Bölüm 1 - Case

67 4 0
                                    

Adım Case, bana ne olacağını bilmiyorum ama daha yeni anladım hayatla bağını koparmak için tek şartın ölmek olmadığını çünkü kendimizden daha çok sevdiğimiz birini kaybetmek ölmekle eşdeğer benim için. Annem öleli 2 ay kadar oldu. Ancak bir dakika önce olmuş gibi yaşıyorum acısını. Onun ölümünden sonra sadece o değil bende öldüm.

Babam bildiğim Mike, bana o bakmıştı. Annem öldükten sonra. Zaten sonra terk edip gitti beni yalnız başıma bıraktı. Onun babam olduğuna inanamıyorum. Böylesine vicdansız birinin her zaman burnumun ucunda yanı başımda oluşuna. Beni bu kadar yıkılmış olduğum dönemde beni teselli edeceğine, yalnız bırakması...

Şimdiyse teyzemleyim. Beni teselli etmeye o kadar uğraşıyor ki bazen sadece onun için mutlu olmaya çalıştım ya da öyle görünmeye. Bu sabah kalktığımda mutfaktan çok güzel kokular geliyordu. Hemen mutfağa yöneldim. Teyzem beyaz saçlarını arkada toplamış. üzerine çiçek desenli bir mutfak önlüğü takmış krep yapıyordu. Ağzı, dudakları sürekli gülümsüyordu. Ama sanki gözleri ağlıyor gibiydi. Onu çok seviyordum. Ama ona bakınca bazen annem aklıma geliyordu. Çok benziyorlardı. Annem biraz daha gençti sadece. Sarıldım arkasından. Önlüğünü çözdüm ve:"Sen biraz dinlen teyzeciğim, ben yaparım." dedim. Önlüğü kendime taktım. Teyzem de diretmedi. Zaten bitirmesine çok az kalmıştı. Salonla mutfağın tam kesiştiği yerde evde ki tek yemek masasına doğru yönelip. Krepleri koydum. Teyzemi çağırdım. Televizyonda bir dizi izliyordu. Kapatmadan yemek masasına geldi. Yemeden önce teyzem dua etti. ben de ona katıldım. Yemekte bana:"Bu gün yapmak istediğin bir şey var mı?" diye sordu. Bir şey planlamamıştım ama büyük ihtimalle yine John (erkek arkadaşım) ile buluşacaktım. bende:"Arkadaşlarımla buluşurum belki " dedim.


Teyzem tamam diye mırıldandı. Telefonumu çıkarıp John'a mesaj attım.

John ben

selam aşkım <3

Slm bitanem <3

buluşalım mı bu gün?

Olur bende sıkılıyordm :)

:) peki bn şuan dışarı çıkıyorum görüşürüz.


John'un hep gittiği evlerinden bir kaç blok uzakta ki kafeye gittim. İçerisi her zaman bordo ve siyah duvar kağıdı yüzünden karanlık oluyordu. Bu yüzden akşam kapanana kadar içerideki bir lambayı açık tutuyorlardı. Dışarıdaki masalardan en temiz ve yeri en güzel olana oturdum ve John'u beklemeye başladım. John tahminimden baya gecikince onu aradım. Açmadı. Ne olduğunu pek anlamamıştım. Ama kötü bir şey mi oldu diye çok korkuyordum. Üçüncü arayışımda açtı. Sesi az önce ağlamış gibi geliyordu:" Ben gelemeyeceğim. Şu an hastanedeyim. (dedikten sonra bir süre gözlerindeki yaşları silmek için duraklayıp konuşmaya devam etti.) Amcam bıçaklanmı..." cümlesini bitirmek için çok çabaladı ama bir türlü olmadı. Ben :"Neeee! İnanamıyorum. Nasıl olur? Hangi hastane çabuk söyle geleceğim." onun acısını çok iyi anladığımı düşünüyordum. Belki de anlayamıyordum ama anneme araba çarptığını öğrendiğimde ki halimle John'un şu anki halinin pek farklı olacağını düşünmüyordum. Çaresiz, umutsuz belki benim gibi kendinin kayıp hissediyordu.


Yanında olmalıydım. Olacaktım da. John bir kaç kere hastanenin adını hatırlamaya çalışıp bir şeyler mırıldandı. Ama söylemesi gecikmedi:" Beykoz Devlet Hastanesi." duyar duymaz bir taksi çağırdım. Varana kadar John ve amcasını düşündüm. Kim bilir o amcasının yakınları ne halde idiler. Tıpkı benim annemin yakınlarının hastanede çaresizce bekleyişleri gibi. Gittim. John'un amcasının olduğu oda numarasını öğrenip hızlıca John'un yanına gittim. John yere oturmuş, dizlerini kendine çekebildiği kadar çekmiş, kollarını dizlerinin üstüne koymuş, kafasını da içeri gömmüştü. Uzaktan siyah saçları dikkat ekiyordu. yanına koştum. dokundum:" John, iyi misin?" dedim. John kafasını kaldırdı. Yeşil gözleri göz yaşlarından bulanıklaşmıştı. benim mavi gözlerime baktı. Sarıldım ona hemde sımsıkı. ayağa kalktı. O da bana sarılmaya başladı. Babası kafasını duvara koymuş çaresizce bekliyordu. Anneside babasına sarılmıştı. John'un babaannesi de oradaydı. Ağlamaktan yüzü kızarmış, sesi kısılmıştı. Her an ona da bir şey olacak korkusu vardı herkesin üzerinde. John'u biraz kenara çekip tekrar sarıldım. Ve: "Seni çok iyi anlıyorum. Nasıl hissettiğini. Sakın umudunu kaybetme amcan daha ölmedi." çok içten söylemiştim. Annemdeki acımı onun amcasında yaşamıştım resmen. Birbirimize sarılmayı bıraktığımızda gözlerimizin içine baktık. Sanki biz sustuk onlar konuştu. John bana yaklaşıp dudaklarımdan öptü. Her şeyi akışına bıraktım. Bu kez de ne kadar acı çektiğini bana sanki dudakları anlattı. Hem de hiç konuşmadan.

Sonraki bölümde ne olacak? John'un amcası yaşayacak mı? Case, John'a yardım edebilecek mi? Lütfen bu soruların cevaplarının ne olduğunu düşünüyorsanız, yorum olarak yazın.

KaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin