JennieTelefondan saate baktığımda tenefüsün bitmesine az kaldığını fark ettim. Bugün yanıma su alamadığım geldi aklıma. O yüzden tuvaletin kabininden çıktım ve kantine indim. Sırada beklerken Seung'un içeri girdiğini görmüştüm. Hyunjin'in elini tutuyordu. Onların bu haline gülümsedim.
Seungmin teyzemin oğluydu ve kardeş gibi büyümüştük. Arkadaşlarıyla da tanışıyordum. Onlarda çok iyi insanlardı. Beni gördüklerinde her zaman selam verirlerdi. Seungmin zorbalık gördüğümü biliyordu. Hatta bir kaç kere müdahale de etmişti fakat ona bu işe karışmamasını söylemiştim.
Arada onu engellediğim için bana kızsada yine de sesini çıkaramıyordu. Beni gördüğünde gülümsedi. Bende ona aynı şekilde gülümserken Hyunjin kulağına birşey söyleyip gitmişti. Büyük ihtimalle okul takımıyla ilgiliydi.
Seung kafa sallayarak arkadaşlarının yanına giderken Minsung bir anda önünü kesmişti. Arkadaşlarına göz kırpıp Seungmin'nin yanağına elini koydu, Seungmin onun elini hemen itmesine rağmen Minsung, bu sefer elini tutmaya çalışmıştı. Kaşlarımı çatmış ne yaptığına bakıyordum. Sonrasında Seungmin'e bir şeyler söyledi. Hyunjin içeri girdiğinde Seungmin'nin gözünden yaş gelmeye başlamıştı.
Hyunjin koşarak Seungmin'nin yanına gelmiş ve Seungmin'nin göz yaşlarını silmişti. Minsung, yine susmazken bu sefer yüzüne bir yumruk yemişti. Sendelediğinde Seungmin bu sefer hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Onun hassas bir çocuk olduğunu biliyordum. Ona böyle davranılmasına izin vermezdim.
Minsung'un yakasından tutan Hyunjin'i omzundan tuttum ve geri çektim. Sonrasında pişman olacağım, geceleri beni uyutmayacak olan birşey yaptım.
Minsung'a yumruk attım.
Ben
Birine
Yumruk attım
Herkes izlerken
Zorbama
Yumruk attım
Ne bok yicen şimdi gerizekalı? Bu it bırakmaz peşini.
Minsung bu kezde bana saçma sapan şeyler söylemişti. Anlatmaya değmeyecek şeylerdi. Sonrasında Chan hyung olaya dahil olmuştu. Gözü korktuğu için defolup gitmişti.
Ben Seungmin'e sarılmış ve onu sakinleştirmeye çalışmıştım. Hyunjin, yanına geldiğinde sakinleşmişti.
Vay kahpe iyiki sevgilin var
Hyunjin ona sarılıp konuşmaya başladı.
"Sakin ol bebeğim. Bir daha sana bulaşamaz. Hele bir bulaşsın onun ağzıyla burnunun yerini değiştiririm." Sonrasında yanağını öptü ve ben onlara bakıp sırıtmaya başladım. Seungmin, Hyunjin'den ayrıldığında ağlayarak bana sarıldı.
"Jennie, teşekkür ederim. Seni çok seviyorum." Bu tatlı haline dudağımı büzdüm.
"Bende seni çok seviyorum kuçu kuçu." Hyunjin,ben ve Seung derse girmemiştik. Bu yüzden rahattık. Hyunjin, Seungmin'i tuvalete götürdüğünde onları beklemeye koyuldum. Yanıma oturan kişiyle kafamı kaldırdım. Sınıf arkadaşım Kim Taehyung yanıma oturmuş sessizce yere bakıyordu.
"Merhaba."
Bana selam verdiğinde ister istemez gerildim. Derslerde sürekli bana bakarken yakalıyordum onu. Aynı zamanda kardeşi de beni gördüğünde süzüyordu. Benimle bir derdi olduğunun farkındaydım ama korkuyordum.
"Merhaba."
"Elin acıdı mı?"
Yok acımadı kanka
"Hayır." Kafasını salladı onay verircesine. Neden dersi astığını ve şuan benimle konuştuğunu merak ediyordum. Ama soracak cesaretim yoktu.
"Sana birşey söylemek istiyorum." Ona döndüğümde zaten bana baktığını gördüm.
"Belki bu şuan konuşulacak en son şey ama daha fazla tutmak istemiyorum. Aslında bunu 1 ay falan devam ettirecektim." Bu hali beni daha da korkuturken şuan burdan hızla ayrılmak istiyordum.
"Jennie 2 haftadır sana anonim olarak yazan hesap bendim. Dediğim gibi bunu devam ettirecektim. Sana söylemek beni rahatlatır sanmıştım ama ben olduğumu bilmediğin için daha da kötü hissettim. Beni kabul etmek zorunda değilsin." Duraksadı ve indirmiş olduğu bakışlarını tekrar yüzüme çıkardı. Bense kızarmış kulaklarım ile yüzüne öylece bakıyordum.
"Kendini zorunlu hissetme. Eğer benden hoşlanırsan veya hoşlanıyorsan bana söyle. Ama eğer hoşlanmazsan bu sorun değil. Dediğim gibi kendini zorlama. Şuan bunu söylemek çok zor ve çok utanıyorum. Aslında karşılıklı konuşuruz sanmıştım ama kızarmış suratımı daha fazla görmeni istemiyorum. Her neyse hoşçakal"
Bir anda koşarak uzaklaşmıştı. Bense arkadından baka kalmıştım. Kulaklarım ve suratım ateş içindeydi. Kalbim çok hızlı atıyordu ve ben şuan arkasından onu sevdiğimi haykırmak istesemde bunu yapabilecek cesaretim yoktu.
Bakışlarımı az önce kalktığı yere sabitledim. Az önce yanıma oturmuştu. Bana bakmıştı. Benimle konuşmuştu. Beni sevdiğini söylemişti.
Gözlerim sonuna kadar açılırken elimle yüzümü kapattım. Ayaklarımla yere vururken kapının tekrar açıldığını duydum. Taehyung elindeki kutuyla bana doğru koşuyordu.
"Bunu doğum gününde hazırlamıştım ama verememiştim. Doğum günün kutlu olsun." Gideceğini anladığımda bileğini tuttum. Duraksadı ve bileğindeki elime bakmaya başladı. Bense hemen elimi çekmiştim.
"A şey ben teşekkür ederim." Beni duymamış olacakki bana yaklaşmıştı.
"Ne dediğini duyamadım" Yüzünün yaklaştığı her saniye başımın döndüğünü ve terlediğimi hissediyordum. Kulaklarım artık patlayacak dereceye gelmişti. Ve kalbimde tuhaf bir ağrı vardı.
"Teşekkür ederim." Tekrar sesim içime kaçmıştı. Ama şuan sesimi yükseltmek benim için imkansızdı. Konuştuğum her an gözüm kararıyordu. Derhal müdüre gitmem gerekiyordu.
Yanından koşarak uzaklaştım. Müdür beni ders saatinde orada görünce biraz azarlamıştı ama kızarmış suratım onu endişelendirmiş olacakki ailemi aramıştı. Çantamı nöbetçinin getirip getiremeyeceğini sorduğumda sorun olmadığını söylemişti.
Nöbetçi çantamı getirdiğinde çoktan tenefüs olmuştu. Koşarak okuldan ayrıldım. Arabaya bindiğimde rahatlamıştım. Anlaşılan bugün biraz zor geçecekti.
Biliyorum anonim işi kısa sürdü ama uzamasını istemedim. Üşendiğimden değil yani yanlış anlamayın. BU ARADA BUGÜN 3 BÖLÜM DAHA YAZDIM YANİ BUNDAN SONRA ONLARI DA ATACAĞIM HEMEN. Neyse öyle işte. Yorum yazmayı ve vote vermeyi unutmayın (っ˘з(˘⌣˘ )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
First Person
FanfictionIamthelove: Merhaba. (00.00) Iamthelove: Bugün senin doğum günün. (00.00) Iamthelove: Doğum günün kutlu olsun. (00.00 Iamthelove: Ve seni seviyorum.(00.03) Görüldü. *Hesapta durmasının tek sebebi verdiğim emektir.*