Hyunjin, bütün kurtların acımasız bakışları içerisinde Minho'nun arkasında ilerliyordu. Minho bu bakışları farketmiş ve Hyunjin'in ne anlama geldiği bilmediği bir hırlamayla bakan herkesi susturmuştu. Hazırlanan çadırların arasından onu tuttuğu zincirlerinden bir çadıra soktu kurt. Hala neler döndüğünü çözmeye çalışan Hyunjin bitkin gözleriyle içeriyi inceledi. Çok büyük bir çadır değildi. Bir kenarda yer yatağı vardı, diğer bir kenara da yiyecekler konulmuştu. Aslında biraz acıkmıştı. Yani çoğunlukla kana acıkmıştı ama kurtların onun ne yiyip ne içeceğini umursadıklarını düşünmüyordu.
Minho yerdeki mindere bağdaş kurup dik bir duruşla oturdu. Vampir ona dik dik bakarken, kafasıyla karşısındaki mindere oturması için bir işaret yaptı.
Prens Hyunjin onunla oturmak istemediğinden gözlerini başka yöne çevirdi. Hareketlilik olmayınca yandan bi bakışla Minho'ya baktı. Aniden öne doğru çekildiğindeyse sendeleyerek dizlerinin üzerine çökmek durumunda kalmıştı. Minho, onu düşürmüştü.
"Gerizekalı köpek! Ne yaptığını sanıyorsun?" diye hiddetlendi Hyunjin.
"Oturacak mısın? Yoksa bu köpek seni oturtsun ister misin aptal yarasa?" Hyunjine kıyasla Minho'nun sesi daha sakindi. Vampir hala dizlerinin üstündeydi kalkmaya çalıştıkça Minho zincirlerden çekiyordu. Hyunjin ise inadından taviz vermemek adına salakça bir yarışmaya girmişti onunla. Oturmayacaktı işte.
Ellerini oraya buraya sallayıp kalkmaya çalışırken, Minho tekrar zincirlerden hızla çekti Hyunjin'i. Bu sefer dengesini kaybetti. Kurdun kucağına düştü.
Açıkçası bunu Minho da planlamıyordu. Tutsağını, zincirlerinden sıkı sıkıya tuttuğu elleri gevşemişti. Gece kadar siyah saçları yumuşacık görünüyor, dokunma isteği uyandırıyordu Minho'da. Hyunjin kafasını kaldırmak için ellerini kaplayan kelepçelerle debelendi. Ters dönmesine yardım eden Minho kelepçelerden ve omzundan tutup oturmasına yardım etti.
Hyunjin, kurda bakmamak için gözlerini kaçırdı. Endişeyle bir nefesini dışarı doğru serbest bıraktı "Ne? Ne istiyorsun benden? Oturdum işte." dedi ve bakışlarını kurda çevirdi. Minho ise, Hyunjin'in hiç beklemediği bir harekette daha bulundu. Oturduğu yerden uzanıp yer yatağının üstünden aldığı içi su dolu çanak ve içinden aldığı bir bezle Hyunjin'e uzandı. Hyunjin beklenmedik duruma karşı, kafası karışık bir şekilde olduğu yerde donakalsa da, Minho'nun dudağının kenarındaki yaraya ıslak bezi sürmesiyle kendine geldi ve sert bir hareketle kafasını yan çevirdi.
Minho"İnadı bırak artık ne haldesin görmüyor musun?"dediğinde, Hyunjin bu yabancı olduğu duygu durumunu tanımlamaya çalışıyordu. Neden onun yaralarını sarmak için uğraş veriyordu ki? Hyunjin bu rahatsız histen kurtulmak ve kurda takılmak için ortamdaki havayı dağıtacağını düşündüğü birkaç kelam etti.
"Yoksa bir kurt, bir vampire yardım mı etmek istiyor?" diye öylesine bir soru sormuştu. Sonra ekledi Hyunjin " Hem de senin gibi bir kurt"
"Ne varmış benim gibi bir kurtta?"diye vampirin imalı sorusuna, soruyla cevap verdi Minho. Hyunjin bu tepkiyle Minho'nun anlamazdan geldiğini düşündü. Yada ününden haberi yoktu herhalde.
