Çetin Ceviz 🍂

9 3 0
                                    


Tanrı bakış açısı;

" Ben bir şey yapmadım, kuralları ben seçmiyorum." adam iki adım geri çekildi lakin bu hamlesi korkusundan değildi. "Ah, kimi kandırıyorum, elbette kuralları ben seçiyorum." Evet, kesinlikle karşısında ki adamı delirtmeye çalışmakla meşguldü. Tehlikeli sularda yüzüyordu. Çünkü yüzdüğü suların kaptanı Yaman Artar'dı. Buna rağmen hırçın dalga misali o kaptanı boğmaya çalışıyordu. "İstediğimi oynarım. Hamle benim, savunma bende." karşısındaki adam dişlerini sıktı. Hayır, Bugün yeni bir kavgaya daha adını yazdırmak istemiyordu. Ama Salih'de geri adım atacak gibi durmuyordu. Ah, evet o, kesinlikle kendini beğenmişin tekiydi!
Etraf pekte tekin değildi, alışılmışın dışında, bugünkü buluşma yerleri okulun yakınlarında ki bir koro idi. Açık alanda ay ve yıldızlar inci gibi parlıyordu. İki lider yine ve yine bir kavganın eşiğindeydi. Liderlerin bu sefer ki savaş konusu meçhul idi. En azından şimdilik..

Hava bir kaç saat önce kararmıştı. İki ergen'in bu saat'te bir ormanda buluşması elbette ki dikkat çekmişti. İki genç tam emin olmasada yanlız olmadıklarından hem fikirdiler. Yinede konuşmak, yada kavga etmek için harika bir geceydi.. Açık alanda ki bir banka oturmaya karar verdiler. Oturdukları bankta özellikle aralarına mesafe koydular. İkisinde bir hayli sinirliydim bugün. Veya da gergin? Evet, evet, ortalık ip gibi gergindi. Buda her an bir boğuşmaya müsait bir ortam sunuyordu. Sonunda ilk adım'ı atan Salih oldu,

" Kart?"

Yaman sinirli bir şekilde güldü. Gülüşü daha çok horlamaya benzemişti. Ne yani? Onu kumar oynamak için buraya çağırmamıştı. Başını salladı. Ardından da kart tutamından payına düşen kartları aldı. Belki'de bunlar kafasını dağıtmasına yardımcı olabilirdi. " Sen.. İflah olmaz bir kumarbaz'sın."

Salih güldü, ardından oyunu başlattı. İlk bir kaç dakika sesizlik hüküm sürdü. Ardından Salih dudaklarını oynattı sanki bir şey söylemek ister gibi. Sesizlik canını sıkıyordu. En nihayetinde konuşmaya karar verdi, " Hava ne kadar da soğuk değil mi?"

Yaman cin görmüş gibi baktı ona, "Seninle ne zamandan beri havadan sudan söz eder olduk?"

Salih görüş açısını kapatan saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Birisinin konuşması lazım'dı değil mi?"

" Konuşturacak başka şeylerimiz var istersen?"

" Emin ol, bunu ikimizde istemeyiz."

Yaman gözlerini devirdi. Salih ona bakınca duygusuz gözlerinde bir endişe sezdi düşmanın'da. Garip idi. Fazla garip..

Yaman, patavatsız'dı Salih'e göre. Aklına geleni hiç çekinmeden söylerdi direk. Hiç kimseden çekinmezdi. Taş kalpli değildi ama dolaşmazdı da
etrafta pişmiş kelle gibi. Yani gerekmedikçe gülmezdi. Hatta hiç gülmezdi. Yani o hariç kimse görmemiştir bir kez olsun güldüğünü.

" Ee, daha daha nasılsın?"

Yaman afalamış bir tavırla ona bakacaktı ki, telefonu çaldı aniden. Salih bir an için irkildi. Ansızın çalan telefonun sesi korkutmuştu onu belli ki.

Yaman çağrıya bakma zahmetini göstermeden kapattı telefonu, " Korkma, yada kork, deliriyorsun.. "

Salih gözlerini Yaman'a dikti, sırrıtı. Ardından son bir kartla oyunu sonlandırdı. Galibiyet'in verdiği gurur ile daha'da büyüdü saadet'i (mutluluğu).

" Beni buraya, neden çağırdın?" Diye asıl konuya girdi hızlıca. " Geç oldu. Gitmem lazım. "

Yaman güldü alayla. " Uzun zamandır dışarı çıkmak için annesinden izin alan bir kız görmemiştim." Tehlikeyi oynuyordu. Sınır'a adım atıyordu

İki Sınır Arasında~ {yeni ben} (KS-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin