Geçip gitmişti koca aylar, devrilmişti birbirinin tıpkısı olan günler. Yiten sadece zaman olmamıştı, nazik gönüllerde bitip gitmişti. Bir gün bile yaşayamam dediği yerde altıncı ayına girmişti. Dediklerinin arkasında duramıyordu asla, bir şey oluyor ve düşüncelerinin tam aksini yaşıyordu. Daha söz vermeyecekti kendine, teselli etmeyecekti kendini. Akışa kapılıp gidecekti. Sonsuz bir zaman diliminde yaşamanın zorluğuna alışacaktı. Dayanacaktı. Her gün ve her gün sağlam durmayı başarabildiği gibi bugün de başaracaktı, yarın da. İçini kaplayan tüm kötülüklerden kurtulmayı başardığı gün gidecekti uzaklara.
''Bir ayın raporu.'' Alex oldukça kabarık olan dosyayı takım arkadaşlarına uzatırken Xavier herkesten önce davranıp bir hışımla almıştı Alex'in elinden dosyayı. Dosyayı büyük bir titizlikle incelerken hiç de şaşıracağı bir şey görmüyordu. Beklediği gibi dosya gelmişti eline, tahmin ettiği analizlerle doluydu.
''Bu şaka mı? Ona o kadar eğitim vermeme rağmen fiziksel olarak hiçbir güç kazanamadı mı?'' Sorunun cevabını herkesten daha iyi bilmesine rağmen bir şey çaktırmamak için şaşırma numarası yapmıştı. Fakat kendi kadar Kun da iyi bir oyuncuydu.
''Şiddetle eğitimin başarısız oldu.'' Kun alaycı tavırlıya süzdü karşısındaki iri yarı adamı. Suçunu bilse bile mimiklerini o kadar güzel konuşturuyordu ki karşısındakilere diyecek bir şey bırakmıyordu.
İkilinin arasında kısa bir münakaşalı bakışma olduktan sonra Alex'in araya girmesiyle ikisi de o sert bakışları birbirinin suratından çekmişti. ''Belki ona bir silah kullanmayı öğretmelisin.''
Xavier duyduğu ile omuz silkti. ''Hiç umudum yok.'' Elindeki dosyayı karşısında oturan Kun'a fırlatıp devam etti. ''Kraliyet için savaşan bir asker olamaz.''
Kun, Xavier'in imalarını anlayabiliyordu ama o ağzını açana kadar sessiz kalacaktı. Bu yüzden hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi kucağına düşen dosyayı aldı ve kendi beceri alanına giren puanlara baktı. ''Peki sende ne var?'' Alex'in sorusu ile hayal kırıklığına uğramış bir ifade takındı kendine ve yanıt verdi.
''İstenilen seviyede değil. Fakat sağlık alanında daha iyi.'' İncelemesini kısa tutup dosyayı yanındaki Alex'e verdi. Alex de sağlık alanında daha iyi olduğunu görünce ilk Xavier'e sonra da Kun'a baktı. Odadaki herkes sözün kimde olduğunun farkındaydı. ''O zaman kendi alanımdan eğitmeye devam edeceğim.'' Hepsi Kun'un dediğine katılırken devam etti sözlerine. ''En verim alabileceğimiz alan olarak gözüküyor.'' Büyük bir ciddiyetle konuşurken Xavier'in konuşulanlar karşısında gülüşünü görmemezlikten gelemedi. Yine o gülüşü takınmıştı yüzüne. Sonucu görmeden kazanmanın vermiş olduğu haz... ''Ne oldu?'' Kaşları gözleriyle olan mesafesini azaltırken Xaiver rahatlıkla Kun'u başından atmak için elini salladı.
''Yok bir şey.''
Alex genellikle bu ikilinin arasında kalmayı tercih etmiyordu çünkü bu ikili dünyanın iki zıt kutbu gibiydi. Aynı şeyi savunsalar bile açıklamaları birbirinden farklıydı ve bu onları birbirleri için hazırlamış oldukları tuzağa düşürüyordu. ''O zaman işime geri dönüyorum.'' diyerek elindeki dosya ile ikiliyi yalnız bırakıp oradan uzaklaştı. Kalan kişiler arasında oldukça gergin bir atmosfer oluşmuştu çoktan. Baş başa kalmaları onlar için bir fırsat olmuştu. Bakışlarıyla birbirlerini süzüyorlar ilk hamleyi bekleyen avlar gibi ufak hareketlerde bulunuyorlardı.
''Bunu nasıl başardın?'' Ve ilk hamle her zamanki gibi Xavier'den gelmişti.
Duyduğu ile duruşunu düzeltti doktor. Oturduğu sandalyede daha dik bir konuma gelirken yüzüne de şaşkınlığın en saf halini takınmıştı. ''Anlamadım?'' Kun oyunu devam ettirmeye çalışsa da karşısındaki dev adamın her şeyi anladığından adı kadar emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derinlerde öldürdüklerimiz yeter | taeten |
FanfictionKafatasının içine yapılan bir iğne ile beynin tam ortasına yerleştirilen hap insanın tüm benliğini ele geçirir.