Dakikalardır Kayranın evinin salonunda yan yana tek kelime etmeden oturmuş Sultan Teyzenin çay yapmasını bekliyorduk. Yardım etmek için ısrar etsemde dün zaten yorulduğumu söylemiş beni Kayranın yanında bilmeden de olsa daha kötü hissetmeme neden olacak şekilde bırakmıştı. Ama doğrusu gerçekten de yorgundum.
Şey mi demiştim ; İki yılda bir içerim?
Nah içerim.
Bir daha ağzıma süreceğimi sanmıyordum. İnsanlar hep sorardı ya en utandığınız an? İşte o anı yaşamış olmak bana yetmiş daha fazla riske girmemek için bir daha içki içmeyeceğime karar vermiştim.
"Kayra! Gelip çayı alır mısın oğlum? Bende kendime kahve yapacağım" Sultan Teyzenin sesiyle Kayraya döndüğümde dakikalar sonra göz göze geldik.
Neden ela gözleri vardı ki? Gerçekten gözleri fazla güzeldi.
Gözlerimi kaçırdığımda kalktı ve mutfağa gitti. Kısa bir süre sonra yeşil çaydanlığı önümdeki masaya bıraktı ve tam kapının önünde durup omzunun üstünden bana baktı.
"Dikkat et, yanma" Gözlerimi tekrar kaçırıp kafamı bir kere salladım. Dakikalar sonra nereye gittiğini bilmediğim Kayra içeri girdi ve telefonunu masaya bırakıp bana baktı.
"Çilingir çağırdım. Kahvaltımızı yapalım öyle gidersin" Zaten mahcupken böyle davranmasıyla daha çok pişman oluyordum.
"Teşekkür ederim. Son 10 yıldır kimseye bu kadar rahatsızlık vermemiştim."
"Ve 11. Yılda da vermemeye devam ediyorsun" Göz kırpıp yaklaştı ve yanıma oturdu. Kalbimin hızlandığını hissettiğimde kaşlarımı çattım.
Hızlanma. Niye hızlanasın ki? Hayır.
Ne yapacağımı bilemeyerek utançla gözlerimi masaya çevirdim. Önümdeki fincanı elime alıp hızla dudaklarıma götürdüğümde ne yaptığımın farkına elimin içinde ve boğazımda oluşan acıyla vardım. Kayranın hareketlenmesiyle elimde ki fincanı yere bırakmam bir oldu. Acıyla yüzümü buruşturduğumda Kayra hızla elimi tuttu ve kendine yavaşça çevirdi.
"Işıl! Ne yapıyorsun?" Sanki onun canı yanmışçasına elime ve yüzüme bakarken bende gözlerimi avucuma çevirip boğazımı tuttum. Avuçlarımın içi tamamen kıpkırmızı olmuş yanıyordu. Sultan Teyze korkuyla içeri girdiğinde Kayra elime üflemeye başladı.
"Ne oluyor! İyi misiniz?" Bize yaklaştığında Kayra üflemeye devam ediyordu.
"İ-iyiyim.. sanırım. Çok sızlıyor" Kayra gözlerime kısa bir süre baktıktan sonra Sultan Teyzeye döndü.
"Anne buz ve soğuk getirir misin" Sultan Teyze hızla odadan çıktığında sanki ellerimin içinde alevler tutuyor, boğazımdan ateş geçiyor gibi hissediyordum. Gözlerimi kapatıp kafamı geriye yasladığımda Kayra konuşmaya başladı.
"Ne diye yeni ocaktan alınmış kaynar çayı eline alıyor birde yetmezmiş gibi içiyorsun?" Gözlerimi gözlerine çevirip yutkundum.
"Dün seni o kadar rahatsız ettim. Şimdi benden nefret etmen gerekirken benden daha çok canın acımış gibisin" Gözlerimi tekrar ellerime çevirip yutkundum. Yutkundukça boğazım yanıyordu.
"Dünü aklından çıkar artık. Önemi yok diyorum. Biraz alkol almışsın ve annemi göremeyince endişelenmişsin. Artık sürekli karşılaşacağız ve beni her gördüğünde böyle utanacaksan karşına çıkmak istemem."
"O zaman kendimi affettirmek için bir şey yapmam lazım. Mahcubum işte Kayra"
"O zaman kendini affettirmek için ne yapacağını düşünürken kendini yakmayacağına söz verirsen kabul edeceğim" Gülümsediğinde bende gülümseyerek karşılık verip kafamı salladım.
"Çok acıyor mu?" Dediğinde avuçlarıma baktım. Kıpkırmızı olmuşlardı.
"Sızlıyor. Birde boğazım yanıyor. Birde.." Yere baktım. "Yerler cam kırığı dolu. Keşke birden bırakmasaydım"
"Düşündüğün şeye bak" Gülmeye devam etti. Ben kıpırdanırken kolumu tutup geri çekti. "Hareket etme. Bir yerine batmasın." Göz göze geldiğimizde Sultan Teyzenin içeri girmesiyle tekrar yere çevirdim gözlerimi.
Dakikalar sonra Kayra ellerime buzları koymuş, içmem için soğuk su vermiş beni izliyordu. Sultan Teyze karşımızda oturuyordu.
"Geçti mi sızlaması kızım?" Sultan Teyzenin sesiyle gözlerimi ona çevirip kafamı salladım. Hala acıyordu ama daha fazla üzülmelerine gerek yoktu.
"Bir bardak daha su ister misin?" Kayra öne doğru eğilip elini dizine koydu. Kafamı iki yana salladım.
"İyiyim. Kahvaltınıza devam edin lütfen" Benim yüzümden kahvaltılarına dokunmamışlardı bile. En sevmediğim şey insanlara rahatsızlık vermekti Kayra ne kadar vermediğimi söylese de.
"Bu kadar beklemesi yeterli" Kayra ellerimde ki buzları aldı v emasaya koydu sonra birden ellerini ellerimin üzerine koyduğunda yutkunarak gözlerine baktım. Kısa bir süre birbirimize baktığımızda ellerini çekti.
"Serinlemiş" Gözlerini mi kaçırmıştı sanki? Yok canım. Kaçırmış mıydı ki?
"Teşekkür ederim. Serinledi" Gülümseyip önünde döndüğünde konuşmadan öylece durmaya devam ettik.
O an aklıma hala neden birden bire Sultan Teyzenin bu evden taşınıp yerine Kayranın taşındığı geldi. Hala anlatmamışlardı. Tam sormak için dudaklarımı aralayacağım sırada kapının sertçe çalınmasıyla irkildim. Sultan Teyze hızla gözlerini kapıya çevirip endişeyle Kayraya baktığında bende Kayraya baktım. Sakinleşmeye çalışıyor gibiydi. Birbirleriyle bakıştıklarında aralarında sözsüz bir konuşma geçtiğini görmüştüm. Neler oluyordu?