4.Bölüm

7 2 0
                                    

Bulutların üzerindeydik. Semum'un elini bir an olsun bırakmadım. Gerildiğimi fark etmiş olacak ki baş parmağıyla yavaşça elimi okşadı.

Onun üzerindeki kıyafetler değişmişti. Siyah bir yırtık pantolon ve siyah bir tişörtü vardı. Nasıl her haliyle çekici göründüğünü merak ettim. Saçları dağılmıştı. Gözaltları ise yorulduğunun göstergesiydi.

Herkes bize çok tuhaf bakıyordu.

Üç renkten insanlar vardı. Siyahlar, beyazlar ve kırmızılar. Farklı renkten melekler yan yana değildi. Çoğunluk kırmızılardan oluşuyordu.
Semum o ana kadar gördüğüm en sert bakışlarıyla yürümeye başladı. Ben de yanında yürüyordum. Büyük bir saraya girdik.

Görevli "Kral ve Kraliçe sizi bekliyor." dedi. Semum usulca başını sallayıp içeri yürüdü.
Kral ve kraliçe tahtta çok görkemli görünüyordu. Kraliçe çok güzel bir kadındı. Bembeyaz kanatları büyüleyiciydi. Kral ise anlamlandıramadığım şekilde grilere bürünmüştü. Kraliçe gülümsedi. "Sonunda gelmene çok sevindim tatlım. Semum olmasa birkaç yıl daha seni bekleyecek gibi görünüyorduk. Sana ait bir evin var. Görevliler bulmana yardımcı olur. Orada güzelce üstünü değiştir. Seni tanıştırmamız gereken biri var. Şimdiden yuvana hoşgeldin."

Ben de nazikçe gülümsedim ama yaşadığım şoktan dolayı pek bir şey söyleyebilecek gibi değildim.

Kral ise aynı samimiyetle gülümsedi. "Ben Semum' un yardımcı olmak isteyeceğine çok eminim." Semum içten bir şekilde gülümsedi. "Memnuniyetle."
Onlara selam verip saraydan çıktık. Semum bana döndü. "Sana her konuda yardımcı olmaya hazırım ve eğer yapmak istemediğin bir şey olursa bunu bilmem yeterli orkide." "Semum her şey için teşekkür ederim." Semum bütün insanları kıskandıracak kadar güzel şekilde gülümseyip yüzüme düşen saçımı kulağımın arkasına sakladı. "Hadi evine gidip seni akşamki tanışmaya hazırlayalım."

Beraber yeni evime gittik. Tamamen beyazlarla süslenmiş çok hoş bir evdi.
Gardolabımdan bir elbise çıkardım. Eteği hafif kabarık ve göğüs kulbu pırlantalarla süslenmişti. İncecik askıları vardı.

Semum rahatsız olacağımı düşünüp odadan çıktı ve kapıda bekledi. Hemen üstümü değiştirdim. Aynadaki kendime alışabilmiş değildim. "Anadan doğma değilsen girebilir miyim?" Güldüm.

Cevabımı beklemeden içeri girdi. O an gözlerinde bir ışıltı gördüğümü fark ettim. Elimden tutup beni etrafımda döndürdü. "Gördüğüm en güzel kanatlar olduğunu söylüyordum ama gördüğüm en güzel kadın olduğunu söylemeyi unutmuşum." Utançla güldüm.

Yatağa oturdum ve taşlı topuklu ayakkabılarımı bağlamaya başladım. Semum bana izin vermeden yere diz çöktü ve ayakkabımı bağladı. Cebinden siyah bir halhal çıkardı. Usulca bileğime taktı. "Bu da benim hediyem olsun." "Teşekkür ederim çok beğendim." Semum gülümsedi. "Sana hikayesini daha sonra anlatacağım." Doğruldu.

Elime bir saç maşası alıp doğal dalgalar yaptım. Makyaj yapmak için uzandığımda Semum yatağa oturdu ve beni izlemeye başladı. Bense makyajımı bitirdim ve ayağa kalktım. "Hadi gidelim." Semum gülümsedi ve kalktı. "Gidelim orkide." Kolunu uzattı. Koluna girdim ve beraber evden çıktık.
İnsanların bakışlarına alıştım sayılırdı. "Gideceğimiz misafir biraz uzakta ve kanatlarını kullanman gerekiyor. Ama şuan öğretmek için vaktimiz pek yok-" Söylediğini yarıda kesen şey benim uçmaya başlamam oldu. Kusursuz yaptığımı hissediyordum. Havada süzülüyordum. "Tamam gerek yokmuş zaten." Güldü. Aşağıda beni hayranlıkla izliyordu. Elinden tuttum ve onu da havaya çektim. Beraber uçmaya başladık. En ufak sendelememde belimi tutup kendine daha çok yaklaştırıyordu. Beraber küçük ve karanlık bir eve gittik. Bulutlara geri indiğimizde evi incelemeye başladım.

O sırada bir anda önüme kırmızı kanatları olan bir kız çıktı. "BÖ!" Semum da ben de yerimizde sıçradık. Kız kahkahalarla gülmeye başladı. Güzel bir gülüşü vardı. "Nasıl korkuttum ama? Bu arada ben Alena."

Semum kulağıma doğru fısıldadı. "Kırmızı kanatları olan melekler şifacıdırlar. Meleklerin de pek iyileşmeye ihtiyacı olmadığı için genelde sıkılırlar. Kırmızı kanatlı meleklerin tamamı şakacı değildir. Ama Alena'nın namını duymayan kalmadı." Alena kaşlarını çattı. "Bu da bir tek kendi duyuyor zannediyor ha." Gülümsedim ve elimi uzattım. "Ben Sonat." Elimi sıktı ve gördüğüm en geniş gülümsemeyi sergiledi bana. "Çok memnun oldum. Baksana şu kara böceğe pardon meleğe. Hepsi aynı. Meleklikten nasiplerini almamışlar." Kahkaha atmamak için çok zor dayanıyordum.

Semum kaşlarını çattı ve Alena'nın kanatlarından bir tüy kopardı. "Sen kaşındın." Alena iki saniye içinde o tüyü kanatları arasında yeniden çıkardı. Semum sıkılmış olacak ki "Alena, Salvator buradaysa görüşmemiz gerekiyor." dedi. Alena yüzünü buruşturdu. "Hemen sadede gel zaten. İçerde merak etmeyin. Sizi bekliyordu. Daha doğrusu seni Sonat. Bu dağ meleğini neden beklesin."
Semum elimi tutup bizi içeri soktu. Ortada siyah dumanlar arasında bir adam oturuyordu. Yanına yürüdük.
Adam gülümsedi. Gerildiğimi hissettim. "Oturun."

Usulca karşısındaki koltuğa oturduk. "Konuyu dolandırmak istemiyorum Sonat. Seninle ilgili her şey hakkında bilgi sahibiyim. Zamanla seni eğitmem isteniyor. Neden beyaz bir melek seni eğitmiyor onu da anlamış değilim. Yarın derslere başlayacağız. Zamanında burda ol ve sakın özensiz gelme. Rahatlıktan hoşlanmam. Gidebilirsiniz." "Peki. Sağ olun."

Semum'a baktım ama oldukça gerilmiş gibiydi. Onun için bir şeyler yapmak istedim ve kendi bilincimde onunla ilgili tatlı bir anımızı canlandırdım. Odada beni elimden tutmuş etrafımda döndürüyordu. O an onun da bunu düşünmesini istedim. Semum bir anda bana baktı. "Bunu nasıl yaptın?" "Neyi?" "Zihnindeki düşünceyi benim zihnime yolladın. Bu yıllardır gizlenmiş bir yetenek. Her melek yapamaz bunu." Karşımızdaki adam şokla bana baktı. "Düşündüğümden daha zor olacak seni eğitmek. Şimdi derhal gidin. Araştırma yapmam gerek bununla ilgili."

Usulca kalktım. Semum da kalkıp elimi tuttu. Tam kapıdan çıkarken Salvator "Sana da görüşürüz oğlum." dedi.

Semum hızla evden çıktı. Beni de peşinden çıkarttı. Şokla ona döndüm. "O adam senin baban mı?" Semum başını salladı.
O sırada Alena yanımıza geldi. "Ay bu adamın evinden çıkan da ruh görmüş gibi çıkıyor. En kıdemli öğretici değil de cellat sanki herif. Neyse yaz harçlığımı burdan çıkarmam gerekiyor mecbur katlanıyoruz." Gülümsedim. Anlaşılan bu kız bana çok iyi gelecekti.

Semum Alena'ya göz devirdi ve kanatlarını kullanmaya başladı. Benim kullanmama izin vermeden belimden tuttu ve eve gitmeye başladık.

Alena'ya el salladım. O da bana el salladı ve Semum'a el hareketi çekti.

Eve gittik. Semum beni odanın dışında beklerken üzerimi değiştirip rahat bir şeyler giyindim. Semum içeri girdi. Onun üzerinde sadece siyah bir eşofman vardı. "Orkide, bu gece seninle kalmamın mahsuru var mı?" "Hayır, tabii ki yok." "Teşekkür ederim." Usulca yatağın ucuna gitti. Arkasını döndü ve gözlerini kapattı. Gülümsedim. Battaniyeyi onun üzerine örttüm. Arkasına uzandım. Battaniyenin kalan kısmını üzerime örttüm. Bana doğru döndü. O an içimden gelen bir istekle çıplak göğsüne sarıldım. Kalp atışlarının hızlandığını duyabiliyordum.

"Her şey için teşekkür ederim Semum."

"Hayatıma girdiğin için teşekkür ederim Orkide." Gülümsedim ve gözlerimi kapattım. Kollarını benim bedenime dolamıştı. Uykuya dalmadan önce alnıma ufak bir öpücük kondurduğunu hissettim.

"Tatlı rüyalar güzel orkide."

RUHUMDAKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin