Enormous Hotel

138 10 0
                                    

"yoruldum gitmeyeceğim aha ayaklarım buraya kök saldı" evet daha beş dakika olamamıştı bilene ama ben  yürümek istemiyordum Bi kere  hem adam kas yığını ayaklarından kas akıyor o yorulmaz ama ben yok haksızlığa uğruyorum "aman be sen hiç böyle değildin benim yanımdamı çenen açıldı be"  bana doğru gelmeye başladığında bir adım geir gittim vallah bu piskopatın sağı solu belli olmazdı bir anda kolumdan tutarak önce bir elini kolumdan çekip belime yerleştirdi diğer elinde bacaklarıma koyarak beni havaya kaldırdığı gibi kollarımı boynuna dolamıştım "aha delirdi! " bir şey demeden ilerlemeye başladı ama adam bana doğru yürürken ne karizma bakıyordu He ama iyi oldu bence hiç yorumlama böyle oh mis tamam ben burda yuva bilene kurarım He.

Bir kaç dakika sonra bir çalının içinden geçtiği gibi karşımıza iki katlı ormanla uyumlu bir  eve benziyen bir yer  çıktı ve  bir kaç tane insanda etrafta dolanıyorlardı bu yerde böyle bir şey olmasınamı şaşırsam yoksa buraya gelen insan olmasınamı yoksa jungkookun böyle bir yeri nasıl bulduğunamı.

jungkook ilerlemeye devam etmeye başladığı gibi kapının önünde bize dogru gelen yaşlı kadında o an fark ettimiştim " jeon bey gözlerimiz yollarda kaldı demeki sonunda buldunuz" jungkook yüzüne bir gülümseme takınarak "evet hemde en iyisini buldum" neyi bulmuştu bu la "öyleyse sizin için ayırtılan yere doğru ilerleyelim aşk kuşlar takip edin beni" aşk kuşlarımı tamam bak hoşlanmış olabilirim ama daha çıkma teklifi etmedi bana bu puş  ve ben niye hayla onun kucağındayım?

"tamam jungkook ben yürürüm hadi indir beni"  yere az eğilerek ayaklarının yere basmasın sağlandıktan sonra elini belimden çekti "burası umarım hoşuna gider" bu kadar yol gelmişken gitmeli yani

Kapıyı jungkook açarak benim geçmem için kenara çekildigi gibi karşımda gözüken manzarayla ağzım bir karşı açılmıştı bu yeirn içinde kos kocaman bir ağaç vardı ve tam ortasında daları etrafa yayılmıştı ve o yayılmış dallarına renkli çiçeğe benziyen ışıklar yayılmıştı bir dalında kuş yuvası bilene vardı yerle ise yem yeşildi ve duvarlarda göz alıcı süslemeleri özelikle tablolar cennetten bir yeri gibiydi "ee ne duruyorsun devam etsen çok güzel degilmi?" jungkookun sesiyle sanki transtan çıkmış gibi gözlerimi açıp kapadım.

"gerçekten göz kamaştırıcı" jungkook verdiğim cevaba karış gülümseyerek "daha hiç bir şey görmedin" diyerek elini belime dolamıştı bende aldırmadan etrafa bakınmaya devam etim içerisinde hiç insan yoktu oysaki dışarıda bir kaç tane insan vardı.

Önümüzde yürüyen kadın süslü merdivenlerin başında duru vermişti sarmaşık ve çiçeklerle süslenmesi  merdivenin tutunacaklarına çok hoş gözükürken camdan yapılmış merdiven basamakları da ne kadara korkutucu gözüksede harika bir hava  katmıştı "burdan sonrasını jeon bey biliyorsunuzdur buyurun" buna karşılık jungkook hafifçe gülümseyerek devam eti buraları bildiğine göre kaç kez bu ıssız yere gelmişti birinci basamağa bastığımızda mor bir ışık çıkmıştı ve bununla beraber mor bir çiçek yansımıştı buna ne kadar şaşırsamda diğer basamağa basmıştım ve bu seferde pembe bir ışık ve pembe bir çiçek çıkmıştı her basamağa bastığımda birbirinden güzel renkler ve çiçek desenleri çıkıyordu bu çok hoşuma gitmişti

" sanırım şimdiden çok beğendin"

gözlerimin içine öyle yoğun bakmıştı ki sanki bir elmesa bakıyorda gözleri ışıldıyordu ama ben eminim ki bu çocuk bana abayı yakmıştı sanırım bende ona abayı yakıştım.  Sanırım değil hepten yakmıştım gözleri çok güzel parlıyordu sanki gözlerinin içinde küçük kalpler vardı da dans ediyorlardı ve bu gözlerinde boğulmak istedim o an sadece bunu istedim.

"beğenmek az kalır burası harika sanki bir ormanın kalbindeymişim gibi hissediyorum"

Yavaşça yüzünü yüzüme yaklaştırırken  gözlerini hiç ayırmamıştı gözlerimden ve anlıma yönelerek uzun ve içime huzur dolduran bir öpücük kondurmuştu. Yavaşça geri çekilirken ne zaman kapandığını bilmediğim gözlerimi açtığımda jungkookun nayif gülümsemesiyle karşılaştım "hadi devam edelim güzelim" kafamı salayarak merdivenlerden inemye başladık ve bu süre zarfında eli benim naif belimi hiç bırakmamıştı.

Merdivenlerin sonuna geldiğimizde bir kapıyla karşılaşmıştık sarmaşık ve rengarek çiçeklerden oluşan  bir kaydı jungkook kapı kolunu tutarak sonuna kadar açtığında sanki bir geciten geçmiştik de başka bir yere gelimistik küçük bir  su golü ağaçlık olan yerde ışıklandırma ve piknik alnını burası harika kaydı jungkook eliyle ağzımı kapatarak "ağzını öyle acama bak dayanamıyorum zaten" jungkooka baktığımda sırf sadece beni izlediğine yemin edebilirim.

" karnın aç olmalı hadi piknik yapalım"  buna hayır diyemezdim burası gerçekten büyüleyici bir yerdi "buna hayır demem" olaylar ne kadar hızlı gelişsede bunda bi o kadar rahatsız olsamda, Bi o kadarda rahatım  ve biz sadece sevmiştik daha ilerisine gitmemiştik bu çocuk eğer gerçekten bana abayı yakmış olsaydı bir teklifte bulunurdu yani ne biliyim mesela çıkma teklifi.

New start  TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin