° 5 °

69 11 8
                                    

Birkaç haftanın ardından Felix, genç yabancının her gün sahile geldiğini anladı. Neredeyse her gün gelip, hep aynı banka oturuyor ve dalıp gidiyordu. Genç artık daha sık bakıyordu Felix'e. Tesadüfen karşılaşmıştı onunla. Ama tesadüf olamayacak kadar tanıdık bir yüzü vardı Felix'e göre. Felix Fazla düşünüyordu onu. Başka yerlere de gitti çizmek için. Ama sıklıkla sahile o genci görme umuduyla giderdi. Ve hep görürdü de.

Belki de kafasını dinlemeye geliyordu. Veya başka bir şeyi vardı. Bilmiyordu, fakat onu her gün tek başına otururken görünce günden güne kötü hissetmeye başlamıştı Felix. Genç, Felix'e baktığında çok üzgün bakıyordu ama asla mimikleri değişmiyordu. Hiç arkadaşı yok mu?, neden her gün geliyor? Ve bunun gibi daha bir sürü soru beynini kemiriyor, onun için endişeleniyordu. Nesi vardı öğrenmek istiyordu, ona yardımcı olmak ve iyi hissettirmek istiyordu. Birine çok benzetiyordu ama çıkaramıyordu. Aklına gelen anılar çok bulanıktı. Ama onu bir zamanlar tanıdığına emin olacak kadar düşünmüştü Felix. Öyle olmasa bile komuşmak istiyordu gençle.

Artık kafasına takmıştı. Onunla bu kez konuşacaktı. Yoksa düşünmekten çıldıracaktı.

_______________________

Felix hızla evden çıktı. Bu sefer yanında ne çantası ne de bisikleti vardı. Koşarak sahile gidiyordu. Artık bir son verecekti beynindeki karmaşıklığa. Ve bu sefer ne çizmek için ne bakmak içindi. Yanına gidecekti gencin, konuşacaktı onunla uzun uzun. Nesi vardı her gün derin derin düşünecek. Kim üzmüştü ne üzmüştü öğrenmek istiyordu. Anlık bir karardı pişman olmaktan korkuyordu ama neden bu kadar tanıdık bir yüzü olduğunu merak ediyordu.

Felix sahile ulaştığında nefes nefese aynı yere baktı.

Yine oradaydı. Her zaman ki gibi orada tek başına oturuyordu. Bu kez kulaklıklarını takmıyordu. Bir yeri izlemiyordu. Bir yere dalmamıştı. Veya derin derin düşünmüyordu.

Ağlıyordu.

Genç yabancı yüzünü elleriyle kapatmış hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Felix'in gördüğü şeyle kalbi sıkıştı. Bir o kadar da şaşırmıştı görsüğü şeye karşı. Aklındaki binlerce tanışma konuşması birden yok oluvermiş onun yerini şaşkınlık ve kafa karışıklığı almıştı. Genci ne ara bu kadar düşünür oldu onu bile bilmiyordu. Ama kalbi paramparça olmuştu onu böyle görünce.

Nefesini düzenlemeye çalışarak ona doğru yürüdü. Bir an duraksadı fakat banka yaklaşarak genç yabancının yanına oturdu. Ne yapacağını bilmez halde oturuyordu. Öylece donup kalmıştı. Felix, Yapabildiğini düşündüğü en iyi şeyi yapıp gence sarıldı.

Bir süre boyunca öyle kalmışlardı ama genç hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu. Felix dayanamayıp " Ne oldu sana böyle? Neden ağlıyorsun?" diyerek gence baktı. "Lütfen söyle bana. İyi misin? Yardımcı olmak isterim." içine dönük kendi dünyasında yaşayan Felix gitmişti. Birkaç anlığına da olsa gitmiş ve cesaretini toplayıp gençle tanışmaya gelmişti. Ama onu böyle ağlarken görmek hissettiğinden de kötü hissettirmişti kendisini.

Felix genç ile konuşmaya çalıştı bir süre. O ise ağlamaya devam ediyor, sesini dahi çıkarmıyordu.

Genç, yaş dolu gözleriyle başını Felix'e çevirdi. Gözlerinin içine bakıyor fakat ağlamaya devam ediyordu. Başını Felix'e çevirince daha çok ağlamaya başlamştı.

"B-ben nerede yanlış yaptım Felix?" Felix, gence adını nereden bildiğini soracaktı ki, genç "Beni hatırlamıyorsun bile, öyle değil mi?" diyerek ağlamaya devam etti.

Çok kötü ağlıyordu, Felix ne olduğunu çözmeye çalışırken içi burkuluyordu gencin ağlamaya devam etmesine.

"pardon anlayamadım seni. Beni nereden tanıyorsun? Ve yanlış bir şey yapmadığına eminim lütfen ağlama böyle. Ben de kötü oluyorum, lütfen" dedi Felix. Genci nasıl sakinleştirebileceğini düşünmeye çalışıyordu hâlâ. Genç yabancıya daha sıkı sarıldı, en azından yalnız hissetmesin diye. Genç, nerede yanlış yaptım dediğinde ne demek istediğini anlayamamıştı.

"Ciddi misin sen? Beni gerçekten hatırlamıyor musun? Chris hyungunu hatırlamıyor musun Lixie?" Felix şaşkın şaşkın karşısındaki gence bakıyordu. "Yapma böyle Felix. Şu an beni hatırlamaman kalbimi eskisinden daha çok kırıyor biliyor musun?" diyerek Felix'e döndü. Burukça bakıyordu ona. Genç, ellerini Felix'in elleriyle birleştirdi. "ben seni unutmadım. Sensiz kaldığım tüm o günlere, yıllara, çektiğim o acı dolu yalnızlığa rağmen seni hiç unutmadım ben. Senin için b-bu kadar değersiz miyim Felix? Hiç mi aklına gelmedim?" gencin ağzından çıkan bu sözlerle göz yaşları daha da artıyordu. Başını eğerken ağlamaya devam etti. Gözleri kan çanağı gibi olmuştu ve burnunu çekiyordu.

Felix tam da bu andan itibaren ne yapacağını gerçekten bilemedi. Çünkü gencin dedikleri aklında bazı şeyleri canlandırmış gibiydi. Ama bir türlü tam olarak hatırlayamıyordu. Sanki yok olmuştu tüm geçmiş anıları. Zorladı kendini. Hemde çok zorladı, hatırlamak için. Ama bir işe yaramıyordu.

"hayır hayır değerlisin tabi ki. Sadece hatırlayamıyorum çok üzgünüm. Gerçekten çok zorladım hatırlamak için, olmadı. Anlat bana, lütfen. Chris hyung bana bak. Anlat, belki hatırlarım." Felix elleriyle gencin çenesinden tutarak kendi gözlerine bakacak şekilde kaldırarak  gözlerinin içine baktı. Delirmek üzereydi sanki. Hatırlamaya çalıştıkça başı ağrıyordu. Unutkan biri değildi. Hele ki hayatında bu kadar değer vermiş olduğu birini unutacak kadar. Chris'i unutması onu bile şaşırtmıştı. O. Felix için hâlâ genç yakışıklı bir yabancı olmasına rağmen..

Chris, felix'in gözlerine bakarken kalbi, onu hatırlamadığı için çok acıyordu. Ona sarılmış olan miniğine sarıldı sıkıca.

"Sakinleş ve anlat bana. Dinliyorum seni. Seni böyle görmek çok canımı acıtıyor lütfen ağlama. Ne suçum varsa telafi ederim. Hatırlamıyorum ama düzeltmeye çalışırım. Eminim hatırlayacağım. Sen bana anlat" Felix Chris'ten ayrılarak bunları söylerken Chris, sakinleşerek gözlerindeki yaşları elinin tersiyle  temizledi. Derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

"Anne ve babanı hatırlıyor musun Felix?" Chris'in bu sorusu Felix'e çok anlamsız gelmişti. Felix hangilerini diye düşünürken cevabı da uzun sürmedi.

"evet, elbette. ama bunu neden soruyorsun ve konuyla ne alakası var? Anlayamadım"

Chris Felix'e dönerek "Felix onlar senin gerçek anne baban değil biliyorsundur muhtemelen.  Bilmiyorsan da aniden söylemiş oldum bunun için üzgünüm şimdiden. Tabi biliyorsan ayrı, sorun bu değil ama sorun şu ki beni hatırlamaman. Anlamsız olan şey işte bu. Bu kadar çabuk unutmuş olmana anlam veremiyorum bir türlü." dedi. "biz çok yakındık. Birbirimize çok değer verirdik. Yalnızca birbirimize sahiptik o kocaman korkunç yerde. Benim için hala çok değerlisin Lix. Ama senin için ben artık öyle değilim sanırım..."

***

İyi okumalar asssklar.
Ve sonunda konuşturabildim askkuslarını oh be. Kimse yorum yapmayınca üzülüyormuşum he ona göre...

Chanlix diye ağlıyorum ben

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Chanlix diye ağlıyorum ben..

YABANCI- ChanLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin