-1-

80 16 31
                                    

Medya: Ajda Pekkan- Haykıracak Nefesim

Gözyaşlarını silerek günlüğe ilk satırlarını yazmaya başladı.

"04.05.2015

Sonsuzluk, sanırım insanoğlunun düştüğü en büyük hata... Güzel olan her şeyin sonsuza kadar devam edeceğini zannediyoruz. Özellikle söz konusu sevgi olduğunda... Biz insanlar sevmeyi, sonsuza kadar sürecek bir eylem olarak görüyoruz. Belki de öyledir. Kim bilir? Gerçek aşkı bulamamış kalpler bu soruya hiçbir zaman cevap veremezler. Yanlış sevgilerin peşine düşmüş insanlar tıpkı benim gibi hayal kırıklığına uğrarlar. Gökyüzüne bakınca sonsuzmuş gibi görünür ve bu görünüme aldanırız. Sonrasında gerçekler karşımıza çıkar ve dünyamız başımıza yıkılır. Bugün buna benzer bir olay yaşadım işte. Adım Pınar. Çevremdekiler güzel olduğumu söylerler. Özellikle de o... Kalbimi paramparça eden "o". Sonsuz sandığım her hissi teker teker önce tattırıp sonra öldüren "o" . Beni sonsuz bir sevgi ile seven ve ne olursa olsun benden vazgeçmeyecek olan "o". Adını bile anmak istemediğim "o". Sadece sinirden değil, acıdan kaynayan kalbim, onun adını anmaya izin vermiyor. Derinlerde bir yerlerde beni acılara mahkûm eden o kişiyi hâlâ seviyor oluşum, onun adını anmaya izin vermiyor. (Derin bir iç çekiş) En azından gökyüzünü izlemek beni bir miktar da olsa rahatlatıyor."

Pınar, balkonda günlüğü ile konuşurken Pelin'in ona yaklaştığını ve hatta seslendiğini fark etmemişti. Duyguların kendini bu denli kaptıran Pınar, gözünden istemsizce akan yaşlar yüzünden ıslanmış günlük sayfasını tek tek okuyor ve onu bir pamuk gibi okşuyordu. Pelin, ikiz kardeşini bu halde daha önce görmemişti. İkiz kardeşi sürekli duygularına yenik düşse bile bu kadar hüzün dolu bir yalnızlığa hapsetmemişti kendini hiç. Pelin ilk defa ikizi ile konuşmaktan çekindi. Öylece onun acı çekişini izliyor aynı zamanda da içten içe ona acıyordu. Pınar, bir gökyüzüne bakıp düşüncelere dalıyor bir elindeki günlüğüne bir bebek hassasiyetiyle yaklaşıp, narin bir dokunuşla duygularını döküyordu. Pelin sonunda dayanamayıp konuşmayı başlatan oldu.

"Seni bu halde bulmak beni ıstıraplara sürüklüyor. Lütfen anlat bana, seni bu denli yalnızlıklara iten o acıyı... Bir çözüm bulalım ya da en azından beraber üzülelim. Ama bu acıyla seni baş başa bırakmamı isteme benden. Seni böyle görmekten hiç memnun değilim. "

Pelin duygusal konuşmalardan hiç hazzetmezdi. Buna rağmen tüm bu cümleler kalbinden dökülüvermişti, hiç düşünmeden ve hiç tereddüt etmeden. Tek düşündüğü, yalnızlıktan nefret eden ikizinin şimdilerde kendini derin bir yalnızlığa hapsetmesinin sebebiydi. Pınar uzun bir süre sessiz kaldı. İkizinin yanına gelmesine şaşırmamış, hatta kayıtsız kalmıştı. Gözyaşları sonunda durmuş, geriye boşluk kalmıştı. Pınar sonunda konuşmaya karar verdi.

"Bu hayatta en çok neyi isterdin?"

Pelin bu soruya çok şaşırmıştı. Konuyu dağıtmaya çalışıyor diye düşündü. Pelin yanıtlamadan Pınar yeniden bir soru sordu.

"Sonsuzluk nedir?"

Pelin ikinci soruya daha da şaşırdı. Pınar, okyanus mavisi gözlerini aynı maiyetteki kardeşinin gözlerine dikti. Sorusunun cevabını Pelin'in gözlerinde arıyordu sanki. Pelin ise kardeşinin yaptığına karşılık verdi. Pınar'ın gözlerinde derin bir acı ve yalnızlık istedi. Aslında bu yalnızlık hapishanesinde kalmayı Pınar tercih etmemişti, mecbur kalmıştı.

"Bu hayatta en çok istediğim şey, ailemin mutluluğu ve sağlığıdır. Ve sonsuzluk... Sevdiklerimi acı çekerken gördüğümde geçmeyen zamandır."

"Yine bilgeliğini konuşturdun."

Pınar ikiz kardeşinden beklediği cevabı aldığı için gözleri parladı. Pınar, Pelin'in okuduğu kitaplar sayesinde kazandığı bu felsefi düşünce Pınar'ın alev alev yanan kalbine hafif bir buz kütlesi gibi değiyor, onu rahatlatıyordu.

Sana Baktıktan Sonra (Revize)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin