zaman nası olduğunu anlamadan çok hızlı geçmişti. öğle arasına gelmiştik. sanki bir anda zaman atlamışız gibiydi. hyunjinle beraber merdivenden aşağı inerken tekrardan minhoya çarptım. bi terslik vardı aslında. ben normalde okulun ilk günü sadece bir kere rastlamalıydım minhoya. ve bu ikinciydi. çok fazla üstünde durmadım. her şeyin aynı olmayacağını düşündüm.
minhonun koluna giren kızı nerde görsem tanırdım. minseo. sanki bu günüde daha önce yaşamıştım. tanıdık geliyordu ama asla okulumun ilk günü yaşamamıştım bu olayı.
karşımda bana dik dik bakan minho ve yanımda sırıtan hyunjin, etraftaki çocuklara bakıp duran minseo. evet bugün minseonun Minhoyu aldattığını Minhoya kanıtladığım gündü.
hangi insan evladı yunan tanrısı gibi gözüken bu mükemmel adamı aldatabilir? o zamanlar aklım almamıştı. gene almıyordu.
ve bugün benim minhoya aşık olduğum gündü.
nası olurda okulun ilk günü bu anı yaşıyordum?
aklım düşüncelerle doluyken minho ve hyunjinin konuştuğunu fark etmemiştim.
'he evet okula geçen hafta geldi işte çocukluk arkadaşım bu. Han Jisung. Jisung buda Minho.'
geçen hafta..?
'hmm sanırsam biz daha önce karşılaştık kendisiyle. çarpışmıştık hatırladın mı?'
'evet hatirliyorum. tanıstığıma memnun oldum'
daha fazla orda durmadan yemekhaneye girdim. hyunjin de minhoya veda edip arkamdan gelmişti. yemeklerimizi alıp boş bir masaya oturmuştuk.
"hyunjin, okula geçen hafta mı geldim ben?"
"evet jisung. bu ne saçma bir soru"