𝓷𝓮𝓶𝓮𝓼𝓲𝓼 - jikook

six

°°°

Pelerinimin şapkasını biraz daha aşağı indirirken dikkat çekmemeye özen gösterdim. Zaten üzerimdeki eski kıyafetler sayesinde tam halktan biri gibi görünüyordum ve etraf kalabalık olduğu için kimsenin gözü bir başkasını görmüyordu.

Hemen ardımdan beni takip eden kişi her kimse muhtemelen neyin peşinde olduğumu anlamaya çalışıyordu.

Adaletin peşindeydim.

Jungkook ile yaptığımız sert -attığım tekmeden dolayı bunu demekte sakınca görmüyorum- konuşmamızdan sonraki gün yürütülen davayla ilgili bir şeyler öğrenebilmek için ticaretin yapıldığı büyük pazara gelmiştim. Bir prens olarak burada bulunursam dikkat çekeceğimi bildiğimden kılık değiştirmiş ve askerleri de sarayda bırakarak yalnız gelmiştim. Amacım ilk başta çevreyi gezip bahsedilen köstebeklerin kim olduğunu bulmaktı fakat takip edilmeye başlanınca öncelikli amacım arkamdakinin kim olduğunu öğrenmek olmuştu.

Beni peşinde iz sürdüğü bir av sanıyordu.

Avın kendisi olduğundan bir haberdi.

Oradan oraya bağırarak koşturan ve bir şeyleri yetiştirmeye çalışan kalabalığın arasından hızla geçerken bazılarıyla omuzlarımız çarpıyor ve kısa bir özrün ardından ilerlemeye devam ediyorduk. Arkamdaki ise inadını sürdürerek ben hızlandıkça hızlanıyor, ne olursa olsun izimi kaybetmemeye çalışıyordu. Beni biraz olsun tanısaydı ben istemediğim sürece izimi süremeyeceğini de anlardı fakat görünen o ki kim olduğumdan bir haberdi.

Geniş pazar alanından çıkıp hızla bir ara sokağa girdiğimde o daha sokağa girmeden bedenimi sakladım. Takip etmek amacıyla girdiği sokakta bedenimi göremediğinde bir süre aptal aptal etrafına baktı. Benim gibi pelerinine sığındığı için yüzü görünmesede zatıf ve genç yaşlarda olduğu belli oluyordu. Yani el derisindeki pürüzsüzlükten böyle tahmin etmiştim.

Biraz daha ilerleyip bir sûret görmek amacıyla sokağın ucuna baktığında hızla arkasından yaklaşıp ensesinden tutarak bedenini sertçe hemen yanımdaki binanın duvarına yasladım. Sırtını çarpmasının verdiği acıyla inlediğinde beklemeden yüzünü açmış ve belimdeki hançerimi tam boynuna yaslamıştım. Tahmin ettiğim gibi genç yaşlarda gür saçlı biriyle karşılaşmıştım. Beklemediğim tek şey kız olmasıydı.

"Ne için beni takip ediyorsun?"

İtiraz edeceğini anladığımda bedenini duvardan uzaklaştırıp daha sert bir şekilde iterek tekrar acıyla inlemesine sebep oldum. Hançerimi biraz daha boynuna bastırdığımda yavaşça boynundan kan sızmaya başlamıştı. Kız olması umrumda değildi, ayrıca alfa olduğu bariz bir şekilde ortadaydı.

"B-ben sizi takip etm-"

"Bana yalan söyleme!" Bağırarak kolunu sıktığımda nasıl hâlâ inat ettiğini anlamaya çalışıyordum. Bedenim gücümü haykırırken bana karşı bir şansı olabileceğini mi sanıyordu gerçekten? Zaten feromon salgılamamak için kendimi deli gibi kasıyordum ve henüz içimde yeni uyanan kurdumu kontrol altına almak çok zordu.

Boynundan kan sızarken tekrar sırtını çarparak duvara yasladım, bu sefer hançerimin hedefi boynu değil tam kalbinin hizası olmuştu. Biraz daha inat ederse bu hayata veda etmek zorunda kalacaktı.

"Son kez soruyorum küçük hanım, beni ne için takip ediyorsun?" Sorum ve hançeri biraz daha bastırışım gözünü korkutmuş olacak ki "Tamam," dedi nefes nefese. "Yalvarırım çek onu, ne istiyorsan söyleyeceğim!"

Hançeri milim kıpırdatmadan "Dökül," dedim. O istedi diye geri çekilecek değildim.

İfademden hançeri çekmeyeceğimi anlamış olacak ki daha fazla bekletmeden konuşmaya başladı.