Umarım beğenirsiniz lütfen vote yapın :)
"Mümkünse bir daha karşılaşmayalım." dedikten sonra arkamı döndüm.O da bir şey demeden arabasına doğru ilerledi bende arabama bindim hangi ara geriye döndü bilmiyorum ama camımı tıklattı hafifçe indirip ona baktım bir şey demesi için
"Benim burada daha çok işim var küçük hanım.Birinin hayatına girersem kolayca çıkıp gitmem" diyerek hızlı adımlarla uzaklaştı.Bu da ne demekti şimdi benim hayatımda senin ne işin var ki?
***
Tıp okumak gerçekten zordu yinede çok seviyordum.Aileme karşı gelmiştim bunun yüzünden onlar şirket için ideal bir yöneticilik okumamı istiyordu ama ben hayallerimin peşinden gidecek insanları iyileştirecektim.Ne kadar umursamıyormuş gibi görünsem de aklım Savaşın dediklerinde takılı kalmıştı.Onu bir daha ne zaman nerede görürüm bilmiyordum ama bildiğim bir şey varsa yaşanacak çok fazla olay olacaktı.İçimden bir ses Savaş adı gibi gerçekten olaylar yaratacaktı ama kim galip gelecek bunun hakkında da bir fikrim yoktu.Daha fazla oyalanmadan fakülteye girdim ve içeriye biraz göz attığımda her zaman ki köşede Sıla nın oturduğunu gördüm.Sıla benim fakülteden en yakın arkadaşımdı.Çok iyi kızdır güler yüzlü kimseyi kırmak istemeyen birisi ama tüm olaylar ondan sorulur kim ne yapmış neredeymiş adı ne gibi tüm soruların cevabı ya onda vardır ya da hemen bir şekilde öğrenir.Hayatımda önemli bir yere sahip onun arkadaşı olmak heyecan demek en başında.Ona doğru ilerlerken geldiğimi hissetmiş gibi dalıp gittiği kitaptan kafasını kaldırdı.Kitap okumayı da çok sever hatta başını sevdiği kitapların son kısmını okumaz döner en başından bir daha okur.Acayip huyları var kısacası.
"Eylül bugün gelmezsin sanıyordum" diyerek gülümseyip yanında yer açtı.
"Evet normalde gelmeyecektim ama projemin bugün son günü hocaya teslim etmem lazım onun için geldim canım da hayırdır senin bugün dersin yoktu diye hatırlıyorum."
"Haa evet yoktu ama gelmem gerekiyordu olaylar olaylar neler olmuş sorma" diyerek kıkırdamaya başladı bende onun gülmesine eşlik ederek anlatacaklarını dinlemeye koyuldum.
"Okulun sahibi değişmiş yerine genç ve oldukça yakışıklı biri gelmiş.Ben daha görmedim ama görmek umuduyla bugün okula geldim" diyerek kıkırdamaya başladı.Ne çabuk haber almıştı gerçekten bilmiyordum ama onun bu hallerini seviyordum.
"Peki ismi neymiş" diye soru verdim bir an da halbuki çok da ilgimi çekmiyordu baya bir yorgun hissediyordum kendimi Barışın yanına da gidebileceğimi pek sanmıyorum olmazsa yarın sabah onun yanına giderdim.
"Onu da daha bilmiyorum kendisi açıklanmasını istemiyormuş henüz ilk başta hocalarla bir toplantı yapacakmış"
"Sen bunu nereden öğrendin ki" dedim merak ederek
"Bizim bölüm hocaları değillerdi ama kendi aralarında konuşan hocalar vardı yanlarından geçerken biraz kulak misafiri oldum" derken piç gülümsemesini de ihmal etmedi tabi ki.Daha sonra bir an da durgunlaştı
"Barış nasıl" ne diyeceğimi bilmiyordum çünkü durumunu tam olarak özetleyecek bir kelime var mı onu da bilmiyordum.
"Berbat" evet sanırım en yakın kelime bu dibe vurmuş,annesinin anılarıyla dolu bir yerde okumak ne kadar kolay olabilir.
"Sabah aradım,cenazeleri sevmiyorum zaten bunu biliyorsunuz gerçekten nefes alamadığımı hissediyorum.Sanki o toprak benim üstüme atılıyor yerin bir kaç metre altına ben gömülüyormuşum gibi boğuluyormuş gibi hissediyorum"
"Lanet olası cenazeleri kim sever ki? Merak etme ben yanındaydım,onunla eve gelmemi istedi fakat dönem projesini hocaya teslim etmem gerekiyordu.Baya bir yorgun hissediyorum eve gidip dinlenirim biraz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSİZ
Teen FictionBedeller.. İhanetler.. Tutku.. "Sen ya çok fazla duygu barındırıyorsun ya da hissizsin.."