Bölüm -1-

676 89 36
                                    

Odanın sessizliği içimde dolup taşarken, yataktan çıkma isteğim git gide daha uzak bir hale geliyordu. Babamı kaybedeli 1,5 yıl olmuştu. Bu acıyı nasıl sırtımda taşıyacağımı bilemezken, bir çıkmazda sürüklendiğimi fark etmem çok uzun sürmüştü. Bir trafik kazasının babamı bizden ayırması o kadar içler acısıydı ki. O koltukta bende vardım. Neden benim canımı almamıştı ki Azrail? Ben dururken, babamın bizleri tek başımıza bırakıp, bu dünyada yalnız kalmamıza neden olması içimi günden güne yememe neden olmuştu. –hala devam ediyordum.- Annem benden daha güçlüydü bunu kabul ediyordum. Benden daha çabuk toparlanmış, hayatının geri kalanını bize adamıştı. Bu gerçek canımı ne kadar acıtsa da hayat bir şekilde devam ediyordu. 3 yaşındaki kız kardeşim Beril ve annem için toparlanacaktım. Bunu yapabilirdim. Her ne kadar depresyonda olduğum söylense de her şeyden haberim vardı. Gerçekleri bir hiçe sayıp, denize atmayı dilerdim. Ama durum ne yazık ki böyle değildi. Düşüncelerimi bi kenara bırakıp, titreyen telefonumu elime aldım. Mesaj atan Eylül'den başkası değildi. Benim canım arkadaşım,tek dostum.. İyileşmem için o kadar çaba sarf ediyordu ki. Bunu ömrüm boyunca hatırlayacak ve onunla olan bağımı asla koparmayacaktım. 1,5 yıl kolay geçmemişti. Lise son sınıfı bitirmiş ama üniversiteye gitmemiştim. Eylül, Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesini kazanmıştı ve o mutluluğunda yanında olamamıştım. Ama artık bunları telafi etmenin zamanı gelmemiş miydi?

" O poponu yataktan kaldırmak için yanı başına uçarak geldiğimi biliyorsundur sanırım? Bil bakalım yanımda ne getiriyorum? "

Her zaman ki Eylül. Benim Eylül'üm.

Ellerimi zorla kıpırdatarak bir iki cümle bir şey yazdım.

"Naneli sakız ve gazoz!"

Vazgeçilmezlerim arasında üst sıraya yerleşen bu iki şey hayatımın bir parçasıydı. Oldum olası aşıktım bunlara.

Kapının hızla açılmasıyla yerimden sıçramam bir oldu. Depresyondan ölünüyorsa, sanırım ondan önce kalp krizi geçirerek hayata koca bi "BAY BAY CANIM." Diyerek veda edecektim.

"Yemin ediyorum, beni deli ediyorsun Eylül." Diye laf attım ama sanırım bu lafı duvarlara söylediğim apaçık ortadaydı. Umursamaz tavrıyla çarşafı üzerimden hızla aşağıya çekti.

"Gerçekten uğraşacak halim yok."

Sesimi artık ben bile tanıyamıyordum. Eski Derin yoktu artık, güçlü, esprili ve inek olmayacak kadar az zeki olan Derin puf olup uçmuştu.

" Kalk çabuk! Bize gidiyoruz. Annenden bu izni 1 yıl önce aldığımı hatırlıyorum. Sanırım hala geçerliliğini koruyordur? "

Soru soran siyah gözleri benimkiyle buluştu. İyileşmeliydim. Artık bir yerlerden başlamalıydım. Eylül'ün ağzını bir karış açık bırakacak halde;

"Koruyordur tabii ki. Ancak giyinmeme izin verirsen daha çabuk size gidebiliriz. Bu arada naneli sakızımı ve gazozumu göremiyorum?"

Dedim. Kendime ben bile şaşırmıştım. Sesim her ne kadar gür çıkmasa da bu sözler ağzımdan bir şekilde fırlayıp, Eylül'e ulaşmıştı.

Hayallerimdeki HayaletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin