Yağmur şiddetli bir şekilde yağmaya başlamıştı. Pencereden yağmuru izliyordu. O an aklına Yeni Ay' ın bir sahnesi gelmişti. Edward' ın Bella' yı terk ettiği an, oda Bella gibi Lykke Li - Possibility şarkısına açıp kendini yağmurun büyüsüne bıraktı. Gülmüştü onca sıkıntısı varken o filmi düşünüyordu. İlgisini bir kutu çekti. Kutunun üstünde "Kardeşime" yazıyordu. Peet' e seslendi:
-Ah! Peet bana bir hediye mi aldın ? Kapının arasından bakan Peet :
-Hayır benim hediyem şurda!
Diyip diğer hediyelerin olduğu yeri gösterdi. Kutunun içine baktı iki bebeğin fotoğrafı vardı. Şaşırmıştı böyle bir fotoğrafı kim ona hediye edebilirdi ki.
1 saat sonra..Kutunun kimden geldiğini düşündü. Garried elinde fotograf tekerlekli sandalyesiyle içeri girdi.
-Ah Narnia iki kız kardeş ne kadarda benziyorsunuz?
- Hangi iki kız kardeş büyükbaba?
-İki kız kardeş mi ?
Garried yine unutkanlığıyla gizemi koruyordu. Narnia Garried' in elinden fotoğrafı çekip odasına çıktı. Kutuyu eline alıp incelemeye basladı. Fotoğrafın arkasında bir adres olduğunu farketti. Şaşkınlıkla leptopu dizine alıp adresi araştırmaya başladı. Adres Alaska' ya ait bir sahil kasabasıydı. Adresin yeni yazıldığı belliydi. Sanki Narnia'yı bir şey oraya çağırıyordu. Yarin ilk is o adresi bulacaktı ve her kimse oyun oynadığının bedelini ödeyecekti. Ona ne yapacak ne konuşacak o an karar verirdi. Narnia elbette hiçbir şey yapmayacaktı. Ortada büyük bir sır olduğu belliydi. Annesi.. Kolye.. Gizemli bir kutu.. Fotograf... Yetmiyor gibi koruması gereken Peet. Alzheimer bir büyük baba. Acaba Garried bir şeyler biliyor muydu? Gitmeden önce onunla konuşabilir miydi? Alzheimer birinden ne öğrenebilirdi ki?Bütün gece gözünü kırmadı. Sürekli gideceği adreste neler olacağı ile ilgili şeyler düşünüyordu. Bir ara uyuya kalmıştı. Rüyasında küçük bir kız gördü. Sarışın, saçları örgülü, tulum giymiş bir kız. Narnia' ya gülümsüyordu. Tam kızla konuşacakken uyandı. Saat sabahın beşiydi. Hemen bir duş aldı. Kot pantolon giyip üstüne rahat bol beyaz bir tişört geçirdi. Saçlarını taradıktan sonra kuruttu. Saçları bukleli bir şekilde kendi doğallığıyla muhteşem görünüyordu. Bavulunu toplamaya başlamadan önce Peet ve Steven' a mektup yazmaya koyuldu. Sonuçta herkes uyurken gidecekti.
Steven ve Peet
Arkadaşlarla bir haftalığına tatile gidiyoruz. Bizim grubu biliyorsunuz zaten muhteşem bir hafta geçireceğim. Gelirken size hediye almayı unutmayacağım. Sizi seviyorum.
NARNIABiraz inandırıcı olmaya çalışarak yazmıştı o mektubu, acaba yırtıp gerçekleri mi yazsam diye düşündü.
Sevgili Steven ve Peet
Çok karmaşık bir olayın içerisindeyim bana bir kutu geldi ve kolyem yok o lanet olası kutunun içinde yazan adrese gidiyorum. Benim için endişelenmeyin.
