Hayallere Merhaba

3.1K 117 12
                                    

Bileğimde Özgür Ruhlar'ın sembolü olan kanatlı motor dövmesi vardı.Hayallerimdeki kırmızı motorumun üzerinde son hız gidiyordum. Kaskımdan çıkan saçlar etrafımda dalgalanıyordu gaza biraz daha yüklenince kahkaha atarak sağa dönmek için motoru eğdim ve korna sesiyle kafamı ileriye diktim.Son gördüğüm şey ise kamyonla aramdaki santimlerdi.

Sıçrayarak uyanırken sürekli gördüğüm bu rüyaya sinirim bozulmaya başlamıştı.Tam mutlu oldum derken o kamyon yıkıyordu bütün hayallerimi. Sonunda ölecek bile olsam o motor da hız yapmak benim hayatımın en değerli anlarından ikincisiydi.Birincisi mi? Tabiki Diyar'ın yanımda olduğu anlar.En yakın arkadaş platoniğim, gamzeli arkadaş sevdiceğim.Bunu kendime itiraf edeli yaklaşık 6 yıl oluyordu, liseye başladığım o yaz.Diyar'ın ilk hoşlandığı kızı bana anlattığı akşam hayatımın farkedişiydi.O kızdan ayrıldığını duyduktan sonra 47 dakika dans edip kendime hediye olarak bir kavanoz nutellayı hediye etmiştim.Şimdi ise 9 Eylül Üniversitesi Pdr okuyorduk.Benim puanım Psikolojiye yetmeyince Diyarda benimle birlikte Pdr okuyordu.
Saatin 9:45 olduğunu farketmem zaman alsada yataktan kalkıp banyoya ışınlanmam pekte sorun olmamıştı benim için.Hemen duşumu alıp saçımı ördüm ve kuruttum.Evet bu benim gizli sırrım.Açtıktan sonra saçlarım çok güzel duruyor.Tam kahvaltı için odadan çıkacaktım ki kapının sesini duydum.Diyar gelmişti! Birkaç saniye bekleyip derin bir nefes aldım ve odadan çıkarak mutfağa yöneldim Diyar elinde ki poşetleri masaya koyuyordu.
"Günaydın" dedim sırıtarak ve ı ları uzatarak.Bunu yapmadığımda moralimin bozuk olduğunu düşünüyordu."Günaydın Alin, annen bize gidiyordu kapıyı o açtı.Hadi gel kahvaltı yapalım"dedi oda gülerek.Birkaç saniye gülüşüne takılı kaldıktan sonra masaya oturabildim.Poşetleri açtıktan sonra acılı ekmeğe elimi uzatmıştım ki yok oldu birden.
Diyar!
Kafamı çevirip ona baktığımda hiç utanmadan ekmeğimi yemeye başlamıştı bile."Gülme bari ya hem suçlu hem güçlü bravo Diyar tamam mı? aç bırak beni,ben burda eriyip giderim.Kurtulursun sende benden Zat-" konuşmaya devam edeken ağzıma tıkıştırılan ekmekle susmak zorunda kaldım.Sinirli bakışlarım karşısında rahat rahat "Ellerimle besliyorum seni daha ne istiyorsun kızım?" bozulmuş bir sesle söylemişti.
Yanağından öptüm ve gülümsedim birşey söylemek istemedim çünkü beni elleriyle beslediği anlara dalmıştım hep yapsaydı ya bunu? Hep yanımda olsaydı?
Biliyorum imkansızdı ama sevseydi beni?
"Heyy, çok mu duygulandın sen?" dedi sırıtarak.
Onun hakkında böyle düşünürken o bana arkadaş olarak yaklaşıyordu ve ben kendimden utanıyordum ne yapacağımı bilmiyordum artık.
"Artık gidelim geç kalıyoruz Diyar"dedim benden beklenmeyecek kadar sert bir sesle,hızla masadan kalkarak odaya yöneldim.
"Tamam da ne oldu birden Alin?" dedi kolumdan çekerek "Hiçbir şey, ne olabilir ki?"diyip beni durdurmasına izin vermeden kapımı açıp odaya girdim.
Kaçmıştım, çünkü karşısında dursam sessiz kalamayacaktım.Onu sevdiğimi söylemek istemiştim! Ilk defa cesaretin minik bir parçası kalbimde yanmıştı.
Düşünmeyi bırakıp hazırlanmaya başladım.Siyah yüksek bel pantolon ve yarım gri tişört giyip göbeğimdeki piercingimi gözler önüne serdim.Bu sefer çapa olanı takmıştım çünkü Diyar'ın hediyesiydi.
Kalktığımda ördüğüm saçlarımı açarak belime dökülmesini sağladım.Saçlarımı seviyordu kumral ve gürdü belimden aşağılara geliyordu.Zayıf bir kızdım ama yiyip yiyip kilo almıyorum kızlarından değildim. Yıllardır yüzüyordum ve dikkat ediyordum.Açıkçası ortaokuldaki 70 kiloluk hallerime dönmek istemezdim. Belkide Diyar'ı burdan kaybetmiştim ben? Çocuk cool cool gezerken ben duba gibiydim.Bende aşık olmazdım o zaman ki hallerime.En azından gözlerden kurtarıyordum büyük mavi gözlerim vardı ve insanlar etkilendiğini söylerdi.
"Saat 10:45 oldu Alin! Hala hazır değilmisin?"diyen etkileyici sesi duyduğumda yerimden sıçradım "Geldim." diye bağırdım ve koltukta duran çantamı alıp sürdüğüm kırmızı ruju içine attım.
Derin bir nefes alarak kapıyı açıp dışarı çıktım Diyar'ın kaslı omzuna çarparak durabildim tabi.Hızlı hareket ettiğim zaman bir türlü durmayı beceremiyordum.
"Hazırım! Hadi gidelim Diyar" dedim ve kolundan tuttuğum gibi onu çekmeye çalıştım.Başarılı oldum mu? Tabiki hayır! O cüsseye bir adım attırabilsem şuan halter sporu ile uğraşıyor olurdum."Hey bekle biraz.Iyi misin? Sert çarptın başını omzuma" derken endişeli ela gözleri alnımda dolaşıyordu.Bana bu kadar yakınken ve kokusunu alabiliyorken tutmayın beni.Bayılacağım şimdi.Hem belki bayılsam suni tenefüs yapardı? Saçmaladığımın farkına geçte olsa vararak kahkaha attım ve
"Iyiyim ben Diyar hem biliyorsun alıştım artık"dedim.Hafif gülümser gibi oldu ve yanağındaki öldüğüm gamzeleri belirdi.Bir kaç adım uzaklaşarak kendime kalp atışlarımın yavaşlaması için zaman verdim evden çıkıp arabasına yürümeye başladık bir yandan da ona rüyamı anlatıp anlatmamayı düşünüyordum anlatsam kesin tartışacaktık bu yüzden susmayı tercih ettim.
Arabaya bindiğimizde kemerlerimizi takıp yola koyulduk zaten ders başlamıştı bile bu yüzden Diyar'ın o sıkıcı yavaşlığına birşey söylemedim.
Sonunda kampüsten içeri girdik ve sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim.Diyar arabayı park ettikten sonra hızla bana dönerek "Sakın ağzını açma Alin, erken hazırlansan böyle geç kalmazdık" dedi aceleyle.Onun bu paniğine güldüm ve "Aslında birşey söylemeyecektim ben ya? 15 dakikalık yolu 37 dakikada gelmen hiç konuşulacak bir konu değil." dedim gülmeye devam ederek bu halimin onu gıcık ettiğini biliyordum ama çok yavaş araba kullanıyordu ya!
Artık hızlı olup dersin sonlarına yetişmemiz gerekiyordu.
Çarşamba günleri dersler o kadar yoğundu ki nefes almaya fırsat bulamadan gün geçiyordu.Son derse girerken Diyar babasının çağırdığını ve gitmesi gerektiğini söyledi beni bırakmak istesede gerek olmadığını söyledim kendim gidebilirdim sonuçta.Dersten çıktıktan sonra "Emin misin Alin? Seni bıraktıktan sonra geçerim dükkana?" dedi Diyar.Babasıyla arası zaten kötüyken benim yüzümden daha da kötüleşmesini istemiyordum."Kendim gidebilecek kadar Izmiri biliyorum Diyar hem senin o uyuz sürüşünden bir günde olsa kurtulurum fena mı?" dedim alayla babasından konuşmak istemediğini biliyordum bu yüzden konuşmayı bitirmek istiyordum.Biraz yalnız kalıp düşünsem fena olmazdı.Kırılmış bir şekilde bana bakan Diyar'ı arkamda bırakarak gülen yüzümü ifadesiz bir hale getirdim.
Özgür Ruhlar'ın Izmir'e gelmesine çok az kalmıştı ve Melihten motoru kaçıramazsam ne yaparım bilmiyordum.Kendimi göstermem gerekiyordu,bunu başaramazsam onları görsemde yeterdi bana.
Yürüyerek sahile geldiğimde saat 7 olmuştu.Vicdansız kadın 4 saat blok ders yapmıştı.Düşüncelere dalmışken
duyduğum bağrışma sesleriyle irkildim ve bakışlarımı ileriye diktim.Göremedim tabii miyoptum ben ya!
Adımlarımı hızlandırıp seslerin giderek yükselmeye başladığı yere yöneldim.Yaklaştıkça motorun parlayan renklerini görmeye başladım.Motoru gördükten sonraki şaşkınlığımı ayağım birbirine dolanarak gösterdi bana.
Gözlerimi bu muhteşem ötesi canavardan ayırmak istemezken bağrışmalar artınca ilgimi o yöne çevirdim.Gözlerimin şokla açılmasına sebep olan birçok şey vardı.Ceketinin Özgür Ruhlar üyesi olduğunu belli eden 40lı yaşlardaki adam, ve onun üzerine doğru bıçakla gelen ikinci adam.Hızla bıçağı yaşlı adamın üzerine doğru savururken kolunda gördüğüm kanatlı motor dövmesimiydi?
Gördüklerime rağmen iyiki oraya gitmişim diyeceğimi nerden bilecektim?

Hız TutkusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin