Bölüm: 1 Rüya

45 4 1
                                    



İyi okumalar. Beğeneneceğinizi umut ediyorum. Okumaya başladığınız tarihi buraya bırakın. ☄️✨

Rüya

                                     Rüya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



      Delice bir rüzgar esiyor. Omuzlarıma gelen beyaz saçlarım görüş alanımı kapatıyor hatta ağzıma giren saçlarım ve eşsiz hava basıncıyla nefes dahi alamıyorum. Dizlerim daha fazla güçlü kalamayıp yere yığılmama sebep oluyor. Neler oluyor? Sanki görünmez bir akıntıya kapılmış gibiyim.

    Etrafıma bakıyorum. Ağaçlar birer birer koparak görünmez akıntıya kapılıyor. Gökyüzü mavi değil kan kırmızısı olmuş! Ayağımın altındaki yer ruhu çekilirmişçesine ağaçlara kapılıyor ve yavaş yavaş yok oluyor. Geriye doğru ellerimi dayıyorum ve nefes almaya çalışıyorum.

    Sonra bir şey oluyor yemyeşil çimenlerin yerine kırmızı lavlar birikiyor. Ellerim hissettiği sıcaklıkla yanarken ağzımdan fitürsüz bir çığlık kopuyor! Ulan elimi de geçtim, popom da yanıyor. Yani kıymetlimiz! Hemen buradan kaçmam gerek diye bir çıkar yolu ararken omuzumda bir elin varlığını hissediyorum.

   Ve bir ses, " Yanlış yaptın beyaz lissin. Sen buraya ait değilsin. Yanlış yaptın beyaz lissin sen buraya ait değilsin..." ses gittikçe kalınlaşıyor sanırım bir erkek sesi. Sanki... sanki nefret ettiği biriyle konuşur gibi. Arkama dönüp bakmaya korkarken omuzumu daha çok sıkıyor. " Sen buraya ait değilsin!" Adamın haykırışıyla bir gürültü kopuyor. Yıldırım düşüyor tam görüş açıma. 

  Nereden bulduğumu bilmediğim bir cesaretle arkama dönüp bakıyorum. Ama kimse yok! Nerede bu adam? Yüzüme elime bir şeyler damlıyor.  Heryere damlıyor. Ka-kan? Sağanak yağar gibi gökyüzünden kan damlıyor sanki ama kokusu kan olmadığını bağırıyor. Üzerimde ki pijamalarım kırmızı damlaların eseriyle ıpıslak oluveriyor.

   Gökyüzü kırmızı-Mora bürünmüş! Sanki kıyamet günü gibi. Neyseki yağmurun başlamasıyla yerin sıcaklığı eski haline döndü derken bu sefer de eşsiz akıntı tekrar başlıyor. Yahu ne oluyor bu memlekete? Ve niye etrafta kimse yok.  Aklımda olan türlü soruları düşünmek yerine canımı düşünüp var gücümle ayağa kalkıyorum. Belki sığanacak bir yer bulurum.

   Ve başarıp ayağa kalktım. Tabii buna ayakta durmak denebilirse! Bir iki adım atıp sağanak yağmurdan ve kanı anımsatan kızıllıktan etrafıma bakınıyorum derken arkamdan gelen kükreme ile Allah ne verdiyse arada tökezleyerek koşmaya-hızlı yürümeye çalışmaya- başlıyorum. Arkamdan duyduğum yaklaşan kükreme sesine dönmüşken amansız bir şeye takılıyorum. Ve kaçınılmaz son. Yine yerdeyim.

   Yerde yuvarlanıyorum. Sert bir yere sırtım çarparak bir çukura düşüyorum. Başıma gelmeyen bir şey kaldı mı! Elimi zorla başımın sızlayan yerine getiriyorum ve bu sefer kan kokan kızıllığa bakarak mide bulantısıyla gözlerimi kapatıyorum. Beni kan tutardı. Gözlerim gibi yavaşça kapanan bilincimle beraber kulaklarımda yine o ses yankılanıyor " Sen buraya ait değilsin" ve sonrası büyük bir karanlık...

DÜNYADAN UZAKTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin