arkadaş olmuştuk tekrar. minho artık gerçekten gülüyordu. gözleri parlıyordu her gün, ama ağladığı için değildi. mutlu olduğu içindi.
yemekhanede bir masaya oturmuş hyunjni ve felixi bekliyordum. üzerimde bir çift göz hissettiğimde etrafa bakmıştım. minho bize biraz uzak bir masada changbin ve jeonginle beraber oturuyordu. changbin yemek sırasında bekleyen felixi izliyor, jeongin telefonundan bir şeyler izliyordu.
hyunjin masaya geldiğinde yemeğime daha yeni başlamıştım. yan tarafımızdaki sandalye çekildiğinde felixin geldiğini sanıp konuşacaktım ki felixin daha sırada olduğunu görmüştüm.
bu olayların olacağını bilmeme rağmen ilk defa yaşıyormuş gibi hissedip duruyordum.
yanımıza oturan kız bir bana bir hyunjine bakıyor gülümsüyordu. tatlı bir kızdı. kısa saçları ve kahkülleri vardı.
"şey oturdum hemen ama jisunga demem gerekenler var söyleyip gideceğim hemen"
"bana mı?"
"hıhı"
kızın yüzü kızarmış, utanmıştı. şuan kızın ne diyeceğinden çok birazdan yaşayacağım şeyler için heyecanlanmış ve ister istemez yüzümde kocaman bir gülümseme yerleşmişti. ve bende kızarmıştım.
"jisung ben"
"sen?"
"ben senden çok hoşlanıyorum. lütfen bize bir şans verir misin?"
gözlerimin içine bakmıştı ve gözleri gerçekten güzeldi. yemyeşil gözleri ve çilleri vardı kızın.
"şey, ben.."
"ney sen?"
kızın arkasında dikilen minhonun konuştuğunu duyunca gözlerimi ona çevirdim.
"ne işin var burda minho"
"ney sen??"
tek kaşını kaldırmış az önce sorduğu soruyu tekrar bana yöneltmişti. o sırada kız tekrar konuştu.
"jisung belkide şuan başka birinden hoşlanıyorsun bilmiyorum ama kesinlikle seni kendime aşık edebilirim. lütfen bana bir şans ver. senin hakkında her şeyi biliyorum. ve merak etme biseksüel olduğunuda biliyorum jisung. bu benim için bir sorun değil."
"ben gerçekten bilmiyorum. şuan bi ilişki düşünmüyordum aslında. yakın zamanda babaannem ve dedem vefat etti. babam hasta. ve daha birçok şey var. ilişkiye ayıracak zamanım bile yok. üzgünüm. ama arkadaş olabiliriz istersen?"
kız gülümsedi gerçekten mutlu gözüküyordu. kafasını hızlı hızlı sallayarak konuştu.
"evet evet arkadaş olalım"
bunları derken elimi de tutup sallamaya başlamıştı. gerçekten çok mutluydu şuan. kıza bakıp gülümserken kızla elimi ayıran ele baktım. minhoydu. beni kaldırıp yemekhaneden çıkardı.
"napiyorsun minho?"
"arkadas olabiliriz istersen. aaa evet evet oluuurr"
bizi taklit ederek dalga geçtiğinde gülmüştüm. ama o sinirliydi.
"sen biseksüel miydin? ben sadece erkeklerden hoşlanıyorsun sanıyordum"
"hmm öyle"
"yapma ya! desene nefes alan her canlıdan kıskanmam lazım o zaman seni"
"ne"
"jisung ben sanırım seni seviyorum. ve o kızla arkadaş olma"
hiç tepki vermeden şaşkın şaşkın minhoya bakmaya başladım.
"ilişki istemiyorsan beklerim."
"aa hayır! onu kızı nası reddedeceğimi bilemediğim için söyledim"
"hayır de direkt"
"üzülürdü minho"
"napim"
gülmüştüm.
"o zaman soruyorum sana."
"neyi?"
"benimle çıkar mısın jisung?"
