16

252 29 10
                                    

Na Jaemin

Kafamı toparlayamıyordum. Yanımda sessizce yürüyen Jeno'nun varlığı bedenimi daha da gererken ne demem gerektiğini an itibariyle bilmiyordum, sanki konuşma yetim elimden alınmış da dilim lal olup kalmıştı. Aklımda milyonlarca düşünce fink atıyor, cebime soktuğum ellerimin titremesi geçmiyordu. Başımın ağrımasıyla yürümek o kadar zor geldi ki durmak zorunda kaldım. Jeno da benimle birlikte dururken yarım saattir koruduğumuz sessizlik sonunda onun tarafından bozulmuştu.

"Şurada park var, istersen oturalım."

Bakışlarım tenha parka kayarken tüm tüylerim diken diken olmuştu bir anda. Evime yakın değildik, hangi sokakta olduğumuzu bilmiyordum ve etrafta hiç kimse de yoktu. Bu durumda sadece ailesini medyadan tanıdığım, hakkında ise sadece bana olan duygularından başka bir şeyini bilmediğim Lee Jeno ile tenha bir parka girmek ne kadar güvenliydi?

Kendi soruma kendim cevap vereyim, sıfır. Lee Jeno ile ilgili hiçbir şey an itibariyle güven vermiyordu. Annesi Kim Dongyoung her ne kadar devlet yanlısı bir avukat olarak gözükse de kirli işlerinin olmaması imkansızdı çünkü devletin kendisi asla masum olamazdı. Babası Lee Taeyong'tan bahsetmiyorum bile, sıradan bir zengin iş adamı olmak o adamın idealleriyle uyuşmuyordu. Abisi Lee Minhyung daha yeni reşit olmasına rağmen şirketi şeytana pabucunu ters giydirecek bir kurnazlıkla yönetiyor, kendisinden yaşça büyük olan mafya varisi nişanlısıyla günlerini gün ediyordu. Ailesi böyleyken Lee Jeno'dan nasıl bir masumluk beklenirdi ki?

Ateşle oynuyordum. Ferah ve berrak bir nehir gibi dursa da şu an ateşin ta kendisi ile yan yanaydım. Tehlikeliydi, tehlikedeydim. Ben böyle bir hayatı asla ama asla istememiştim.

"Belki de asla tanışmamalıydık Lee Jeno."

Derin iç çekişimin ardından dediklerime rağmen gülümsedi gözleri kısılana dek, ellerimi tuttu yavaşça ve parmaklarıma öpücükler kondurdu usulca. Her hareketi o kadar naifti ki ellerim sanki camdan yapılmış bir heykelin elleriydi.

"Kader seni benimle tanıştırdıysa, düştüyse aşkın kalbime...üzgünüm Jaemin ama seni, sen istedin diye, bırakmak sinmiyor içime."

Yutkunmadan edemedim. Edebiyat dersini asla dinlemeyen bedenden gelen sözler kulaklarımı kızartmaya yetmişti bile. Oysaki zehirli sözlerinin hiçbir anlam ifade etmemesi gerekirdi zannımda. Bu kadar mı kolay suya indirmiştim yelkenlerimi?

"İstemediğim bir ilişkiye mi zorlayacaksın beni?"

Titredi sesim, doldu gözlerim. Benim hassas ve korkmuş tavrımı görünce rahatlatmak istercesine gülümsedi ve buseleriyle bu sefer alnımı süsledi. "İstemiyorsan eğer beni, ömrümün sonuna dek dahi olsa bekleyeceğim seni."

«...»

Yazar Anlatımından

Jaemin'i isteği üzerine eve bıraktıktan sonra kapıdan içeriye girene kadar beklemiş, sonrasında gazı köklediğim gibi tüm mahalleyi inleterek ayrılmıştı evinin önünden.

Sinirleri bozulmuş, canı sıkılmıştı Jeno'nun. Jaemin'in kendisini reddetmesine hep alışıktı lakin bu sefer ondan bağımsızdı bu konu, çok başka şeyler uzaklaştırmıştı Azalea'yı Pochemuchka'dan.

Derin bir nefes veren Jeno motoru kenara çekti ve pedalı indirdi. Kaskı kafasından sinirle çıkarırken cebinden telefonu aldı hızla.

"Dejun, konuşalım mı biraz?"

Şu anlık arayabileceği tek kişi olan arkadaşını ararken aklından yalnızca içindekileri dökmek geçiyordu.

"Olur, nerede?"

Pochemuchka | NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin