Temiz hava almak için çıktığım balkonda gökyüzünü kaplamış bulutları seyrederken yanımda birinin varlığını hissettim. Gelenin kim olduğuna baktığımda görüş açıma önce onun hafif dalgalı saçları, ardından güzel yüzü girmişti.
Ağlamanın vermiş olduğu hafif bir kızarıkla bana döndü. "Bu röportaj biraz duygulu geçecek gibi." Yüzümde beliren hüzünlü bir gülümsemeyle ben de Taehyung'u onayladım. "Sanırım..." Gözlerimi geri gökyüzüne çevirip iç geçirdim. "Acaba..yanlış mı yapıyorum? Sizi böyle üzmek istemem." Kısa bir sessizliğin ardından elini omzumda hissettim. Otomatik ona yaklaşırken o da iyice beni kendine çekti ve en sonunda başımı ona yasladım.
Derin bir nefes aldığını kalkan göğsünden anlamıştım. "Kötü hissetme, her ne kadar ağlasak da içimizi böyle dökmek bize de iyi geliyor. Nereye kadar zaten saklayabiliriz ki? Hem... dönüp bakınca meğer ne kadar da büyümüşüz diyoruz."
Buruk bir gülümsemeyle burnumu çektim. Se Mi'nin bana seslenmesiyle ayrılıp ona döndüm. "Anna! Hazırız, hadi başlayalım!"
"Tamam, geliyorum!"
Geri Taehyung'a baktığımda 'hadi, gidelim' dercesine başıyla içeriyi gösterdi ve omuzlarımdan tutarak beni arkadan itekledi. Her zaman yaptığı gibi... Ne zaman yürüyecek gücü, cesareti kendimde bulamasam arkamda onun güçlü ellerini hissediyordum.
Namjoon ve J-Hope yerlerine oturmuş bir şeyler konuşurken ben de yerime oturdum ve elime kağıtları aldım. Se Mi'ye kısa bir bakış atmamın ardından o da hafif bir baş hareketi yaptı ve kaydı başlattı. Diğer ikisine döndüğümde zaten hazır bir şekilde beklediklerini görmüştüm. Hafifçe gülümseyip başladım.
"Röportajımıza grubun lideri RM ve hepimizin umudu olan J-Hope'la devam ediyoruz. Öncelikle burda bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz."
J-Hope sevinçle çıkan bir sesle "Ne demek, biz teşekkür ederiz. Bu harika ortamda bulunduğumuz için çok mutluyuz." derken Namjoon da gamzelerini belli edecek şekilde kocaman gülümsemişti. Ben de minnetle başımı sallayıp ilk soruyu sordum.
"Çıkış yaptığınızda neler hissettiniz?"
İkisi bakıştıktan sonra Namjoon konuştu. "Ben...ilk albüm yayımlandığında korktum." Ne demek istediğini anlamaya çalışırken kaşlarım da hafiften çatılmıştı. Namjoon derin bir nefes alıp devam etti. "Korkumun nedeni... okuyacağım eleştirilerdi." Yüzüne acı bir gülüş yerleştirmişti. Anladım ki bu röportajdaki her bir gülüşün ayrı birer acı hikayesi olacaktı.
"Özellikle o zamanlarda kolay kolay kabul görmemiştik ve sert, kırıcı eleştiriler okumaktan çok korkuyordum. O yüzden interneti bir süre kontrol edememiştim."
Konuşmasıyla yutkunmaya çalıştım ama boğazım kupkuru olmuştu resmen. Bir eleştirinin hayatlarında hangi ışıkları söndürdüğünü bilemezdik...
"Evet, o konuda ben de açıkçası çekinmiyor değildim." J-Hope'un sesiyle ona döndüm. Dudaklarını büzüp bir süre düşündükten sonra devam etti. "Ama bayağı da heyecanlıydım. Büyümemizi iple çekiyordum ve bir gün..bir gün konserde ebeveynlerimi görünce çok mutlu olmuştum." Mutluluk gözyaşları gözlerinin içinde parıldamaya başlayınca ben de gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hidden Feelings Behind The Frosted Glass〆BTS
Fanfiction"İnsanların gerçek beni görmelerini istiyorum. Gerçek beni hissetmelerini ve gerçek beni sevmelerini..istiyorum." •27.07.2022•