Karanlık.
Kaç saniye, kaç dakika, kaç saat, kaç gün?
Karanlıkların içinde geçirdiği yaşamı ne oldu da buraya ilerlemişti bir anda? Yıkık dökük bir kulübede, hiç de rahat olmayan bir yatakta, odaya en ufak bir ışık tanesi bile girmezken ne oldu da kendini bulmuştu dışarıda? Gözlerini açtığında küf tutmuş duvar yerine mavi bir gökyüzünü görmüş olması hayallerinde yaşadığının göstergesi miydi yoksa o çoktan cennete kavuşmuş muydu? Gerçi cenneti bile yok etmedi mi insanlar bu kirlilikle?
Her şeyden bir haberdi Chittaphon. Ne kendinin gerçek olduğuna inanabiliyordu ne de dışarıda olduğuna. Hatırladığı en son şey küçücük bir oda etrafında doktorun telaşlı yürüyüşlerine karşılık soğuk terler akıtmaktı. Sırtından akıp giden o ter damlasının kayıp gidişi kadar kısa bir sürede ise kendini başka bir yerde bulmuştu. Ruhu ve bedeni iki ayrı yerdeyken şimdi buluşmuşlardı ortak bir zamanda. Belki de bunun sebebiydi afallaması. O iğrenç yerden çıkamayacağını sanarken bir anda dış dünyaya kavuşmuştu. Peki kim ve neden Chittaphon'u tekrar kavuşturmuştu bu maviliğin güzelliğine? Doktor muydu bunu yapan? Yoksa kendisi mi başarmıştı kaçmayı? Neden hiçbir şey hatırlamıyordu?
Aklındaki bunca belirsiz ve ucu sonsuza kadar açık sorulara rağmen uzaklaşmalıydı buradan Chittaphon. Aklında ne yapmasına dair bir fikri yoktu sadece kaçmalıydı uzaklara. Fakat her ihtimale karşı peşinde birileri olduğunun düşüncesi ile kendine yer altında bir barınak bulmuştu ve kaç gününü bu karanlık mahzende geçirdiğini de bilmiyordu. Açlığını bastırmak için bulunduğu barınaktaki kitap sayfalarını yemişti, susuzluğunu bastırmak için de idranını içmişti. Kraliyet askerlerinin peşinde olduğu korkusuyla beraber kaç gündür başını dışarıya çıkartmadığını bilmiyordu. Sadece etrafın durulmasını bekliyordu amansızca.
Kendini hayal ettiği gibi bir ağacın gölgesine sığınmış rüzgarın saçlarıyla beraber dans ettiği zamana, gözlerini o istediği manzaraya karşı açmıştı. İlk kendini rüyada sandı, özlediği hasretin diğerleri tarafından dalga geçildiğini sandı ama en sonunda kendini dışarıda olduğuna ikna etti. Oradan kaçtığını getirdi aklına nasıl becerdiğini bilmeden. Bu yüzden apar topar kendine saklanmak için bir yer aradı ve terk edilmiş bir evin bodrumuna saklandı kimsenin buraya uğramayacağı düşüncesiyle. Günlerini orada geçirdikten sonra ise daha fazla açlık ve susuzluğa dayanamayarak çıktı o yer altındaki bodrumdan. Etraf boştu, kuşlar bile ötmek istemiyordu. O da etrafını kontrol ede ede insanlardan korka korka takas edecek hiçbir şey bulamayıp kimse görmezken yiyecek ve kıyafet çalmıştı. Bazen peşinden kovalayan kişiler olsa da şanslıydı hep.
Onu arayan birileri yoktu, etraf köylülerin dolanıp durduğu bir yerden başka bir şey değildi. Herkesin yetiştirmekte olduğu bir işi vardı, yine her zamanki halk daha fazlasını istiyordu.
Chittaphon daha önceleri buraları görmemişti, nerede olduğunu bilmiyordu. Sadece şanslıydı ve ne kraliyet takılmıştı peşine ne de bir başkası.Aklına koyduğu tek bir düşünce vardı artık. O da sınıra gitmekti. Halk arasında kaldıkça tekrar kraliyetin malı olacağının farkındaydı bu yüzden artık tek başına kalmalıydı. Kimseye güvenmeden tek başına ilerlemeyi koymuştu kafasına. Bu yüzden birkaç gününü halkın arasında geçirdikten sonra yollara koyulmuştu. Ormandan ilerleyecekti kimsenin tercih etmediği yollardan gidecekti. Fakat bu yol hiç de tahmin ettiği gibi değildi. Ne içecek bir su bulmuştu ne de yakalayabileceği bir hayvan. Temiz bulduğu kıyafetleri yeteri kadar kirlenirken eli yüzü de kirden gözükmeyecek kıvama gelmişti. Ormanda bazen durup dinlense de geceyi açık alanda geçirmek oldukça zordu bu yüzden bu geceyi geçirecek bir kapalı alan arayışına girmişti.
Arayışı çok kısa sürmese de sonunda yukarıda bir yerde mağara bulmuştu. Şehrin merkezinden oldukça uzaktı, herkesten uzaklaştığına emindi. Peşinde biri yoktu ve ormanda dolanan birileri de olmayacaktı. Bu sebeple mağarada bu gece konaklamaya karar vermişti. Akşam karanlığının etrafı salması ile beraber biraz rahatlamış bir halde mağaranın yolunu tutmuştu. Ara sıra alışkanlık olduğu için arkasına bakıyor fakat tek başına olduğunun bilinciyle gevşemiş bir şekilde davranıyordu. Mağaranın önüne geldikten sonra etrafa bir göz gezdirdi ve içeriye girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derinlerde öldürdüklerimiz yeter | taeten |
FanfictionKafatasının içine yapılan bir iğne ile beynin tam ortasına yerleştirilen hap insanın tüm benliğini ele geçirir.