FİNAL
Estela: Kapıyı aç.
Mesajı okuduktan sonra battaniyeyi hızla üzerimden attım ve merdivenleri ikişerli inerek birkaç saniye içerisinde kapıya ulaşmış oldum. Sanki asırlar boyunca kullanacakmış gibi derin ve uzun bir nefes alıp onu karşımda göremeyeceğim korkusuyla kapıyı açtım.
Buradaydı.
Harabe olmuş görüntüsü ona ne olduğuna dair aklımda soru işaretleri bırakırken Estela'nın alt dudağı titriyor, gözlerini hızla kırpıyor ve buna rağmen gülümsemeye çalışıyordu. Bileğinden yakalayıp onu kendime çektim ve güvende olduğunu hissettirmek için sıkıca sarıldım. Ellerim birbirine dolaşmış saçlarında gezinirken omuzları titremeye ve hıçkırıkları evde yankılanmaya başladı.
Yüzünü ellerimin arasına aldım ve baş parmaklarımla gözlerinden düşen sıcak damlaları sildim. "Güzelim iyi misin?" dediğimde dudaklarını dişleyip başını iki yana salladı. Onun karşımda ağlaması kalbime binbir bıçak saplanması hissiyatını verirken başını kavradım ve göğsüme yasladım.
"Geçti Estela. Ben buradayım."
Burnunu büyük bir gürültüyle çektiğinde biraz daha sakindi. Ona oturmasını söyledim ve dışarıda duran valizini içeri alıp kapıyı arkamdan kapattım. Koltukta dizlerini göğsüne doğru çekmişti, gözleri uzaklara dalarak bir şeyler düşünüyordu. Onu izlemeyi bırakıp yanına oturduğumda bedenini yaklaştırarak sanki imkanı varmış gibi biraz daha yanıma sokuldu.
"Ne olduğunu anlatacak mısın?"
Elini göğsüme yerleştirerek kalkmak için destek aldı ve bağdaş kurup göz kontağı kurabileceğimiz bir şekilde bana döndü. Cebinden çıkardığı mendille burnunu sildikten sonra kısık bir sesle "Evden kaçtım." dedi. "Ve orada gidecek bir yerim yoktu. Ben de senin yanına geldim."
Aklım bu karmaşık senaryo ile bulanıklaşıyordu. Ellerini avuçlarımın içine aldım. "Neden kaçtın?" Titrek bir nefes aldıktan sonra yavaş hareketlerle başını bacağıma koydu ve koltuğa uzandı. "Buraya erken gelmek için izin almaya çalışıyordum. Ama annem düşen notlarımı bahane ederek buna izin vermiyordu. Ben de ona karşı çıktım. Bu sayede ev cezası aldım ve telefonumu ona kaptırdım."
"Sana bir şey oldu sandım Estela. Yemin ederim aklımı kaçıracaktım. Yazı bekleyebilirdik. Bunun üstesinden gelebilirdik. Böyle davranışlarda bulunmak için sence de oldukça yetersiz değil miyiz? Daha 18'iz."
Yerinde duramıyordu. Yattığı yerden doğruldu ve dizlerinin üzerine çöktükten sonra yanağımı yavaşça kavradı. "Luke hiçbir zaman şimdi olduğumuz kadar genç olmayacağız." Kısa bir öpücükten sonra alnını anlıma yasladı ve yine o kesik nefeslerinden bir tanesini aldıktan sonra dolgun dudaklarıyla benimkilerin üzerini örttü.
"Ve mesafeler, hatta kader bizim beraber olmamızı istemiyor."
Öpücüğünün büyüsü beni etkisi altında tutarken söylediği son cümle soğuk bir duvara vurmuşum gibi beni irkiltti ama çok önemsemedim. Belki de duymak istemedim. Estela'yı tekrar öptüm. Boynuna öpücükler bırakırken belinden tutarak kucağıma oturmasını sağladım. Ellerim kalçalarında gezinirken geri çekildi ve başını boyun oyuntuma yerleştirdi.
"Sana burada bir ev ayarlayabilirim. Hatta bizimle de kalabilirsin. Annemin sorun çıkaracağını düşünmüyorum. Eğer öyle bir şey olursa da Michaelların sahildeki evinde kalabilirsin. Biraz küçük ama idare edebilirsin. Seni yalnız bırakmam."
Fısıldarmışcasına "Luke," dediğinde sesindeki üzüntüden biraz sonra olumsuz bir şeylerin çıkacağını anlamak kolaydı. "Ben burada kalmayacağım... Gideceğim."
Sırtında daireler çizen parmağım havada asılı kaldığında konuşmaya devam etti. Oysa ben hala söylediği cümleyi idrak etmeye çalışıyordum.
"Sen harikasın ki bana sunacağın hayatın da harika olacağından eminim. Ama yapamam. Burada sıradan bir hayat sürdüremem. Gerçekleşmesi gereken hayallerim ve planladığım bir hayat var."
Yavaşça kucağımdan kalktı ve ağır hareketlerle valizinin üzerine oturdu. Önüne düşen saçlarını kulaklarının arkasına alırken bana bakamıyordu. Gözlerini kaçırıyor ve tedirgin bakışlarını etrafta gezdiriyordu. Öne eğilip kollarımı dizlerime yerleştirdim.
"Peki ya ben?" diye sordum derin bir nefesin ardından. "Peki ya ben o hayallerinin arasında var mıyım?"
Bakışları yerden yavaşça bana doğru yükselirken tek gözünden düşen damlayı elinin tersiyle sildi ve zoraki bir gülümsemeyle başını olumsuz anlamda salladı.
"Üzgünüm, Luke."
"Beni başından beri kandırıyordun değil mi? Seni sevmeme izin verdiğinde veya seni gerçekten seviyorum dediğinde."
Soruma cevap vermek yerine ayağa kalktı ve valizinin kulpunu kaldırıp sıkıca kavradı. "Seni seviyorum, Luke." dedi.
İfadesinde huzur vardı. Ama seyrelen yüz kasları içinde bir yerde yaraların açıldığını belli ediyordu. Uzun uzun ona bakıyordum. Benim gözlerim ve onun gözlerinin arasında sanki hiçbir şey yoktu. Kapıya doğru yönelirken "Seni özleyeceğim." diye fısıldadı. Karşılık olarak sessizce "Ben de." diyebildim.
Dış kapıyı açtığında "Sıradaki cover şarkınız I Miss You olursa sevinirim." dedi ve veranda da ağır adımlarla ilerledi. Daha fazla konuşmadan birbirine kenetlenmiş ellerimizle caddeye doğru yürümeye başladık.
Elini kaldırıp bir taksi durdurduğunda artık hoşçakal demek kaçınılmazdı. Valizi bagaja yerleştirmesine yardım ettikten sonra binmesi için kapıyı açtım. Kendi ellerimle onun gitmesine izin veriyordum. Sırt çantasını taksinin içine attığında ellerini kapının üzerine yerleştirdiğim ellerimin üzerine koydu. "Seni ödül törenlerinde Los Angeles'taki evimden izleyeceğim. Heyecanlı olacak." dedi ve güldü. Bu sefer somurtmayı bıraktım ve ona karşılık verdim.
Taksici hızlı olmamızı söylediğinde Estela gözlerini devirdi. Sıkıca ellerimi sıktı ve "Hoşçakal Hemmo." dedi boğuk bir sesle.
"Hoşçakal Estela."
Uzanıp yanağımı öptü ve taksiye bindi. Gözümden düşen yaşları ellerimle silerken kendime kızdım. Nasıl olurda bu denli birisini sevebilirdim? Mutlu olacağını bildiğim için kalbimin parçalara ayrılmasına izin verebilirdim?
Taksi birkaç metre ilerledikten sonra durdu. Ve içinden Estela sırılsıklam gözleriyle indi. Kısa bir süre sonra sırtımda ellerini hissettim. Onu öperken yer, hava, zaman,insanlar gibi kavramlar buharlaşıp anlamsızlaşmaya başlamıştı. Ama gidiyor olacak fikri her zaman tüm yakıcı tazeliğiyle beynimin içinde dönüp duruyordu.
"Yeni bir yerde seni seviyor olacağım, Estela." dediğimde parmakları ellerimin arasından kaydı, ısrarla korna basan taksiye bindi.
Ve gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Somewhere New | Hemmings
Fanfiction"Sen oradasın ve orası ne kadar şanslı olduğunu bilmiyor."