6

1 1 0
                                    

Sert çığlık kulaklarımı doldururken varlığını hissettiğim bedenimi yerinden kımıldatmak için uğraşsam da sanki biri beni yere yapıştırmış gibiydi. Ne kalkabiliyor ne de kımıldayabiliyordum. İğrenç bir korku burnumun içinde dönüp dolaşıyordu. Çığlık sesleri yerini inleyici seslere bırakırken dönmüş gözlerimi yerine getirip az da olsa açmak için çaba sarf ettim. Yavaş yavaş doğrulduğum yerde bedenimde hissettiğim su beni ayıltmaya yetmişti. Hızla yerimden kalkıp arkamda duvara sertçe çarptım. Karanlık olduğu için hiç bir şeyi göremiyordum. Yukarıda ki bir kaç delikten sızan ışık ortamı pek aydınlatmıyordu. Titreyen dudaklarımın arasında "Lexy?" diye seslendim. Su dizlerimin üzerindeydi, buz tutmuş bedenim gittikçe daha çok soğuyordu. Islak üstlerim bedenime yapıştığında kendimi berbat hissediyordum. Islanmaktan nefret ediyordum fakat şimdi su dolu zifiri karanlık ortamda esir kalmıştım. "Becky neredeyiz biz?"

Lexy'in sesini duyduğumda rahatça nefes verdim. "bilmiyorum ama buradan gitmemiz lazım" dedim. Bir an da Lexy'in ağlama sesleri ortamda yankılanırken nerde olduğunu göremediğim için yanına gidemiyor olmak canımı sıkıyordu. "Seni göremiyorum Lexy" dedim. Ağlama sesleri yankılanmaya devam ediyordu. "Lexy?" dedim sert bir şekilde söylediğim hiç bir cümleye aldırmadan ağlamaya devam etmesi sinirlenmeme sebep olmuştu. Ağlamanın sırası değildi buradan gitmemiz gerekliydi ve bunu o da çok iyi biliyordu. "Becky nerdesin üşüyorum" dedi. Titreyen sesiyle ağlamaklı sesinin arasında konuşmuştu. Gerçekten bende üşüdüğümün farkındaydım. "Yan yana gelip buradan gitmemiz lazım" dedim. Onu bulmak hayli zor olacak gibiydi. Gözlerimi karanlığın içinde süzdürdüm tek ışık yukarıda gelen ince çizgilerdi. "Orası çıkmamız gereken yer sanırım."

"Neresi?" dedi Lexy, sesi ne taraftan geliyordu bir türlü anlayamıyordum. "Yukarıya bak, deliklerin içinden ışıklar hizayla aşağı kadar geliyor."bir adım attığımda yerdeki sertlikle derin bir nefes aldım. Eğer durduğumuz yerin daha derini varsa kesinlikle düştüğümüzde sudan boğulacaktık. Tenimde ki ıslaklık tüylerimi diken diken yapmıştı. Işığın vurduğu hizaya gitmek için bir adım daha attım. Şanslıydım, hiç bir şey yoktu. Bir kaç adım sonrası artık delikleri olan yerin tam aşağısındaydım. Etrafa bakıp hiç bir şey göremediğim için Lexy'e seslenerek yanıma gelmesini sağlayacaktım. "Lexy beni duyuyor musun?"

"Evet"

"Yukarıda sızan ışıkları görüyor musun oranın tam altına gel ben oradayım" dedim. Suyun sesini duyduğumda geldiğini anlamıştım. "dikkatli ol yerde derinlik olabilir" onu uyardığıma göre artık yapmam gereken tek şey buradan gitmek için bir plan yapmamdı. Kolumdaki çarpıntıyla hızla arkamı döndüğümde ışığın vurduğu kadarıyla Lexy'i görmüştüm. Islak üstlerimiz bir birine değdiğinde garip hissetmiştim. "Yaşıyorsun?" dedi sevinçle sarılırken ıslak saçları bir birine girmiş yüzünün bir kısmı ufak saç telleriyle kapanmıştı. "Şimdiye kadar ruhumla konuşmuyorsun" dedim gülümsememin içinde. Benden ayrıldığında o da gülümsüyordu "Seni bir hayvan zannettiğim için özür dilerim" tek kaşımı kaldırırken dudağımın kenarını kıvırdım. Hayvan ne alaka? Kahkahaları yankılanırken sesi gittikçe yükseliyordu. Neyse ki bir süre sonra son bulan kahkahaları bittiğinde konuştu. "Hani filmler de olur ya aynı ses gelir fakat sonra karşısına değişik bir hayvan çıkar" elimi alnıma vurup gülümsememi yüzümden eksik edemedim. Koluna hafif bir şekilde vurup "Saçmalıyorsun" dedim. Arkamı dönüp elimi yukarı uzattım ışıklardan gördüğüm kadarıyla yukarı doğru yuvarlak bir alan vardı. Tırmanmak için şansımız olabilirdi bunun için önce duvarları incelemem gerekiyordu. Elimle çok yetişemesemde ucundan biraz dokunabilmiştim. Çimentoların kazınmış ya da dökülmüş olmalarına sevinmiştim zor da olsa buradan çıkabilirdik.

"Lexy biraz ilerle ve elini yukarı kaldır, duvara çarptığında dur aradaki mesafenin uzunluğunu anlamam gerekli" o dediğimi yapmak için arkasını dönüp ilerlerken bense gözlerimi yukarı çevirip ışığın geldiği yöne baktım. Nasıl çıkacaktık bilmiyordum ve fark etmesem de korku göğüs kafesimi parçalayacak kıvamdaydı. Koca bir şehrin eğlence günü resmen leş bir gerilime dönüşmüştü. Buradan kurtulmak için çaba sarf ederken düştüğümüz durumlar gittikçe sabrımı da sınıyordu. İşin kötü tarafıysa buradan çıkmamız için birinin yardım etmesi şart gibi duruyordu. Fakat çevre de insanlar yoktu ve her şey bir film şeridi gibi gözümün önünden kayıp gitti. Köpeklerden kurtulalım derken içine düştüğümüz bu bataklık bizi öldürecekti ya da bir süre can çekiştirip öyle öldürecekti ama kesinlikle öldüreceğinden şüphem yoktu. Yine de bir umut buradan kurtulmaya çalışmak için çaba sarf ediyordum.

81 Saat / Kayboluşun İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin