Bölüm 2
"Kötü olaylar iyi sonuçlara sebep oluyorsa yaptıklarımızdan nasıl pişman olabilirdik?"Özgür Ruhlar ilk kez Izmir'e geldiklerinde amcam götürmüştü beni buluşma alanına.O zamanlar 11 yaşındaydım.Diyar'ın babannesi gelmişti ve bu anı onsuz yaşamıştım.Gerçi pek ilgisini çekmezdi motorlar, o genelde basketbol oynardı.Amcam motorlara aşık bir adamdı. Kuzenim Melih'te vardı yanımızda o 13 yaşındaydı ve geçen yıl geldiklerinde onları görmüştü.Bu yüzden heycanla bana anlatıyordu ne kadar etkilendiğini.Biz buluşma alanına gittiğimizde daha gelmemişlerdi.Yaklaşık 10 dakika sonra motor sesleri duyulurken etrafı çığlıklar sarmaya başlamıştı.Sıraları kanat şeklini alıyordu ve motorlar milim oynamıyordu hizasından.Bunun gelenekleri olduğunu öğrenmiştim sonralarda. Gelişleri herkesi etkilemişti.Tabi en çokta ben hayran kalmıştım onlara.Hızla alana girdiklerinde sırayı bozmadan durmuşlardı.30larının sonunda olan adam ön sıradaydı ve gizemli bir havası vardı.Motordan inerken kasklarını aynı anda çıkarıp adımları senkronize olarak atılırken şaşkınlıkla izliyordum.Ön sıradaki adamın grubun başında olduğunu amcam fısıldamıştı kulağıma "2 yıl önce geçti başa, şimdiye kadar ki en hızlı adam diyorlar ve grubu yeniden birleştirdiği söyleniyor." hızlı kelimesini söylerken hafif bir alay vardı ses tonunda.Amcama çevirdiğim bakışlarım tekrar yanımdan geçen adama takılırken başını çevirdi ve bana baktı.Bir gün bu gruba gireceğimi o an anlamıştım, ne olursa olsun bir gün beni görmek için gelecekti insanlar.
Tamam henüz gruba giremesem de motor kullanmayı 14 yaşımda öğrenmiştim.Deli gibi çalışmıştım.Her an hızın içinde olmayı istemiştim ve bakkalda yarı zamanlı çalışarak kendi paramla 2. el külüstür motorsikletimi almıştım.Babamın gururlu bakışlarını hiç unutmazdım.
Şuanda 20 yaşındaydım ve her yıl gittiğim Motor Kardeşliği festivalinde görmeyi aylardır beklediğim adam karşımdaydı!
Ve bıçaklanmak üzeriydi? Lanet olsun ne yapacaktım şimdi ben? Kaçmak?
idolümü ölüme terketme ihtimalim bile yoktu o yüzden bu seçeneği saliseler içirisinde elemiştim.Ama bir sorun vardı.
Saliseler yetmemişti.Daha hızlı olmam gerektiğini bağrışmalar kesildiğinde anlamıştım.
Baş Melek -ki lakabını duyduktan sonra daha fazla hayran kalmıştım bu adama- sarsılarak yere düşerken onunla birlikte yere düşmemek için çok zorlandım.
Özgür Ruhlara ait bildiğim binlerce şey arasında, onların aile gibi oldukları da vardı ama kolunda grubun dövmesi olan adam neden motoruna atladığı gibi kaçmıştı? Salak düşüncelerime son vermeye çalıştım.Adamı zaten bıçaklayan oydu ve ben kaçmasına mı şaşırıyordum yani!
Dizlerim titreyerek idölümün yanına koştum.Etrafta kimse yoktu oysa sahil genelde kalabalık olurdu.
Baş Meleğimin yanına geldiğimde dizlerimin üstüne düştüm.Yıllardır nereye gitse takip ettiğim insan şuan yerde kanlar içinde yatıyordu.
"Hey! Iyimisiniz?" diye sordum saf saf.
Ne cevap vermesini bekliyordum?
Tabiki iyiyim şimdi kalkıp kolbastı bile oynarım demesini mi! "Ambulansı arayacağım dayanın." diye acele ile ekledim.
"H-hayır hiçbir yeri aramayacaksın" zorlukla konuşuyordu ve anlayabildiğim buydu."Kanamanız çok fazla hastahaneye gitmeliyiz!" diye yalvardım.Gözlerimin önünde rengi gitgide soluyordu.
Acılı bir sesle konuşmaya çalıştı "T-telefonumu verirmisin?" fısıltıyla söyleyebilmişti kelimeleri.Bu yaşıma kadar gözümde yenilmez ve sarsılmaz olan adam konuşamıyordu! Hemen ceketinin ceplerine baktım ve uzun uğraşlardan sonra bulmuştum.Ellerim titreyerek telefonu cepten çıkardım ve adamın gözlerinin önüne getirdim.Zor ve kısa konuşuyordu."Merih'i ara" dedi.
