"Gözlerimi açtığımda gördüğüm tek şey boyası sökülen gri bir tavan mı olacak?" Kıkırdadı bir çocuk saflığı ile. Sesi dünyadan bir haber olan bebek gibiydi ama hissettikleri... Her zamanki rutinlerinden biriydi, birkaç kere gözlerini kırpıştırdı. Ne olduğunu anlamaya çalıştı, her zamanki gibi anlayamadı. Durdu, derin bir nefes aldı ve aldığı havayı dışarı verirken canının ne kadar yandığını tarttı. Tüm kemikleri ağrıyordu hatta bu ağrı bile değildi, sanki içine içine batıyor gibiydi. Her zamankinden daha fazla mı acıyordu canı? Acıyan bedeni miydi yoksa ruhu mu anlayamıyordu.
Odada yankılanan ve belli aralıklarla gidip gelen sesi takip etti birkaç saniye. Ardından kapadı gözlerini bir daha açmamak için. Diledi içinden, lütfen bu gözler bir daha görmesin dedi ama ne yararı var? İçindeki boşluk isyanını gitgide daha da bastırdı, içine aldı. Düşünceleri çoktan bir dalgaya kapılmış gidiyordu. Yine o anlardan biriydi. Uyandıktan birkaç dakika sonra ne olduğunu anlayamaması üzerine bilinci onu terk ediyordu. "Kun." Bir şeyler demeye çalıştı sesini duymak için. Her zamankinden daha beter sesine aldırış etmedi, sanki sesini duymasıyla aklına bir şeyler gelmişti. Kendini sanki çayırların üzerinde uzanır gibi hayal etmişti.
''Bir gölgeliğin altında güneş batana kadar güneşi izlerdim." Ah, evet şu an kurak otlarda uzanıp güneşi seyrediyordu. "Köylüler seslenirdi bana duymamazlıktan gelir uyuma numarası yapardım." Dediğine gülümsedi hafifçe. Şu an ona seslenen birçok köylü olmalıydı ama o burada uzanıp güneşin tadını çıkarıyordu. "Bazen benim de ihtiyacım olabiliyor dinlenmeye. Arada yapardım böyle ufak kaçaklar. Ama yine de hepsinin yardımına da koşardım. Dizi kanayan çocuğa yara bandı yapıştırırdım, toprağı eşelemekten yorulan köylünün elinden sapanı alırdım, kocasıyla kavga eden kadına moral olurdum, okuma yazma bilmeyenlere kendi çapımda öğretmeye çalışırdım." Kendi tatilini haklı çıkaracak nedenler bulmuştu çoktan. Ne vardı yani birazcık bu gölgeliğin altında uyusa? Saçları rüzgar ile birlikte sağa sola savrulsa? Ellerini yukarıya doğru kaldırıp güneşi yakalamaya çalışsa? O da insan değil miydi?
"Ne de vazgeçilmez birisiymişim.'' Gülümsedi kendi aptallığına, şu an bile aptallık yapıyordu. Kendini hala dışarıda sanıyordu. Devam etti ardından gerçeklerle. ''Kendimi vazgeçilmez sanarken aslında ilk geride bırakılan ben oldum.'' Bu gerçek ona fazla gelmişti. Şu an kesin olarak dışarıda olmadığını anlayabiliyordu.
Herkesten daha iyi biri olduğunu bilirken neden bunu fark eden sadece kendisiydi? ''Bir daha gözlerimi açtığımda gökyüzüne bakabilecek miyim?'' Hayal etti o günleri. Hafif esintili bir günde güneşin gökyüzünden onu selamladığı, etrafta gülen çocuk sesleri eşliğinde çimlerde uzandığı.. Hayal etmeye çalıştı ama aklına gelen tek görüntü bir hastene secdesinde yattığı ve o iğrenç adamın kahkaha seslerini duymamak için kulaklarını kapattığı oldu. Aklına gelen ile irkildi yatakta.''Tüm bunları söyleyen ben miyim emin değilim. Bir başkası konuşmamı istemiş de olabilir. Neyin gerçek neyin yalan olduğunu anlayamacak duruma geldim. Söylemek istediklerim bunlar mı, yapmak istediğim şeyleri kendim mi yapıyorum yoksa hepsi birer kandırmaca mı?'' Sanki bu cümleleri önceden çalışmış gibiydi. Bir anda gelmişti bu kelimeler dilinin ucuna ama öyle hissettirmiyordu. Sanki bir başkası onu seslendiriyor gibiydi. İnanmıyordu kendi isteği ile konuştuğuna.
''Chittaphon şu an kendi benliğin konuşuyor.'' Doktorun sesini duymasıyla tüm algısını ona çevirdi. Doktor burada mıydı?
Doktorun varlığını teyit etti ve tekrar etti duyduğu ona yabancı gelen kelimeyi. ''Chittaphon?'' Anlık bir duraksadı, bu kelimenin aklında yer edinip edinmediğine baktı. ''Bu ad bana neden bu kadar uzak geldi?'' Fakat herhangi bir şey bulamadı. Bu kelime ona hiçbir şey ifade etmiyordu.
''Ne?'' Doktor şaşkınlığını gizleyemeden elindekini bıraktı ve yatakta yatan oğlana baktı.
Fakat çocuk sonradan fark etmenin vermiş olduğu rahatlıkla konuştu. ''Adım Chittaphon mu?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derinlerde öldürdüklerimiz yeter | taeten |
FanfictionKafatasının içine yapılan bir iğne ile beynin tam ortasına yerleştirilen hap insanın tüm benliğini ele geçirir.