Panik atak geçirerek kapıya koştum o anda yere rastgele bırakılmış boyaları ve fırçaları gördüm. Hızlıca kaldırmayı düşündüm ama kapıdaki kadını bekletmek istemiyordum.
Jennie beni gerçekten çok yoruyordu.
Hızla kapıyı açtım ve karşımda yunan tanrıçalarını andıran kadına baktım. Onu çok fazla övüyordum. Çünkü o en güzeldi.
Yüzüme saftirik bir gülümseme oluşmuştu. Onu görmemek için az önce kıçımı yırtarken şimdi mutluluktan göbek atacaktım.
Jennie kaşları çatık bir şekilde yüzüme bakıyordu. Neden sinirli olduğunu düşünürken dikkatli bir biçimde kafama dokundu.
"Sen kafana ne yaptın?"
Elim hızla dokunduğu yere gitti. Alnımda koca bir şişlik vardı. Sanırım gerçekten kafamı sert vurmuştum.
"Nasıl düştün."
Jennie kafama buz torbası tutarken sormuştu.
"Kendi ayağıma takılıp yuvarlandım sonra kafamı yere vurmuşum."
"Yer sana vurmuş gibi."
Sanki çok komik bir şey söylemiş gibi gülmeye başladığımda komik mi der gibi bakmıştı. Dudaklarımı içeri çekip gülmemi bastırmaya çalıştım.
Artık kafamın uyuştuğunu hissettiğimde buzu çekti ve dağınık şekilde duran fırçaların yanına koydu.
Karışık renklerle boyadığım tuvali eline alıp inceledi.
"Neden en çok siyah ve moru kullandın?"
"Çünkü bu resmi düşünerek yaptığım kişi en çok siyaha benziyor."
"Siyaha benziyor derken neyi kast ediyorsun?"
"Bir taraftan güçlü , otoriter , özgüvenli , duygusal , tutkulu bir taraftan ise suç , öfke , gizem , bilgelik , matem ve ölümü temsil eder siyah oda öyle biri. Duygusaldır ama duygularını belli etmez, içine kapanık biraz ama sosyal ortamlarda ne yapması gerektiğini çok iyi bilir. Hırslı ve başarılıdır , biraz karamsar ve hüzün aşılayan bir renk siyah ondada öyle bir hava hissediyorum. Ve birazda yalnızlığı seviyor sanırım."
Kendimden habersiz şekilde bir yere dalmış karşımda beni dikkatle dinleyen kadına onu anlatıyordum.
"Peki mor?"
Olduğum yerde oturuşumu değiştirdim. Dudaklarımı tekrar uzun bir konuşmaya başlamak için nemlendirmek adına yalamıştım bu hareketim gözlerinin oraya kaymasına sebep olmuştu. Utanarak hızla konuşmaya başladığımda tekrar gözlerime baktı.
"Mor , asalet , güç , gösteriş ve lüksü temsil eder. Ruhani ve mistik bir renk olduğu için bana daha çekici geliyor ve duyguları harekete geçiren bir özelliği olduğu için onu resimlerde kullanmayı seviyorum."
Jennie bütün kelimelerimi dikkatle dinlemiş ve cümlem bittiğinde tekrar resme bakmıştı. İç çekmişti konuşmaya başlamadan önce. Bir insanın nefes almasına düşülür mü? Jennie bana bu hissi bile yaşatmıştı.
Aramızda hiçbir şey olmamasına rağmen ona aşırı yakın hissediyordum. Sanki doğduğumdan beri yanımdaymış , birlikle büyümüşüz gibi geliyordu. Ne zaman bu kadar sevmiştim onu bilmiyorum ama bu duygular gözlerimi doldurup beni ağlatacak duruma getiriyordu. Onun için ölecek kadar seviyordum onu.
"Bir yerde mor rengin intiharı tetiklediğini okumuştum."
"Evet , intihar eden insanlar mordan korkarmış. Mor , nevrotik duyguları açığa çıkarır buda insanların bilinçaltında bu renkten korkmasına neden olur. Şizofren bir çocuk çatıdan atlayarak intihar etmiş. İntihar resmi , yerde duran ajanda , çakmak hatta çocuğun tırnakları bile mormuş."
Heyecanla anlattığım bütün şeyleri dikkatle dinlemişti. Gece boyunca bir sürü renkten bahsetmiştim. Normalde bu kadar konuşkan birisi olmamama rağmen Jennie ile saatlerce konuşmuştum. Ve o beni hiç bıkmadan dinlemişti.
Harika bir sevgili adayıydı kesinlikle.
Saat epey geç olduğunda ikimizde yorgun bir şekilde sırtımızı koltuğa dayamış yerde oturuyorduk.
"İsterseniz burada kalın. Benim yatağımda yatabilirsiniz ben koltukta yatarım."
"Olmaz , sen yatağında yat."
"Hayır ben zaten her yerde uyuyabili-"
Jennie gözlerini bana dikip üzerimde baskı kurduğunda cümlemi yarıda kesmiştim. Ayağa kalkıp benimde kalkmamı sağladı.
"Rahatsız olmazsan birlikte uyuruz , senin yatağında."
Son kelimeleri kafasını eğerek benim boyuma getirmiş ve fısıldayarak söylemişti. Nefesim yine bir yerlere kaçtığında hızla kafamı olumsuz anlamda sallamış ve bu ortamdan kaçmıştım.
"Ben size kıyafet vereyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evolet Jenlisa
FanfictionLisa'nın Jennie'ye aşık olması için tek sebep o boğuk sesi ile Fransızca konuşması değildi.