"Nasıl yani?"
"Yanisi böyle işte Jennie. Kimin yaptığını bilmiyorum ama bulacağım, siz kızlar arasında böyle şeyler normal sanıyordum."
"Biz hiçbir zaman birine her gün başkalarıyla yattığıyla ilgili iftiralar atmadık Jin, saçmalama."
"Neden Jisoo olduğunu anlamıyorum. Yani bizim aksimize Jisoo gayet sevilen birisi değil miydi?" diyen Lisa'ya attım elimdeki topu.
"Bu yüzdendir." dedim omuz silkerek.
"O her kimse, elime geçtiği an saçından tutup kafasını duvarlara sürteceğim. Kim Jisoo kadar ağlayana dek gözlerini oyacağım." dedi Rosé en sonunda bir çığlık atarak. Bize doğru öfkeli adımlar atıyordu ki bu sık görülen bir şey değildi.
"Jisoo nerede?" diye sordum.
"Eve gitti. Kim Jennie, her zaman yaptığını yapıp o kızı mahvetsen çok iyi edersin yoksa ben-" diyen Rosé'yi Lisa böldü.
"Sakinleş önce sen, hem kız olduğu ne belli?" diyerek bana döndü. "Geçen sene peşinde dolanan bir çocuk vardı, o olabilir mi?"
"Kim bu çocuk?" dedi Jin araya girerek. Lisa'ya hayır dercesine başımı salladım hafifçe. Bunları konuşacaksak bile başkalarının yanında yapmayacaktık.
"Tamam, teşekkürler Jin. Gerisini biz hallederiz." dedi Lisa düşüncelerimi onaylanarak. Jin'e elindeki kutuyu salladı. "Bunun için ayrıca teşekkürler." dedi hafifçe gülümseyerek. Jin mesajı almış gibi sıkıntılı bir nefes verip başını salladı ve basketbol sahasının çıkışına doğru ilerledi.
"Diğer derse girmeyin, Jisoo yalnız kalmasın daha fazla." diye mırıldandım ve topu yere bırakıp yanına oturan Lisa'ya uyup bende oturdum. Rosé şaşkınlıkla yüzümü inceledi ama ardından o da oturdu.
"Neden hemen gitmiyoruz?" diye sordu, hâlâ sakinleşmeye çalışıyordu.
"Biraz kafa dinlesin Rosé, düşünsün, sakinleşsin. Akşam bütün okulun olduğu kutlama tarzı bir şey olacak, Jisoo'yu ikna edin oraya mutlaka gelsin." dedim.
"Sen gelmiyor musun?" dedi ama bu defa oldukça sakindi.
"Hayır, işlerim var." diye mırıldandım. "Hadi daha siz de hazırlanacaksınız, geç kalayım demeyin. Saat sekizde, barın kapısında buluşuruz." dediğimde Lisa ani bir hareketle ayağa kalktı ve elini Rosé'ye uzatıp kalkmasına yardım etti.
"Heyecanla bekliyorum, Jenjen." dedi Lisa ve elinde Jin'in ona verdiği kurabiye kutusuyla arkasını döndü. Jin onu Jisoo için almıştı ve birazdan tam da yerine ulaşacaktı.
Kapının sesini duyduğumda kendimi serbest bırakıp soğuk zemine uzandım. Böyle şeylerle uğraşmayalı uzun zaman olmuştu. Ben Taehyung'la birlikteyken hakkımda sık sık bir şeyler duyardım ama umrumda dahi olmazdı. Konu yakınlarım olmadığı sürece, onlar incinmediği müddetçe insanlar istediklerini söyleyebilir ve yapabilirlerdi. Gerçi benim hakkımda konuşulduğunda da arkadaşlarım asla sessiz kalmazlardı. Güzel arkadaşlar edinmiştim, onlar en doğru kararımdı.
Ve şimdi aptalın biri Kim Jisoo'ya orospu damgası yapıştırmaya çalışıyordu. Hayır, bunu çoktan yapmıştı ve ben bu aptalın kim olduğunu bilmediğim için çıldırmak üzereydim.
"Seni böyle görmeyeli uzun zaman oldu." diyen sese çevirdim başımı yavaşça. Ne ara bu kadar yakınıma gelmişti?
"Seninle uğraşasım yok, Taehyung." dedim başımı tekrar tavana çevirerek. Söylediklerimi duymazdan gelerek yanıma uzandı. Onunla en son bir hafta önce mesajlaşmıştım. Ondan sonra okulda bile görmemiştim. Muhtemelen babasının kirli işleriyle ilgilenmek için kısa bir okul tatili yapmıştı.