NARNIAFalan mı yazacaktı. Bu çok saçmaydı. Mektubu buzdolabına yapıştırdıktan sonra annesinin resimdeki kolyesine bakıp duygulandı. Saat altıya geliyordu. Çok vakit kaybetmişti. Bavulunu hazırlamaya koyuldu. Yanına bir siyah bir mavi tişört ve siyah kotunu koydu. Sonra Alaska' nın yıl icerisinde soğuk olduğunu düşünüp geri çıkarttı. Siyah kazak ve lacivert uzun kollu bir tişört koydu. Siyah pantolonunu ve botlarınıda almayı ihmal etmedi. Sonuçta bir hafta boyunca orada kalacaktı. Okula geldiğinin gerekçesini sonra bildiririm diye içinden geçirdi. Olabilecek tehlikelere karşı yanına bir beyzbol sopası, biber gazı, elektrikli şokuda aldı. Kot ceketini üstüne giydi. Ne olur ne olmaz diye bavulunu tekrar kontrol etti. Yanına yiyecek bir şeyler almalıydı. Nasılda unutmuştu. Bir kaç sandviç hazırladı. Bisküvi ve içecek bir şeyler aldı. Son bir kez aynaya baktı. Evet hazırdı. Converslerini giyip bavulunu alarak dışarı çıktı. Tam arabasına binerken Greece' yi gördü. Siyah bir kot ve kuru kafalı bir tişört giymişti. Saçları, bileklileri ve piercingleri iyi görünüyordu. Kulağında kulaklık vardı. Belliki sabah yürüyüşüne çıkmıştı. Greece' i görmemezlikten geldi.
-Hey! Narnia sabahın köründe ne yapıyorsun dışarıda?
Greece' e verecek bir cevabı yoktu. Hemen bir yalan uydurmalıydı.
-Hava almaya çıkmıştım, evde herkes uyuyor biraz canım sıkıldı da.
-Hava almaya bavulla mı çıktın Narnia
İçinden kötü bir yalancı olduğunu geçirdi ve:
-Hadi ama yalan söylemeyi bırak.
Narnia bir kutu hediye geldiğini ve içinde bir adres yazılı oldugun kısaca anlattıktan sonra;
-Tek başına gidemezsin diğerlerine de haber verip hep birlikte gidiyoruz.
-Bunun olmasından korkuyordum. Başınıza bir şey gelmesini istemiyorum Greece.
-Bende Narnia! Şey, yani bizde..Greece herkesi aradıktan sonra Moon küçük bir minibüsle diğerlerinin yanında durdu. Greece şaşırmıştı Moon' a haber vermemişti bile. Fakat Narnia' nin arabasına sığamayacaklarını düşündü. Moon bütün olayı Greece'den duyduğuna sinirlenmişti. Çok geçmeden minibüse binip plan yapmaya koyuldular. Olası bir tehlike icin tabi.
Alaska yolu tam iki gün sürecekti, plan yapmak icin bol bol vakitleri vardı.Yol boyunca herkes sessizdi. Androe arabayı kullanıyordu. Moon ve Cloudy, Greece ileride Narnia yan yana oturuyorlardı. Alice' de Androe' nun yanındaydı.
Plan şuydu:
O adrese gidip ne olduğuna bakacaklardı.
Aman tanrım ne mükemmel bir plan (!) diye düşündü Narnia. Yorucu bir gecenin ardından Androe:
-Burda durup kamp yapmalıyız
Moon arabadan iki camie çıkarttı.Alice:
-Ne yani sadece iki kaderimiz mi var?
Moon:
-Bavulunu makyaj malzemesiyle dolduracağına bi çadırda sen getirseydin Alice.
Androe arabayı kullandığı icin yorgundu. Arkadaslarının ısrarı üzerine arabaya dinlemeye gitti.
Moon:
-Çadırı ben kurarım Greece sen git odun topla
-Hayır ben çadırı kurarım Moon sen odunu topla!
Araya Narnia girdi.
-Tamam,tamam biz oyunları toplamaya gideriz.
Cloudy:
-Alice sen istersen Androe'nin yanında kal istersen.
Androe ve Alice' nin uzun süren bir ilişkisi vardı. Narnia ve Cloudy onların ilişkisine özeniyorlardı.
Alice minibüse gitti. Androe' nin masum duyurusundan etkilenip dudağına bir öpücük kondurdu. Androe henüz uykuya dalmamiştı. Alice' i kendine çekerek sarıldı. Birlikte uyumaya koyuldular.
Kızlar ormanın içine ödün toplamaya gidiyorlardı. Cloudy:
-Moon hakkında ne düşünüyorsun?
-Şey.. ben .. a-aslında .. bilmiyorum
-Yapma Narnia herkes her şeyin farkında. Greece bile..
-Ne demek istiyorsun?
-Moon ile birbirinizi seviyorsunuz dahası Greece senden hoşlanıyor.
-Saçmalama Cloudy dört yıldır beraberiz böyle bir şey soz konusu bile değil
Konuşma yarıda kesildi.
-O seste neydi?
-Narnia sen iyice paranoyak oldun. Bir şey yok kedidir o kedi !
Diyerek iğrenç bir espri yaptı.
Hızlı bir şekilde geri döndüler.
Greece ve Moon çoktan çadırı kurmuşlardı. Greece:
-Eksiksiz Alice nerde yoksa yolda gelirken Alice' yı kurda mı kaptırdınız?
-Ha-ha-ha çok komiksin Greece böyle çok üst düzey esprileri nereden buluyorsun? (!)
Cloudy:
-Aşıklar arabadalar
Moon:
-Moon ne yapıyorlar acaba
Diyerek kıkırdadı
Narnia:
-Of Moon igrencleşme dedi ve gözlerini devirdi.
-Cesareti olan o arabaya gidip Alice ve Androe' yı cağırsın ateş yakıp yemeği hazırlayalım.
Greece:
-O zaman ben uyandırayım!
O kendini bilmez yakışıklı gülümsemeyle arabaya yöneldi.
Greece slikpnot'tan bir şarkı açarak Alice ve Androe' yu korkuttu. İkiside olduğu yerden yere düştüler.
-Tanrı aşkına öldük mü? dedi Alice. Androe ise:
-Hayır geldik geldik! Diyerek afallamıştı.
-Ohooo yemek yiyeceğiz, aç kalmak istemiyorsanız o koca kıçınızı kaldırın!
-Of tamam geliyoruz Greece!
Ateş çoktan yanmış sucukları kızartmışlardı. Hemen yemeğe koyuldular. Narnia:
-Bu kadar acıktığımı hatırlamıyorum.
Greece elinde gitarla ateşin etrafına oturdu. Moon alaycı bir bakışla içinden "her zaman bir artistlik yapar zaten "diye geçirdi.
Greece seether-pass slowly şarkısını söylemeye başladı. Gözleri Narnia' daydı. Ona bakarak şarkıyı devam ettirdi. Moon sinirlenip yerinden kalktı ve Greece' e bir yumruk indirdi.
-Bu lanet olası bakışın için!
Narnia şaşırmış bir şekilde Greece' in kanayan burnuna baktı.
-Buraya bunun icin gelmedik Moon. Gecemizi mahvetmeye hakkın yok. Ne yaptığını sanıyorsun?
-Sana bakışını görmezden gelemezdim. Hala Greece'ın farkında değil misin ? Bu kadar saf olma.
Greece bütün olanlardan zevk alarak alaycı bir tavırla sırıttı.
Narnia:
-Yeter artık
Diyerek ormana koşmaya başladı.
Cloudy:
-Narnia!
Greece Narnia' nin peşinden koşmak icin kalkarken Moon kolunu sıktı.
-Sakın deneme bile!
Moon Narnia'nin peşinden koşmaya başladı.
-Narnia! ... Narnia! ... nerdesin ... Narnia!
O sırada Narnia dizlerini karnına çekmiş bir ağacın altında oturup düşünüyordu. Moon sessizce yanına oturdu.
-Özür dilerim böyle olsun istemezdim fakat dayana ...
Cümlesini devam ettiremedi bu sözlerin hiçbirinin önemi yoktu. Narnia' a sıkıca sarıldı. Narnia kendini güvende hissetmişti. Sonsuza kadar Moon' un kollarında kalmak istiyordu.
-Biraz dinlenmeye ihtiyacımız var. Yarin zor bir gün bizi bekliyor.Çok geçmeden çadıra geri döndüler. Herkes çadırında uykuya daldı. Saat gecenin üçü, Narnia ürkütücü bir sesle uyandı. Sanki motoru bozuk bir araba geçiyordu. Narnia çadırdan çıktı. Inanamıyordu. İşte o ... o rüyasındaki otobüstü. Kaputun önünde olan kurt sembolü o otobüs olduğunun kanıtıydı. Dehşete kapılıp çadıra koşarken takılıp düştü. Dizi kanıyordu.
Bütün bu olanların kâbus olmasını dileyip kanayan dizine aldırmadan yattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Bus (Son Otobüs)
Mystery / ThrillerÜç dostun oluşturduğu bu hikaye, üç farklı beynin ve üç farklı kurgunun sentezi sonucu şekil almıştır. Narnia rüyasında kaybettiği kolyenin uyandığında da boynunda olmadığını farkeder.Bunun üzerine bazı ipuçları aramaya başlar.Sıradan sandığı bu o...