Hızlı hareketlerle telefonu kendime çevirdim ve tuşa bastım.
Açılmıyordu! Adama baktığımda kendinden geçmek üzere olduğunu görmüştüm "Şarjı bitmiş olmalı açılmıyor.Biraz daha dayanın.Lütfen!"dedim tek nefeste.Ne dediğimi ben bile zor anlamıştım."Cebimdeki kağıda bak!" cümlesini bitirmesiyle başının sağa düşmesi bir oldu.Artık ağlamaya başlamıştım ambulansı arayamıyordum çünkü istemiyordu ve benimde şarjım bitmişti.Şansızlığın dibine vurdum şuan.
Hemen pantolonunun cebinden bulduğum kağıdı açarak okudum.Kağıtta Izmir'in tenha bölgelerinden bir yerin adresi yazıyordu.Burayı biliyordum ve onu tabiki götürecektim ama adamı yerinden nasıl kaldıracaktım? Halterle ciddi ciddi uğraşmaya başlamalıydım sanırım.Başımı sola çevirerek motora baktım.Anahtarı üzerindeydi!
Hemen ayağa kalkarak motora koştum.
O motora binmeni heycanını yaşayamadan hızlı hareketlerle ileri atıldım ve birkaç metre gittikten sonra durdum.Tüm vücudum titriyordu ama olabildiğince hızlı hareket etmeye çalışıyordum.Tekrardan yerde yatan adamın yanına döndüğümde koltuk altlarından tutarak zorlukla kaldırmaya çalıştım ki gerçekten zordu!
Sonunda bunu başardığımda vücudunu yavaşça yanlamasına motora koymaya çalıştım.Sanırım sadece çalıştım çünkü belli belirsiz acıyla inlemişti.Tekrar motora bindiğim de aceleyle anahtarı çevirdim ve bu muhteşem, eşi benzeri olmayan tanımlamak için kelimelerimin yetmediği motor kükreyerek çalışmaya başladı.Yolda oraya gidince neyle karşılacağımı düşünsemde bu o an umrumda olmamıştı.Arada acıyla inleyen adamı kontrol ederken yaklaşık 20 dakika sonra ıssız bir mekana gelmiştim önümde büyük bir garaj vardı ve motor sesleri geliyordu.Kalbim son hız atmaya başlamıştı.Ani bir frenle hayatımda ilk defa motoru acemice durmayı başarıp motordan indiğimde garajın önünde duran kalabalık insan grubunu farkettim.Herkes frenin sesi ile bana dönmüştü ve sessizlik oluşmuştu.Kimse yerinden kıpırdamayınca
"NE BEKLIYORSUNUZ! Ölmesini istiyorsanız bugün geç kaldınız!" dedim sinirle.O adamı hala aklımdan çıkaramıyordum bu yüzden kalabalık insan grubu bana hiçte güven vermiyordu.Baş Meleğimi ölüdürmek isteyen piç, bu insanların arasından çıkmıştı sonuçta! Özgür Ruhlar'ın mekanına geldiğimi sembolleri ile dolu olan çevreden anlayabiliyordum.Sonunda aralarından birinin hareketlendiğini gördüm ve kafamı o yöne çevirdim.Koşarak bize doğru gelen
uzun boylu kumral bir çocuk "Abi!" diye bağırırken duraklamıştım biran.Nasıl acılıydı o ses? Kalbime büyük bir ağırlık çökerken daha fazla adranaline dayanamayan vücudumun tepkisini görmeye başlayarak başımın döndüğünü hissettim.Çocuk benim sendelediğimi gördüğü halde umursamadan abisine dönerek onu uyandırmaya çalıştı.Kafamı yere eğip bir kaç saniye kendime gelmeye çalışırken önüme düşen gölge ile bakışlarımı yukarı kaldırarak kim olduğuna baktım.O çocuktu ve gözleri, bana kuzeyden gelen soğuk hava dalgaları gibi hissettirmişti.Gri ve yeşil karışımı gözleri vardı.Çakırdı,böyle insanı içine çeken renklerden.Şuanda bir ad koyamasamda bilincimi kaybederken içimde bir yerlerde o gözlerin benim hayatımı değiştireceğini hep biliyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/38492396-288-k295341.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hız Tutkusu
Chick-LitGaza yüklenerek hızımı arttırırken kahkaha attım.Rüzgar kaskımdan çıkan saçlarımı uçuşturuyordu ve bu kendimi özgür hissetmeme neden oluyordu. Tekrar gülünce "Kızım yavaşlasana! Ölmek istemiyorum" diyen korkmuş ama etkileyici sesi duydum.Belimdeki e...