Kuğu, babasının ölümünden sonra kimsesiz kalır. Babasının mirası olan Astronotluk yolunda bir ekiple beraber gezegen keşfi için Uzay yolculuğuna çıkar. Ancak yolculuk onlar için büyük bir felakete dönüşür.
Kuğu geçmişiyle yüzleşmek ve geleceğini s...
İyi okumalar belki beğenirsiniz🥲 Bölüm şarkısı: Karsu- Siyah
Uzay Boşluğu
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dünya saatine göre yaklaşık 6 saattir Uzay boşluğunda ve çok kıymetli uzay mekiğinde şimdilik! her şey yolunda olarak oturuyorduk.
Uzay mekiği gerçekten de oldukça kapsamlı ve özeldi. Her birimize özel odalar olsada ortak alanda uzay boşluğunda sürüklenişimizi izliyorduk. Sıkılmıştım. Çıkıp bir hava alayım diyebileceğim bir yer de yoktu maalesef ama bu eşsiz manzaraya değerdi.
Ekip içinde olan onlara göre komik bana göre sıkıcı konuları dinlemeyi bir kenara itip zengin kalkışı yaptım.
Bir anda bana dönen gözleri umursamayıp yavaşça camın kenarına gidip yere çömeldim. Evet ruhum fakirdi benim. Evrenin ne kadar eşsiz olduğunu düşünürken yakınımda ayak sesleri duyarak kimin geldiğine odaklandım.
Selim? Ah bu çocuk gerçekten çok laubaliydi ve ben gereksiz olan her şeyden nefret ederdim. Benim gibi yere çömeldi- benim aksime gayet insanca oturarak- derin bir nefes aldı ve kafasını bana çevirip "Selam kuğu"dedi.
Onun aksine ben kafamı bile ona çevirmemiştim. Yine de aşırı hanımefendi olduğumdan-ki zina yalan- ona cevap verdim. " Selam Selim, selam da hayırdır?" İşte benim hanımefendiliğim de bu kadardı.
Ona böyle sert cevap vermemi beklemiyor olacak ki " Asker arkadaşımıyız biz kuğu?" dedi. Eee hazır cevap ben " Evet" diye yapıştırdım cevabı. Hayır yani hiç dalga geçilecek birisi de değildim.
Yine de bu söylediğim ona çok komik gelmiş olacak ki kahkaha attı. Ortada bu kadar gülünecek ne vardı. Elimin tersiyle ağzına yapıştırasım geliyordu. Tut kendini, tut kendini. Huh tamam sakinim.
Bir süre sonra gereksiz kahkahası bitince, tamamen bana doğru döndü. Baştan aşağı süzdü birde o yeşil gözleri ile. Ay yok ben sakin falan olamıyordum! Tam ona gözlerimi oyacağımı söyleyecektim ki bana " Söylesene bu kadar nadir bir güzelliği taşımak nasıl hissettiyor?" Diye yavşakça bir soru sorunca artık kendimi tutamayıp " Onun yerine biraz daha yanımda oturup salak salak beni süzmeye devam edersen sana yapacaklarımı söylememe ne dersin!" dedim.