"Karanlık, fazlasıyla karanlık...Artık buradan geri dönüş yok Bill!"
Burası insanların içindeki kötülüklerin bulutlara yansıdığı, her attığınız adımda toprağın nefretini bedeninizde hissettiğiniz, karşılaştığınız her simanın birbirinin kopyası olduğu bir çöplük sizin deyiminizle: "Robotlar Şehri" ve bu şehrin ortasında başına geleceklerinden bihaber olan masum küçük bir kız çocuğu...
"Lily!, Lily!, Lil-"
Birisinin ona seslendiğini duydu. Sesinden kendisiyle hemen hemen aynı yaşlarda bir erkek çocuğu olduğu anlaşılıyordu. Bağırmaktan sesi kısılmış ve nefes nefese kalmıştı ama yine de çaresizlik içinde bağırmaya devam ediyordu, kim olduğunu bilmiyordu ama bu ses ona çok tanıdık gelmişti üstelik kendisine adıyla seslenmesi de sezgilerini doğruluyordu. Bu bir yardım çığlığıydı...
Lily bir yandan sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyor diğer yandan çevresine bakınıyor, birilerinin duyup yardıma koşmasını bekliyordu ama nafile... Neden hiç kimse duymuyor bu acı çığlığı? Kim, neden bu kadar bağırıyor? Ve en önemlisi niye kendisine sesleniyor? Tüm bu soruların cevabını çok merak ediyordu çünkü bugüne kadar kimseyle konuşmamıştı, kendini bildi bileli kimsesi yoktu; ne annesi ne babası ne de bir kardeşi...Her gün bu karmaşanın içinde kafasındaki soru işaretleri daha da artıyor, bir şeyler hatırlamak için gözünü kapatıp geçmişe döndükçe başına ağrılar giriyordu ama hafızasına kazınmış bir an vardı onu da yarım yamalak anımsıyordu. İşte bu duyduğu ses de ona bu yüzden tanıdık gelmişti. Sanki bu hayatından önce başka bir hayatı vardı ve uzun yıllar boyunca bir şeyler yaşamıştı ama bu şimdi 8 yaşında olan bir çocuk için mümkün değildi. Hayal dünyasından sıyrılıp bir hışımla harekete geçti. Düşüncelerini aydınlatması için sesin sahibini bulması gerekiyordu. At arabası,değirmen,demirci ocağı,kıraathane...Yanından geçtiği her mekan 1900'lü yıllardan kalma, sanki asırlardır hiçbir şey değişmemiş, gelişmemiş, sorsan Dünya bile dönmekten bıktım diyecek. Tek değişen insanlar ama onlarda da bir gariplik var.
-Ay! Çok özür dilerim.
Yürürken yine düşüncelere daldığı için önünden geçen adamı fark etmemiş ve çarpmanın etkisiyle sarsılıp kendine gelmişti. Adamın duymadığını sanıp tekrar arkasından seslendi:
-Kusura bakmayın!
Duymamış mıydı, yoksa duymamazlıktan mı geliyordu? Adamın arkasından koşarak yanına geldi ve durması için dürttü ama adam durmuyordu. Sanki bir robot gibi otomatiğe bağlamış, dışardan gelen her tepkiye karşı duyarsızlaşmıştı. Ama nereden gelip de nasıl bu batağa düştüğü belli olmayan Lily bunları anlayamayacak kadar saf ve temiz kalpliydi.
-Bayım?
Her ne kadar bu insanlara neler olduğunu merak edip peşine düşmek istese de önceliğinin bu olmadığını hatırladı ve artık duyamadığı o sesi umutsuzca aramaya koyuldu...
***
Köşede bir dükkan vardı. Attığı adımların ardındaki güçlü hayaller içindeki endişe ve korkuyu perdeliyordu ama her şeye rağmen çok yorulmuştu. Dükkana girip su içmesi ve oturup soluklanması gerekiyordu. Ama cebinde beş kuruş yoktu. Bi umutla içeri girdi. Mekanın sahibi küçük kızın duruşundan ve görüşünden haline acımış olacak ki Lily daha ağzını açmadan adam ona istediğini ısmarladı.
-Başka bir şey ister misin kızım?
-Hayır, çok teşekkür ederim.
İşte tam o anda fark etti. Bu adam diğerleri gibi değildi. Sonunda ilk defa biriyle iletişim kurabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelecek Çağın Devrimcileri
Science Fiction"Bir yaşamın anahtarı başka bir yaşamın kapısını aralar." Siz de kitabın kapağından ve isminden yola çıkarak nesnel cümleler ve siyasi mesajlar içeren politik bir makale tarzında bir şey okuyacağınızı sandınız büyük ihtimalle. Hatta bazılarınız çokt...