Seungmin'in anlatımından:
Karşım da oturan Jeongin'i izliyordum. O da bana göz ucuyla bakıyordu. Çok mu bakıyordum diye sordum kendi kendime.
"Şşşt kalk spor salonuna gidelim." Changbin'in konuşması ile bakışlarım changbin'e döndü.
"İstemiyorum, siz gidin."
"Bir kere de mızıkçılık yapma." diye söylendi kediye benzeyen. Göz devirip konuştum.
"İyi be." Jeongin'e bir bakış atıp okulun spor salonuna geldik.
"Hadi başlayalım." diye söyledi Hyunjin.
Kravatımı az bir şekilde genişletip cevap verdim.
"At bana." Bana topu atması ile rekabet başlamıştı.
"Minho hile yapıyorsun çık şurdan!" diye bağırdı changbin. "HİLE Mİ! YUH BE CÜCE!" diye kükredi Minho "Cüce derken?" changbin minho'nun üzerine yürürken ben ve Hyunjin gülüyorduk. Sonra bir anda yüzüm düştü. Aklıma kantin de yaşanılanlar gelince. Omzuma dokunan eller ile irkildim.
"İyi misin sen?" Hyunjin sordu. "Evet neden iyi olmayayım ki?" "Moralin bozuk gibi." "Kafam bir kaç şeye takıldı sadece." Hyunjin sırtımı sıvazlayarak cevap verdi. "Biz yakın arkadaşlarız Seung, bana her şeyini anlatabilirsin. Hyunjin'e sadece bir gülümseme sundum. "YAH CHANGBIN! RUHUM BEDENİMDEN ÇIKTI" "of tamam bende yoruldum zaten seni dövmekten." "Ben seni şimdi döverdim de karizman çizilmesin diye çok şey etmedim." dedi Minho yan sırıtış atarak. "Aynen kardeşim kesin."
Hepimiz gülmeye başladığımız da teneffüsün bittiğini duyuran bir zil çaldı."Matematik dersine girmek istemiyorum." Diye söylendim. "Hoca bağırarak konuşuyor koyucam ağızına bir tane." Dedi Hyunjin. "Kesin koyarsın." cevapladı Minho. Adımlarımız sınıfa ulaştığında hoca'nın gelmesini bekledik.
"Bu son ders, çıkışta ne yapıcaz?" Changbin sordu.
"Bir şeyler içmeye gidelim?" Dedi Minho.
Herkes onayladıktan sonra hoca sınıfa girip dersi anlattı ve dersin bitmesine dakikalar kalıp bizi serbest bıraktı. Çantamı koluma taktım ve çıkışa doğru ilerlemeye başladık.
"Ben bir tuvalete gideceğim bekleyin beni!" Dedi Minho. "Tamam bekliyoz." diye yanıtladı Changbin.
Aradan dakikalar geçti ve changbin geldi.
"Hadi gidelim." Minho konuşunca yürüme mesafeli olan bir kafeye geldik. Ben sadece bir sıcak çikolata sipariş vermiştim. Diğerleri de Cheesecake siparişi falan vermişlerdi. Öylesine laflarken telefonumun çalması ile duraksadım. Annem arıyordu.Annem: "Bu telefonun sahibinin oğlu musunuz?"
Neden annemin telefonu bir başkasındaydı?"Evet. Oğluyum siz kimsiniz neden annemin telefonu sizde?"
"Öncelikle sakin olun. Anneniz bir kaza geçirdi ve durumu kritik şu an da hastaneye götürüyoruz. Size konum atacağım."
"Ne?" Şok içinde ayağa kalkıp sırt çantamı koluma astım.
"Kanka ne oluyor?" Hyunjin sorunca duraksadım.
"A-annem kaza geçirmiş." Hıçkırıklarımın arasından konuşmaya çalıştım.
"Dur ne iyi miymiş?"
"Bilmiyorum hiç bir şey ona bir şey olmasın."
"Sakin ol Seungmo. Hastaneye gidelim hadi yürüyün." Minho'nun konuşmasına sadece başımı salladım.
"Siz önden gidin hesabı ödeyeceğim." Diğerleri changbin'i onayladı ve hastaneye gittik. Danışma yerine koşarak gittiğim de Hyunjin, Minho ve Changbin de arkamdan geliyorlardı.
"A-annem hangi oda da söyleyin."
"Beyefendi ilk önce sakin olun ve bana annenizin adını söyler misiniz?"
"K-kim Seomin."
"Altıncı kat dokuzuncu oda da." Adımlarımı hızlandırarak asansörün önüne geldim ve düğmeye en az üst üste on kez bastım.Daha fazla bekleyemedim ve merdivenleri üçer üçer çıkmaya başladım.
"Seung lütfen sakin ol. Annene hiç bir şey olmayacak söz veriyorum." Hyunjin'in arkamdan bağırmasını umursamayarak en sonunda adımlarım annemin yattığı odaya ulaşmıştı. Annem orada ölü gibi yatıyordu onu öyle görünce donup kalmıştım.
Ellerimi oda'nın dışında ki cama koyup parmağımı hareket ettirdim.
"A-anne ölme."
"S-seungmo sakin ol lütfen seni böyle görmeye dayanamıyorum." Minho sıkı bir şekilde bana sarıldığın da çenemi onun omuzuna yaslayarak göz yaşlarımın Minho'nun omuzuna doğru akmasına izin verdim. Minho bana sarılmayı bırakıp yüzümü avuçları arasına alıp göz yaşlarımı baş parmağı ile sildi."Her şey güzel olacak seung sadece her şeyin bir zamanı var. Lütfen o gözlerine yazık etme. Annen görse çok üzülür meleğim." Minho bunları gözlerimin içine bakarak söylediğin de ona yeniden sarılmıştım. "S-seni seviyorum minho."
"Bende seni seviyorum kardeşim. Şimdi ağlamayacağına söz ver ve şu sandalyelere gidip otur.""Seungmo evet sakin ol koçum ağlama bir şey olmayacak."
Changbin'in dedikleri ile acı için de gülümsedim.
"Olmayacak değil mi?"
"Evet olmayacak."
"Umarım."
Odanın karşısında ki sandalyeye oturup yüzümü avucumun içine alıp düşüncelere daldım.
Ya Chan gibi o da giderse? Ya yalnız kalırsam?
.. Bunları içimde tutamayıp kendimi gözyaşlarına boğdum.
Changbin, hyunjin ve minho yanıma gelerek beni azarladılar.
MINHO: "AA BEN SANA NE DEDİM ÇOÇUK?!"
CHANGBIN: "Kalk elini yüzünü yıkayalım böyle olmayacak." Changbin'in dediği ile ayaklandım ve tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynadan kızarmış gözlerime bakıyordum.
"Annem görse üzülürdü." Buruk bir gülümseme sundum aynadan kendime." Daha fazla ağlamak istemiyordum. Hızlıca kendimi tuvaletten çıkartıp kapıda bekleyen Changbin minho ve hyunjin'e baktım.HYUNJIN: "Kantine gidelim burada durmaman lazım."
Haklıydı. Bu dediğine sadece başımı salladım ve yavaş yavaş aşagı yürüyerek kantine ilerledim.
Bu bolumu yazarken cidden agladim iyi degilim 😭😭🤏🏻🤏🏻 seung ozur dilerim minigim of
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın ilk gününde, özelsin diye sardın beni - SeungIn
Teen Fiction" Gülüşün çok güzel." " Teşekkür ederim Jeongin. Sende sevimlisin."