Soktuğum laflardan sonra yerlerine oturdular. Ee tabi hazmetmeleri gerekecekdi. Aç karna zor oluyordur sonuçta.
İlk üç dersten sonra bütün dersler boştu. Nereye gitti bütün hocalar yaaa? Bak bak aklıma neler geldi öyle? Hocalardan biri evlendi de düğününe mi gittiler aceb? Off ya zenginim ama beynim fakir. Düğüne gider mi hiç onlar, nikaha giderler. Düğünü nerden bilsinler? Neyse yaa bunlar saçma şeyler. Aklıma nerden geldiyse? Ben konumuza döneyim en iyisi.
Hocalar yoktu ve herkes okuldan kaçıyordu. Madem gelmiyceksiniz okulu tatil etsenize demi yanii?
Eee herkes kaçarda biz durur muyuz? Tabikiside hayır. Okulun karşısındaki "Taksim Kafe" ye gittik. Yani bizim grupla. Ben, Ayşe, Ayşen, Esin ve Ebru. Kesin bu gruba bir isim bulmak lâzımdı. Ne yani her seferinde tek tek isimlerini mi sayıyım? Üşengiçlik forever.
Kafeye geçip birer latte almıştık. O sırada içeriye Aras, Cenk, Can ve Cüneyt girdi. Aa aklıma iğrenç bir grup ismi geldi. 3C1A. 5N1K gibi ehehee.
İğrenç olabiliyorum bazen ama muhteşemim ben yaa. Tab2side olm. Duru Güleç'im ben. Muhteşem olucam tabiki. Aa canım egom sende mi geldin? Hoşgeldin.
Onların geldiğini çaktırmadan kızlara "3C1A geliyor" dediğimde hepsi öküzün trene baktığı gibi bakıyordu. Sonra Esin "3C1A kim lan?" dediğinde hönkürmeye başladım. Onların oturduğu masayı göstererek "Şunlar laa" dedim. Hepsi aynı anda "Haaa onlar mı? O ne biçim isim bee?" dediler. Yurttan sesler korosu. Ama uyumluyduk sonuçta. Bu cümleleri aynı anda başka hangi grup söyleyebilirdi ki?
Biz onları keserken bir ara onlarında bize bakıp gülüştüklerini gördük. Birbirimizi görüyorduk ama ne dediğimizi anlayamıyorduk. Zaten neredeyse bütün okul buradaydık. Ve inanılmaz bir gürültü vardı. Başım ağrımaya başladığında kızlardan kalkmak için izin aldım. Aa ben de kibar olabiliyormuşum. Vay anasını. Ben ha, ben?
Dışarı çıkıp kulaklıklarımı taktım. Gökhan Türkmen-Aşk lâzım şarkısını açtım. Hem söyleyip hem de dans ederken arkamdan gelen biri kulaklıklarımı çıkardı. Off tabikide Aras'tı.
"Madem lâzım ben varım" dediğinde mal gibi baktım. Vayy egolu biçız.
"Ayy canım ya. Yavşaklıkta level atladın. Tebrikler" dedim özgüvenim tavan yaparkene.
"Cidden mi? Yani böyle yapmaya devam mı edicez?"
"Neye devam mı edicez?"
"Yani ben peşinden koşucam sende tersleyip laf mı sokucaksın?"
"Ben laf falan sokmuyorum gerçekleri söylüyorum. Gerçekler sana giriyo sadece" dediğimde yanımdan uzaklaşmaya başladı.
Tamam tamam. Biraz abarttım. Yaa tamam fazla abarttım. Ama napiyim aklıma bir laf gelince söylemeden duramazdım kii. Yanına gittim.
"Ya off tamam. Özür dilerim. Oldu mu? Hemen küsmene gerek yok"
"Küstüğüm falan yoktu. Nerden çıkardın ki? Sadece daha fazla tartışmak istemedim. Ama bana değer verip arkamdan gelmen. Hımm. Hoş bi şey"
Yaa cidden bi günlüğüne egosunu eve bırakıp gelemez miydi? Ağırlıkta olmazdı ayrıca. Bi ara söylemeliyim ben bunu. Gerçi ne güzel kas yapar işte.
Öff. Saçmalama Duru. Kendine gel. Mallaşma. Kapat şu konuyu. Hemen ağzın sulanmasın. Hemen etkilenme. Biliyoz tipli çocuk. Ama yinede yelkenleri indirme.
"Ne diyon lan. Sus sen"
Cık cık cık. Ayıp oluyo bak.
"Bak susmazsan bileklerimi kescem. O zaman ikimizde sonsuza kadar suscaz"