek sorun olmadığını söyledi ve hemen önünde duran sandalyeye ulaşmaya calisti fakat başarısız oldu.
Jisung bir adım attı ve Minho'nun önündeki sandalyeyi ona çevirdi, Minho kendi başına bir sure uğraştıkça sonra sandalyeye oturdu.
"İyi iş"Jisung'un gülümseyerek söylediğinde Minho da gülümsedi."Ve şimdi çalışmaya başlayabiliriz, bu gün edebiyattan başlayacağız"
Jisung konuştuktan sonra Minho onu onaylanmıştı ama sonra aklına bir şey gelmiş gibi heyecanla Jisung'a döndü, "aa dur dur!" Ellerini heyecanla iki yana sağlıyordu."Ne? Bir şey mi oldu? İyi misin? Bir yerin mi ağrıdı? Bayan Lee!"
Jisung'un endişeyle sıraladığı şeyler ve ardından annesine seslenmesi Minhoyu güldürürken bayan Lee odaya her şeyden habersiz, endişeyle daldı."Ne oldu? Niye bagirdin? Minho oğlum bir şey mi oldu? Bir yerin mi ağrıdı? İyi misin? Bay Choi'yi arayayım mı?"
Minho göz devirdi, "Hayır anne ya! Jisung'a bir şey diyecektim ama o başka bir şey oldu sandı."
Kadın rahatlamış şekilde nefes verdi, "Ya oğlum yemek yanıyor sizin yüzünüzden! O yemek yanarsa yahni yerine sizi pişiririm haberiniz olsun!"
Kadın hışımla girdiği odadan yine hışımla çıktı.Minho tekrar Jisung'a döndü, "gözlerini kapat şimdi." Jisung kaşlarını çattı ama Minho ellerini onun gözlerine örterek gözlerinin kapanmasını sağladı, "Sakın açma tamam mı?" Jisung onu onayladı,
Bir kaç hışırtıdan sonra Minho, "gözlerini aç" Dedi. Jisung dediğini yaparak gozlerini açtığında Minhonun avuçlarının içinde kağıttan bir kelebek gördü, üzerinde bir şeyler yaziyordu ama karışık bir el yazısı ve yarıda kesilmiş cümleler onu anlaşılmaz kılıyordu.
"Bu senin için, bir teşekkür hediyesi olarak düşün. Dışarı çıkıp bir şey alamadığım ve başkasına aldırmak istemediğim için bu kadar yapabildim. Umarım kabul edersin."
Minho zarif ses tonuyla, heyecanını belli ederek konuştuğunda Jisung gülümseyerek Minho'nun avcundaki narin kelebeği kendi avucuna aldı."Bu... çok güzel. Teşekkür ederim" Jisung'un söylediklerinin ardından Minho gülümsedi. "Beğenmene sevindim" diyerek daha da büyük bir gülümseme sundu.
Bu anı daha fazla uzatmak istemeyen Jisung kısaca gülümsedi ve tekrar kitaba döndü.
...
Uzun süren çalışmanın ardından jisung karanlık sokakta, müzik eşliğinde yürüyordu. Bir anda gelen titreşimle telefonunu cebinden çıkardı.
Sarhoştum ayıldım Enerjine bayıldım
(Hyunjin, seungmin, changbin ve siz)
Chngbn: nerede o Jisung?
Sengmin: umarım mezardadır
Sengmin: Değilse ben onu sokacağım çünkü
Jisung: ayıp ediyorsun hayatımın anlamı
Chngbn: bu gun bizi satıp nereye gittin dalyarak?
(Görüldü 21.32)~
Minho'nun verdiği kelebek medyadaki gibi bir şey bu arada.
Jisung arkadaşlarını satıp nereye gittin ya kardeşim ayıp değil mi?
Kontrol ettim ama yanlışlar olabilir lutfen kusura bakmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance Like This // Minsung
Fanfiction*en büyük hayaliniz nedir?* Minho, sakin tuttuğu ses tonu ve umutla parlayan gözleriyle kameraya karşı soruyu cevapladı, "en büyük hayalim yeniden dans edebilmek" Sıra Jisung'a geçti... Jisung, aynı sakin ses tonu ve Minhoya dönük, parlak hareleriyl...