Kurt tekrar Hyunjin'in dudağındaki yarayı silmeye başladığında aklına bir şey takıldı. Bu vampir onun hakkında ne düşünüyordu acaba? Minho, hakkında söylenen dilden dile gezen bazı sözleri duymuştu. Ama bu akıl çelici güzellikteki vampirin aklında onunla ilgili neler vardı özellikle merak etmişti o an.
Hyunjin ise, neden sabah gördüğü ve hakkında duyduklarından çok daha farklı bir kurtla karşı karşıya olduğuna anlam verememişti. Çok nazikti.
Hyunjin yine ağzını tutamayarak sordu "Bu nezaketi neye borçluyum? Benden istediğin bir şey mi var?" Bu zamana kadar ona kimse gerçek bir nezakette bulunmamıştı. Hep sahteydi. Kardeşleri, babası, halkı... hepsi sahteydi. Şimdi bu kaba kurt nezaketiyle neden kafasını karıştırıyordu ki?
"Şu an öyle bir durum yok. Ha, bir isteğim olursa da mutlaka haberin olur." dedi Minho.
Hyunjin sessizliğe gelemediği ve Minho'nun dokunuşları onu gerdiği için bir şeyler mırıldandı. "Bildiğin gibi yaralarım hızlı iyileşiyor. Yani bu yaptığın şeyi yapmana gerek yok."
"Kusura bakma yaralı ve bir kenarda baygın halde yatmak istediğini bilmiyordum." dedi Minho, vampirin yüzüne bakmadan.
"Benden cidden ne istiyorsun? Senin böyle biri olmadığını bilmeyen yoktur."
"Ben nasıl biriyim vampir?" diye sordu Minho, doğrudan Hyunjin'in gözlerinin içine bakarken. Hyunjin'i etkisi altına aldığı o ses tonuyla beraber Hyunjin bu kurttan çok kolay etkileniyordu. Bir süre birbirlerine öylece bakarlarken, Hyunjin kendinin bile şaşırdığı bir harekette bulundu. Utanarak kafasını yere indirdi. O gönül işlerinde utanan taraf olmazdı. Ama kurda bakamıyordu. Sanki ona baktığında yaratılışında olmayan o sıcaklığı hissedebiliyordu.
Minho, onun başını indirmesiyle kimsenin görmemesine özen gösterdiği minik bir gülücük yerleştirmişti dudaklarına. Vampir prens'in başını işaret parmağının ucuyla kaldırdı. Bahanesi de hazırdı. "Daha işim bitmedi." dedi sadece.
Hyunjin bu hareketine sinir olmuştu. Bir kurdun karşısında bu hallere girmesi sinirini bozmuştu. Her ne kadar bu kurt Minho olsada. Etkisine kapılmamak mümkün müydü? Elinde değildi ki.
İşleri tersine döndürmek istiyordu Hyunjin. O, Minho için sadece bir tutsaktan ibaretti ve büyük ihtimalle de onunla oyun oynuyordu. Eğleniyor benimle diye düşündü vampir ve birden açık açık söyledi.
"Bana karşı ilgin mi var kurt?"
_______
Uzun zamandır bölüm atmıyorum ve attığım yeni bölümde biraz kısa ama bol booll iletişimleri var. Yani kızmayın ehuuu:3
Ya bana arada geliyorlar yazasım geliyor, bazen de hiiiiç yazasım mazasım gelmiyor pufff ondan yani kusura bakmayın ama düzenli bölüm atma olayı bende olmaz büyük ihtimalle. Yine de umudu kesmeyin benden :,)) bi de ilham olması için nasıl ilerlemesini istediğinizi falan yazabilirsiniz.
Sizi seviyorum byeeee. 💖💖💖
💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Before I Fall Again〡hyunho〡bxb
FanfictionVampirlerin ataları soyundan Kral Luther, yıllardır ilk defa bir baloya vampirler dışında bir türü davet etmişti. Vahşi kurtları davet etmişti. Daha doğrusu zorunda kalmıştı. Kurtların en güçlü ve vahşi klanı Gün ve Ay klanı, perilerin hükmündeki o...