ikinci çember lust

34 5 3
                                    

Chittaphon gözlerindeki ağırlığa inat açtı bu dünyaya gözlerini. Görecek ne gibi bir güzellik vardı bilmiyordu, ne ara uyumuştu onu da bilmiyordu. Sakin kalıp düşünmeden nefes alıp verişini dinledi. Normale göre daha hızlı soluyordu burnu, sanki koşup koşup yorulmuş gibiydi. Ardından, gözleri görme performansına tam anlamıyla ulaştıktan sonra etrafa bakındı. Bomboş karanlık bir odada düzenli aralıklarla öten bir sese karşılık elleri oturduğu yerin kol koyma kısmına bağlanmış bir şekilde duruyordu. Hiç hareket etmedi, kilitli olan ellerini yerinden oynatmaya bile çalışmadı. Sadece anlamaya çalıştı. Neredeydi? 

"Her şey normal gözüküyor artık başlayabiliriz." Duyduğu ses ile bakışlarını yana kaydırdı. Düzensizce ilerleyen şekilleri görebiliyordu ekranda. Bu duyduğu ses ve şekiller kalbine aitti. Kendisi bu kadar gergin hissederken nasıl normal olabilirdi her şey?
Hiçbir şey göremiyordu, şu an ona ne yapıyorlardı bilmiyordu. Bilinmemezlik onu daha da sürüklüyordu bu karanlık odaya. Neredeydi şu an? Neden bağlanmıştı? Nereden gelmişti buraya?
Düşünceleri kısa sürmüştü, daha soracak birçok sorusu vardı ama canı acımasa bile kafasının içinde hissettiği o baskı ile birlikte susturmuştu kendini. Bir şey kafasının içinde gibiydi, tüm o gürültüler kafasında yankılanıyordu. Göremiyordu ama tahmin edebiliyordu. Kafatası soğuk ve keskin bir şey ile kesilmiş gürültülü bir şey ile delinmişti. Yanmıyordu canı görmüyordu gözleri ama yapılan her şeyi hissedebiliyordu. Bu ne diye düşündü içinden. Neden kafası delinirken bu denli acısızdı? Neden kafasında gürültüler koparken onun duyduğu tek şey iç sesiydi?
"Bitti." sesini duymasıyla soluklandı sanki kendisi bu görevi üstlenmiş gibi. Ne olduğundan bir haber baştan aşağı yeşil giyinen bir adam gelip Chittaphon'un önünde durdu. O mavi gözleriyle ona baktı derin derin. Chittaphon adamın gözlerinden ürkmüştü. Olduğu her alanı sakinleştiren renk bu adamın bakışlarını canavarlaştırmıştı. Gözleri intihar maviydi. "Aramıza hoş geldin Chittaphon." Duyduğu ses ile mayıştı oğlan. Bir anda uyku bastırmıştı. Gözleri tekrar çöken ağırlıkla beraber kapanırken son gördüğü şey ona gülerek bakan üç adamdı.

"Merhaba?"Durmadan çalan bir alarm gibi ötüp duruyordu bu kalın ve kendinden emin ses. Kimden geldiğini anlayamıyordu ama uzun zamandır tekrar edildiğinin farkındaydı. İyi bir uyku çekmenin rahatlığı ile açtı gözlerini usul usul. Bir sandalyede uyumasına rağmen hiçbir yeri ağrımıyordu hatta kendi saman dolu yatağından daha iyiydi. Oturduğu yerde bir iki gevşeme hareketi yaptıktan sonra etrafı inceledi. Bir masa ve altı sandalyeden oluşan küçük gri oda birkaç vazo ile de süslenmişti. Bu tarz vazoları ilk defa görüyordu üzerinde anlamlandıramadığı farklı figürler vardı. Gözleri vazolardan sola doğru kaydığında ise beyaz bir kapıyla karşılaştı. Kalkıp orayı açmalı mıydı yoksa oturup beklemeli miydi emin değilken duyduğu ses yine hatırlattı kendini. "Merhaba, beni duyabiliyor musun?" Sesin nereden geldiğini anlamak için her yere bakındı kısa bir süreliğine. Ses bir yerden gelmiyordu ses her yere aitti.
"Evet." Boğazı o kadar kurumuştu ki zar zor yanıtlayabilmişti soruyu. Şu an saat kaç bilmek isterdi, ne zamandır uyuduğunu merak ediyordu.

"Çok sevindim bizimle çalıştığın için çok mutluyuz Chittaphon." Kendini samimi göstermeye çabasıyla beraber sese karşı alaycı bir gülüş sundu sandalyedeki genç. Çalışmak mı demişti o? Buraya zorla getirilen kendisi değil miydi? "İlk olarak bize kendini tanıtmanı istiyoruz. Ama ondan önce sistemini aktif hale getireceğiz bize söylemek istediğin bir şey var mı?" Kendinden bu denli güven duyan adama karşı isyan etmek istemişti Chittaphon. Ağzına gelenleri saydırmak, köylülere lanet okumak istemişti. Sahi buraya gelirken yüz ifadesi nasıldı? Kendi mottosundan taviz vermeden mi gelmişti buraya yoksa suratının aldığı o ifadenin ne demek olduğunu göstermiş miydi herkese? "Chittaphon bir cevap bekliyoruz." Tekrar eden ses ile birlikte kendini geriye doğru verdi. Bedeni rahat bir pozisyondayken içi tamamıyla tersti. Sanki konuşan adamın tam karşısında olduğunu düşünerekten karşıya baktı ve onun ses tonunu taklit ederek konuştu. "Cehennemde görüşmek üzere."

Derinlerde öldürdüklerimiz yeter  | taeten |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin