14🌈

743 47 67
                                    

Bir süre Jungkook beni motorla gezdirdi. Çok keyifli ve huzur vericiydi bu yolculuk benim için. Jungkook'a sımsıkı sarılırken başımı yine sırtına yaslamış, gözlerim kapalı sadece rüzgarı hissettim. Ne kadar bu şekilde kaldım bilmiyorum ama uykum gelmeye başlarken Jungkook da motoru durdurmuş oturuşunu dikleştirmişti. Hiç kımıldamadan, bu şekilde uyuyabilirdim o an.

"Güzelim, uykun mu geldi senin?" kollarımı karnından çekerken başımı da kaldırdım. O da motorda oturuş şeklini değiştirip yan dönmüştü bana bakabilmek için. "Şey, geldi aslında biraz. Ama ondan önce çok teşekkür ederim beni gezdirdiğin için." etrafa bakınmak yeni aklıma gelirken nerede olduğumuzu bilmediğimi kavradım. "Neredeyiz?" şaşkınca Jungkook'a geri baktığımda güldü. Gülüşü kahkahaya dönerken ürpermeden edemedim. Dağ yolu gibi bir yerdeydik. Patika diyebilirim hatta. Yol toprak yoldu ve etrafı ağaçlarla doluydu. "Jungkook, neden buradayız..?" onun bir şey demesini beklemeden sırt çantamdan telefonumu çıkarttım. Gece yarısına yarım saat kalmıştı. Yani biz üç saattir geziyorduk.

Hoseok'un aramalarını görünce hemen geri aramak istedim ama telefon çekmiyordu. "Üç saattir geziyormuşuz, Hoseok bir saate dönün demişti. Aramış da o kadar ama telefon çekmiyor. Geri dönelim hadi artık."

"Geri dönemeyiz Yoongi."

Korkum artmış yanına endişeyi de çağırmıştı. Gözlerimi açıp şaşkınca yüzüne baktım. "Neden? Cidden çok geç olmuş eve dönmeliyim artık. Lütfen geri dönelim."

"Olmaz. Buraya kadar geldik. Artık geri dönemeyiz."

Dediklerini anlamaya çalışıyordum ama çok saçma şeyler söylüyordu. Neden dönemiyorduk ki? Benzini falan mı bitmişti motorun? Ya da hava çok karardı o yüzden zorlanır mıydı sürerken? Belkide üç saattir sürdüğü için yorulmuştu ve biraz dinlenmek istiyordu. Benim de oturmaktan arkam uyuşmuştu resmen. Kendi kendime inmeye çalışırken dengemi kaybedip düşecekken Jungkook beni tutup yere indirdi. "Ne zaman döneriz o zaman? Biraz üşüdüm, serinmiş burası."

"Hobi evime getirdim seni. Orada ısınırsın gel bakalım." kolunu omzuma atıp tatlı, küçük ve ahşaptan yapılmış kulübeye doğru ilerlemeye başladık. Ağaçların biraz arkasında kalıyordu. Elimden geldiğince etrafı incelemeye çalışıyordum ama o kadar karanlıktı ki... Korkmadan da edemiyordum. Korktuğum ve üşüdüğüm için de Jungkook'a biraz daha yanaşmaya çalışıyordum.

"Eveeet, geldik. Geç hadi. Arka taraftan odun alıp geliyorum. Senin için şömineyi yakacağım. Elektrik yok ama dolaplarda ve çekmecelerde mum olması gerekiyordu. Kibrit de vardı içeride. Karanlıkta oturmak istemezsen mumları yakabilirsin."

"Tamam... Hızlıca gel ama tamam mı?" gülümseyip saçımı okşadı. "Tamam, gir hadi içeri." dediğini yapıp girdim ve arkadan kapıyı kapadım. Ardından hızlıca telefonumun ışığını açıp mum ile kibrit aramaya başladım. Jungkook gelmeden buluklarımla da etrafın loş bir şekilde görünmesini sağlamıştım ama Jungkook hâlâ etrafta yoktu. İçeride olduğum için daha az üşüyordum ancak hava ısısını koruyordu. Ellerimi ısıtmak için sıcak nefesimi üflerken birden kapı serçe açıldı. Korkudan oturduğum yerden sıçrayıp çığlık attım. Gelen Jungkook'tu. Kucağında bir yığın odunla gelmişti. Getirdiklerini şöminenin yanına bırakıp içine düzgünce dizmeye başladı. Ben de arkasından kapıyı kapayıp yanına gittim.

"Bu gece burada mı kalacağız?" Neredeyse fısıldayarak sorduğum soruyu duymazdan gelip küçük bir ateş yaktı. Belki de gerçekten duymamıştı. Yavaş yavaş yanan odunlarla alev büyürken sıcaklık da artıyordu. Hızlıca ellerimi şömineye uzatıp ısınmaya başladım. Jungkook da yanımda, gözünü bile kırpmadan yanan odunları izliyordu. "Jungkook... Cevap vermediğin için korkuyorum. Ne zaman döneriz?"

Çömeldiği yerden kalkıp arkamda kalan divana oturdu. "Dönmeyeceğiz." şoktan dolayı hızla başımı çevirip ona baktım. Yanlış duymuştum sanırım. "Anlayamadım." hâlâ yüzüme bakmıyordu. "Burada kalacaksın artık. Sana ben bakacağım. Yanımdan ayrılmayacaksın."

"N-ne diyorsun Jungkook?" ateşin önünden kalkıp karşısına geçtim. "Hiç komik bi' şaka değil bu... Beni korkutmaktan başka bir işe yaramadı." sonunda bana baktığında gözlerim dolmuş, çenem titriyordu. "Ağlama, gel yanıma." uzanıp bileğimi tuttu ve yanına oturttu. Bileğimdeki parmakları elime kaydı ve elimi tuttu. "Güvende değildin. Her an zarar görebilirdin. Bu yüzden seni buraya getirdim. Seni ben koruyacağım bundan sonra. Burada, benimle güvendesin güzelim. Sana en iyi şekilde bakacağım."

Korkudan göz yaşlarım hızlı hızlı akıyordu. "H-hayır tehlikede değildim ki ben. Ailem bana çok iyi bakıyordu. Geri götür beni Jungkook. Eve gitmek istiyorum."

Boştaki eliyle göz yaşlarımı sildi ama yenileri gelmeye devam ediyordu. "Ağlama, ağlama... Korkma benden."

Ellerini itip geri ayağa kalktım. İç çekerken bakışlarım çaprazımdaki kapıya kaydı. Birden koşarak çıkıp kaçsan eve geri dönebilir miydim? Ama ormandaydık ve etraf çok karanlıktı. Hem beni her halükarda yakalardı... Kıkırdayıp oturduğu yerden iki elimi de tutup beni tam karşısına çekti. "Kapıya neden öyle bakıyorsun, yoksa kaçmayı mı planlıyorsun güzelim?"

Aklımdan geçeni bilmesiyle gözlerimi kocaman açtım. "H-hayır... Jungkook, ben gerçekten korkuyorum. Lütfen beni eve götür. Yine beni korursun, yeter ki ailemin yanında olayım." karşımda oturduğu için başını yukarı kaldırmak zorunda kalıyordu. Dudağını ısırıp biraz düşündü. Ya da düşünür gibi yaptı... "Hmm... Olmaz. Seni geri götürürsem ailen -özellikle Hoseok denilen herif- benden şikayetçi olur ve hapsi boylarım. Ayrıca seni bir daha da göremem. Ve ben seni göremezsem... Ölürüm."

Bulunduğum durumun gerçekliği tekrar yüzüme tokat gibi yapıştığında göz yaşlarım ardı kesilmeyen şekilde akmaya başladı yine. "Ah hadi ama bebeğim, ağlama. Sana zarar verecek değilim. En azından haketmediğin sürece."

"O-o da ne demek..?"

"Zamanı gelince görerek öğrenirsin sevgilim."







***
-uff ben neden bir süre sonra hikâyelerimi psikopatça ilerletiyorum

-üç beş bölüme final yaparım asklarim

-off alttaki çizimi yoongili hayal edince gökkuşağı falan kısasım geliyor

-off alttaki çizimi yoongili hayal edince gökkuşağı falan kısasım geliyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Not fat -YoonKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin