JEONGIN:
Telefonu elimden bırakıp annemin yanına gittim.
"Acıktın mı?" diye sordu. "Evet acıktım."
"Masaya geç sen yemek koyup geliyorum ben."
başımı tamam anlamında salladım ve annemin gelmesini bekledim. Aradan dakikalar geçti ve annem tabağı önüme koymuş başımda dikiliyordu.
"Bir şey mi oldu?" diye sordum. Karşımda ki sandeyleyi çekip karşıma oturdu. "Oğlum ile sohbet etmeyi isteyemez miyim?, Ee anlat bakalım neler yapıyorsun okulda?" önümde ki yemek tabağı ile oynarken bugün okulda yaşanılanlar geldi aklıma.
Annem dalıp gittiğimin farkına vararak konuştı.
"Bir sorun mu var?" "H-hayır yok." "Ben senin annenim Jeongin. her şeyini benimle paylaşabilirsin.
"Anne gerçekten bir şey yok." "Tamam öyle diyorsan." aradan dakikalar geçti ortalık sessizdi. Ta ki annem konuşana kadar. "Birazcık yorgunum, dinleneceğim. Sende erkenden yat tamam mı?" Hafif gülümseyerek başımı salladım ve annem beni öpüp odasına gitti. Hâlâ önümde ki tabak ile bakışıyordum. kendi kendime mırıldandım.
masadan kalkıp yemek tabağını mutfağa bırakıp odama çekildim. Hızla yatağa atmıştım kendimi sadece düm düz tavanı izliyordum. Fakat yavaş yavaş mayışmaya başlamıştım. Kendimi saldım ve uykuya daldım.*******
Sabah telefonumda ki alarmın çalması ile irkildim.
Yataktan hızlıca doğrulup çalan alarmı kapattım.
Elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim ve bugün okula geç gitmeye karar verdim. üstümü değiştirip çantamı koluma takıp hızlıca annemin yanına gittim.
Annem masaya oturmuş kahvaltı yapıyordu.
"Anne ben çıkıyorum." "Oğlum daha erken değil mi? otur kahvaltı yap." "Okulda bir şeyler atıştırırım." dedim ve anneme öpücük atıp hızlıca evden çıktım.
Dersin başlamasına yaklaşık yirmi dakika vardı ve ben ilk derse girmeyecektim. Yavaş yavaş adımlarım beni nereye götürürse oraya gidiyordum. Deniz kenarına gittiğim de bir bank bulup oturdum. kulaklığımı takıp müzik dinleyerek bu güzel anın tadını çıkarıyordum. Ama birisi yanıma gelene kadar. " Ah.. Um şey tanışalım mı?" bunu dedikten sonra çoçuk hemen yanıma oturmuştu. Kulağımda kulaklık olduğu için ne dediğini anlayamamıştım.
"Anlayamadım?" diye sordum yanımda ki çoçuğa.
"Tanışalım mı?" dedi eline ensesine atarak.
"Uhm, olur tabii ki." "Ben beomgyu ve sende?" "Jeongin." adımı söylediğimde gülümsedi ve bende onun gülümsemesine karşılık verdim. "Ben seni okulda hep görüyordum ve sürekli yanına gelmek istiyordum ama utandığım için şey yapamadım."
ne diyeceğimi bilemeyerek lafı çevirdim. "Sen basketçiydin değil mi?" Heyecanla cevap vermişti.
"Ah evet izliyor muydun?" "Evet bir kaç kez görmüştüm, ve gerçekten takımınız ve sen çok güzel oynuyorsunuz." "Teşekkür ederim." utandığını fark ettiğim de konuştum. "Okula gidelim mi artık?"
"Olur." adımlarımız ile yan yana yürüyorduk.
"Jeongin, hoşlandığın biri var mı?" bu soruyu bir anda sorunca duraksadım.
"Hayır neden?"
"Sadece merak ettim." anladım anlamında kafamı salladım ve okulun giriş kapısından içeri girmiştik. Birinci ders zili çoktan çalmıştı bile. İkimiz de hızla okuldan içeri girip koridorda yürümeye başladık.
"Çıkışta da birlikte gidelim mi?" bu dediğine cevap veremeden Felix ve jisung üzerime atlamışlardı.
"INNIE NEREDEYDIN SEN NEDEN MESAJLARIMA BAKMIYORSUN KORKUTTUN BİZİ!" Dedi Felix bağırarak. Hızlıca elime telefonu alıp Felix ve Jisung'un benı en fazla +10 kez aradıklarını görmüştüm." Şey telefona bakamadım çok." dedim elimi enseme atarak. "Ayh tamam abartma sende Lix, onaltı yaşında ki çoçuğu kaçırıcak değiller ya." Felix gözlerini devirerek koluma girdi. Bir anlık Beomgyu'yu unutmuştum. Bizi sessiz sessiz dinliyordu. "Aaa siz tanışmamıştınız dimi?" dedim yalandan gülerek.Beomgyu ile konuşmaya başladı." Ben de Felix arkadaşlarım bana Lix der."
" Tanıştığıma memnun oldum Felix."
Felix ona saf bir gülümseme ile karşılık verdi.
"Şey.. benim gitmem lazım ders başlayacak, teneffüste kantine gelin olur mu?" Beomgyu'nun sorusuna Jisung cevap vermişti.
"Tabii gelicez abim."
" Güzel o zaman. Görüşürüz Jeongin."
" Görüşürüz." dedim el sallayarak.*******
Ders başlamadan önce sınıfa erkenden girip sohbet etmeye başladık.
"Benim bu çoçuğu gözüm tutmadı." Felix'in konuşması ile bakışlarım ona dönmüştü.
"Kimi?"
"Beomgyu'yu."
"Tatlı biri bence." diye cevapladım.
"Ben sevdim açıkcası abim benim." dedi jisung utanmış ifade ile.
"Jisung genel de senin sevdiğin tipler çok aptal çıkıyor ama neyse." Felix'in dediğine karşı kahkaha atmıştım ve hoca'nın gelmesi ile kahkahalarım yarıda kesilmişti.*******
Aradan dakikalar geçti ve zil çaldı.
"KANTİNE GİDELİM." diye bağırdı Jisung.
"Hiç gitmek istemiyorum." diye söylendi Felix.
"Hadi Lix benim için lütfen."
"Puf peki ama sadece senin için geliyorum."
Felix'in yanağına ufak bir öpücük kondurdum ve kantine ilerlemeye başladık.
Beomgyu'nun nerede oturduğunu bulabilmek için gözlerimi etrafta taradım.
"Hey! Jeongin." Beomgyu'nun bağırması ile bakışlarım sol tarafa kaymıştı.
" Bizi çağırıyor. Hadi gelin." ben önden Felix ve Jisung da arkamdan geliyorlardı. " Tekrardan selam." diyerek masaya oturdum. "Merhaba!"
Jisung tüm gücü ile sandalyeyi çekip oturmuştu.
"Ayh! selam abicim."
"Sana da selam Jisung."
Felix ise hiç bir şey demeden oturup kollarını bağdaştırmıştı.
"Felix karşına bakman lazım acilen." Jisung'un bunu demesi ile Beomgyu, Felix ve ben karşı çaprazımızda ki masaya göz gezdirmiştik.
Felix gözlerini hemen kaçırarak konuşmaya başladı. Seungmin ve arkadaşları buraya doğru bakıyorlardı." Güzelim dimi saçım falan düzgün." Heyecanlı bir şekilde bunları söylerken bir de saçını düzeltiyordu.
"Evet Lix çok güzelsin." Dedi Jisung.
"Ayh! biliyorum." bunu demesi ile hepimiz gülmüştük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın ilk gününde, özelsin diye sardın beni - SeungIn
Novela Juvenil" Gülüşün çok güzel." " Teşekkür ederim Jeongin. Sende sevimlisin."