A.

771 64 0
                                    


"Çok güzel çıktın bebeğim." Rose tekrar yanıma oturup telefonumu önüme bıraktığında karşımda oturan Lisa ve Jisoo'ya döndüm kaşlarımı çatarak.

"Ders çalışmaya geldiğimizi sanıyordum." Lisa boğazını temizleyip telefonunu elinden bıraktı. Jisoo benim gibi kaşlarını çatarak Lisa'ya baktı.

"Bunun yüzünden, iki saattir elin adamının fotoğraflarını gösteriyor." dedi Lisa'yı işaret ederek.

"Yaa! El değilim ben, iki oldu bu. Ayrıca sadece fotoğraf mı gösterdim sana ben?" dedi sinirle yanındaki Jisoo'ya dönerek.

"Doğru karın kaslarının detaylı bir videosunu da izledik. Baklavalarının isimleri varmış biliyor muydun Jennie?" dedi kısık gözlerle Lisa'ya bakarak.

"Kimin karın kaslarıymış bunlar?" diyen kalın sesle masada bir sessizlik oldu. Rose kalkıp Jungkook'a sarılırken gözlerimi soruyu soran sesin sahibine çevirdim kısa bir anlığına. Ne işi vardı burada? Yanındaki Jin ve Namjoon'a da kısa bir bakış atıp telefonuma döndüm.

Güzel bir fotoğraftı, Rose gerçekten iyi bir fotoğrafçıydı. Gerçi Jisoo dışında hepimiz fotoğraf çekmekte iyiydik sanırım. Jisoo bu işlerle pek içli dışlı değildi. Benden sonra en az fotoğraf paylaşan kişiydi ve ikimiz de bundan mutluyduk.

Lisa'nın aktiflik hatırlatıcısını kapatmak için fotoğrafı paylaştım ve internetimi kapatıp telefonu masaya bıraktım. Sessiz masada bildirim sesi duyulduğunda çoktan masamıza oturmuş olan Taehyung'a döndüm. Telefonunu çıkarıp gelen bildirime baktığında başını kaldırıp gözlerime baktı. Kafamı Rose'ye çevirdiğimde ortamı yumuşatmak için gülümsedi.

"Jungkook yakınlarda olduğunu söyleyince çağırdım, birlikte çalışırız diye." dedi ve dudaklarını büzerek bana baktı.

"Jungkook'u mu çağırdın sadece?" dedi Jisoo sert bir ifadeyle. Taehyung'un varlığı onu sinirlendiriyordu. Ben sinirlenmiyordum genelde ama şu an hangi yüzle burada oturduğunu merak ediyordum bu yüzden sessizce gelecek cevabı bekledim.

"Yani yakınlardayız dedi, bende gelin dedim işte." Rose kalabalığı severdi ama buna gerek var mıydı cidden? Bizim masamızda hemde.

Jisoo, Taehyung'a döndüğü sırada Lisa araya girdi. Ortamın daha da gerilmesine gerek yoktu bu yüzden karışması iyi olmuştu.

"Tamam, hadi ders çalışalım. Jisoo, bana matematik anlatacaktın, hadi başlayalım." dedi ve önündeki kitabı açtı hızlıca.

"Kimin karın kaslarından bahsediyordunuz?" dedi Taehyung sakince. Jisoo bakışlarını öfkeyle ona çevirdiğinde Lisa'nın ortalığı sakinleştirme girişimi başarısız olduğu için omuzları düşmüştü.

"Seni ilgilendirmez." dedim net bir sesle. İşte, bu kadardı. Tanımadığım normal birine, konuştuğumuz konuya karışıp masamıza oturan birine vereceğim klasik bir cevaptı bu. Herkes gibisin, Taehyung. Böyle bil.

"Rose, Lisa'yla yer değiştirir misin? Bugünkü konuları ben anlatacaktım ona." dedim Rose'ye doğru yumuşak bir sesle. Yumuşak sayılmazdı aslında, normal sesimdi. Sadece az önceki sesim çok sert çıktığından kısa bir an öyle gelmişti.

Geniş koltukta yanımda oturan Rose ve Jungkook bir şey demeden ayaklandılar ve Lisa gülmemek için kendini sıkarak yanıma oturdu. Ara sıra benim üzüldüğümü düşünüp Taehyung'u korusa bile ondan haz etmediğini biliyordum. Yine de şu an Jisoo'nun yüzündeki ifadeyle kapışamazdı. Rose de hafifçe sırıtıyordu, sevgilisinin arkadaşı olması hiçbir zaman umrunda olmamıştı.

Taehyung gözlerini üstümden çekmedi. Jisoo karşıma, ondan en uzak kısma yerleşirken oldukça mutluydu. Rose ve Jungkook onun yanına geçtiler ve içecekleri getiren Jin, Lisa'nın yanına geçerek tepsiyi masaya bıraktı. Jisoo'yla göz göze gelerek onun içeceğine uzandım. Yaban mersinliydi. Jisoo da benim karamelli içeceğimi önüne çekip önündeki test kitabını açtı.

23.02 • taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin