Ama Hyunjin o kadar kolay vazgeçmeyecekti. Belki ölecekti yine de kendini bu kadar kolay teslim etmeyecekti. O bir vampirdi, güçleri körelmişse bile hala onunlalardı.Ona bakan kurtlara ve vampirlere aldırmadan aniden ayağa kalktı. Kalkışının şiddetiyle sandalyesi yere devrilmişti. Sivri dişlerini çıkardı ve saldırmaya hazır bir pozisyona geçti.
Kral Luther "Hyunjin zorlaştırma! Bu halkımız için." gibi bazı sözler sarf etti, ama nafileydi.
Hyunjin saldırmaya hazırdı. Kurtların askerleri Chan ve Minho'yu korumak için önlerine geçmişti. Vampir tarafında da durum aynıydı. Vampir Kraliyeti'nin askerleri Luther'i korumaya almışlardı. İki tarafında düşmanıyken ne yapabilirdi ki Hyunjin? O zaman burada kendini korurken onurlu bir şekilde can verirdi.
"S*ktir git! Kral bozuntusu." diye bağırdı Hyunjin.
O an Minho, Chan'a "işler ilginçleşmeye başladı kardeşim," diyerek sırıtıyordu "ama fazla uzadı." dedi ve askerleri yararak Hyunjine doğru ilerlemeye başladı. Bir askerin elindeki zincirleri alarak Hyunjinin karşısına dikildiğinde, Hyunjin Krala kötü bakışlar atmayı bırakmış, karşısına geçmiş sırıtan kurt adama bakıyordu.
Hyunjin, dişlerini iyice ortaya çıkardı. Minho'nun askerleri harekete geçecek gibi oldu ama Minho onları bir el hareketiyle durdurdu. Zira bu küçük yarasayla kendisi ilgilenmek istiyordu. Saldırgan vampire hala sinir bozucu bir şekilde sırıtıyordu.
Hyunjin, Minho'nun onunla eğlendiğini anlayınca sinirle ona saldırıya geçti. Çevik bir hareketle karşısında zincirler ellerinin arasında dikilen kurta atıldı. Minho, bu hızı anında gelişmiş duyuları sayesinde ekarte etti. Yana çekilip Hyunjin'in sağ bileğine kelepçeyi oturttu. Hyunjin korku duysa da fark ettirmemeye çalışarak bileğini kendine çekmeye çalıştı.
Kral Luther "Git artık Hyunjin!" diye hareketliliği durdurunca Hyunjin dona kalmıştı. Babası nasıl ondan gitmesini isterdi? Hiçbir zaman onu sevmediğini biliyordu ama bu kadarını haketmemişti. Ölü gözlerinden bir damla yaş sessizlik içinde yanaklarına, oradan da dudaklarının kenarına düştü.
Minho o gözyaşını dikkatle izledi. Kendini bu görüntüden çıkaramadı bir an. Kafasının almadığı bazı duygular harekete geçmişti. Bu duygu onu rahatsız etti. Hırsını da Hyunjin'den aldı. Elindeki zinciri, bir tarafı Hyunjin'in sağ bileğine bağlanmışken kendine çekti ve sol bileğini de anında kilitledi.
Kalbinde annesinden sonra ikinci defa terkedilmenin ağırlığıyla Minho'ya döndü Hyunjin. Gözündeki yaşlarla Minho'ya bakmadan sadece "götür beni." dedi.
Minho, onun kolay kolay vazgeçeceğini düşünmemişti ama öyle olmuştu işte. Minho zincirleri sol eline aldı ve Hyunjin'i gerisinde bırakarak büyük salondan çıktı. Chan ve askerler de peşinden çıkmışlardı. Bir daha arkasına dönüp Hyunjin'e bakmadı. Onda sinirlerini bozan, rahatsız edici bir şeyler vardı. Chan askerlerle beraber geriden geliyordu. Minho zincirleri elinde tutarken atına bindi. Hyunjinse yerde yürüyerek zincirlerini çekiştirdiği yöne gidiyordu.
Karşısına bakan atının üstündeki adama laf attı. "Hayvan, hayvanla mı seyahat ediyor?", dedi dalga geçer gibi ve ekledi "Çok garip."
Minho ona bakmadan "Sen zırlamaya devam etsene. En azından sessizdin."
"Hala zırlıyorum zaten ama bu şeye kayıtsız kalamadım. Çok garip." Minho'dan ses çıkmayınca Hyunjin devam etti. "beni de ata alsana."
Minho irite edici bir gülüşle Hyunjini görmezden geldi. "hayvan." diye fısıldadı kendi kendine. Minho atının üstünden Hyunjin'in zincirini öne doğru aniden çekti ve bu Hyunjinin sendelemesine sebep oldu.
"Köpek sinirlendi." dedi ve bu sefer o gülmeye başladı.
"Oğlum sen delirdin mi? Bir ağlıyorsun, bir gülüyorsun. Kapat o çeneni-"
"Senden korkmuyorum kuçu kuçu." diyerek sözünü kesti Hyunjin. Artık gülmüyordu.
Minho son lafla artık sinirlerine hakim olamamış, attan inerek yakasından tuttuğu Hyunjin'i kendine çekmişti. "Sesini kesmezsen eğer o dişlerini tek tek sökeceğim." diye bir tehdit savurdu.
Karşısındaki, kalın dudaklarını aralayıp ağzını dişleri iyice görünecek şekilde açtı. Ağzı açıkken "hadi yapsana" demeye çalıştı. Açıkça görülen sivri dişlere baktı Minho. Sonra o aptal ağzını kapatması için Hyunjini kafasından yana itti.
Askerlerle beraber Chan onlara yetişti. Chan "Minho ona iyi davranmalısın. Bundan sonra bizimle."
"Sizinle?" dedi sadece Hyunjin. Onlarla falan değildi. Onu zorla alıkoymuşlardı. O, onların tutsaklarından başka bir şey değildi.
"Ah doğru! Bu yarasa artık bizim." diyen Minho'ya nefret dolu bir bakış attı Hyunjin.
"Alfa, onunla ne yapılacağına daha karar vermedi. Ona karşı nazik ol." dedi Chan ciddi bir ifadeyle.
Hyunjin onun için orada rahat bir yaşam planlamadıklarından emindi. Bundan sonra halinin ne olacağı belli değildi. O yüzden hiçbir şey umrunda değildi. Babası bile ondan vazgeçmişken elinden ne gelirdi?
"Bu narin şey için ne gibi bir planı olabilir ki?" dedi Minho.
"Ben bir vampirim aptal köpek!" Minho, Hyunjinin üzerine yürüyerek hırladığında Chan tekrar araya girdi.
"Tamam, bugünlük burada duralım ve kamp kuralım o zaman. Minho, oynamayı bırak ve bağla onu."
"Sen bana emir veremezsin." Minho sinirliyken abisini bile görmezdi bazen. Hyunjin'in zincirlerini Chan'a bırakıp yanından geçip ormana girdi.
Chan, Hyunjini bağlarken konuştu "Hırçınlığından bağladık seni ama sen durumu kabullenmiş gibisin."
"Gidecek başka yerim olmadığına göre ne yapmalıyım sence?" onun gözlerindeki acıyı gördü Chan.
"Bundan sonra sık sık birbirimizi göreceğimize göre sana bir tavsiye; Minho'yu sinirlendirme. Kendine düşman olarak isteyeceğin son kişi o olsun."
"Biz zaten düşmanız kurt."
"Aslında adım Chan. Kurt demek yerine adımı söyleyebilirsin." dedi parlak bir gülümseme ile Hyunjin'in yanından kalkarken. Bir kurt için oldukça kibar birisi olduğunu düşünmüştü onun. Arkasından bir süre izledi zincirler içindeki vampir.
---
Arkadaşlar yıldıza basın nolur yeni bölüm atasım gelmiyor yoksa :((
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Before I Fall Again〡hyunho〡bxb
FanfictionVampirlerin ataları soyundan Kral Luther, yıllardır ilk defa bir baloya vampirler dışında bir türü davet etmişti. Vahşi kurtları davet etmişti. Daha doğrusu zorunda kalmıştı. Kurtların en güçlü ve vahşi klanı Gün ve Ay klanı, perilerin hükmündeki o...