1- Sıradan

81 17 134
                                    

Gecikmem ile ilgili duyuru paylaşmıştım. Beklediğiniz için teşekkür ederim.

Bu gün geldiği için çok mutlu ve heyecanlıyım. Bu kitabı ilk deneyimim olarak sayıyorum. Umarım okuyan herkes keyifle okur.

Satır arası yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz. Yorumlarınızı merak ediyorum. Sona bıraktığım soruları cevaplamanız rica edilir, ben tarafından.

Neyse çok uzattım. Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın. :)

Unutmadan söyleyeyim. İlk okuyacağınız cümle bana aittir.

Altta ki not;
Gelecekte ki bölümler ve okuyucular için yazılmıştır .

Not> Spoiler yazmayın ve eğer yazacksanız büyük boşluklar bırakarak yazın. Aksi takdirde okuyucular rahatsız oluyorlar.

Spoi içeren yorumları sileceğimi belirtmek isterim.

Keyifli okumalar:)

Tarih: 05.04.2022

Medya: Duru Özden.

"En parlak güneş bile söner ve yerini karanlığa bırakır." diye sonlandırdım okuduğum kitabı. Kitap okumak bu hayatta ki en güzel şeylerden biri olabilirdi. Bulduğum her fırsatta kitap okurum. Bu da bulduğum en nadide fırsatlardan biriydi.

Okuduğum Okuduğum kitap bittikten sonra baş karakter hayatımdan çıkmış gibi üzülüyorum. Hele kendimi kaptırdıysam ki her zaman kaptırırım.

Kitabım bittiğine göre şimdi sırada altını çizdiğim cümleleri defterime yazmakta idi. Altını çizdiğim cümlelerden hemen hemen en güzeli; "Bazen en iyi seçim vazgeçmektir." bu cümle nedense çok hoştu. En başa o cümleyi yazdım.

Ablamın içeri girmesi ile elimdeki kahveyi çalışma masasına bıraktım. Kapıyı kapatırken "Kitabın bitti mi?" diye sordu. Yüzüne bakmadan kafamı salladım.

Eniştem ile akşam yemeğine gelmişlerdi . Onları karşıladıktan sonra direkt odama geçmiştim.

Büyük ihtimal beni yemek için çağırmaya gelmişti.

Pencerenin önündeki dönen beyaz koltuğa oturdu. Tüm bedenimle ona döndüm. Bir şeyler konuşmak istemese oraya oturmazdı.

"Bu aralar her zamankinden daha içine kapanık gibisin." bağdaş kurdu. Söylediği şeyi es geçtim. "Yemek hazırsa gidelim. " dedim ve ayağa kalktım. gözlerini bana diktiğinin farkındaydım. Kapı kolunu indirip, odadan çıktım. Arkamdan bir şeyler mırıldandı, kesin şikayet ediyordur.

Her gün düzenli olarak inip çıktığım merdivenlerden indim. Büyük salonda her zamanki gibi derin bir sessizlik mevcuttu. Aynı sessizlikte sandalyeye oturdum. Babamın gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. "Geç kaldın?" gözlerimi yüzüne çevirdim. "İşim vardı" iç geçirdi.

"Yine o ap*al kitapları okuyordun değil mi?" elindeki çatalı sertçe masaya fırlattı. "Ben sana bir daha o saçma kitapları okumayacaksın demedim mi? Derslerine odaklan, abin gibi başına buyruk mu olacaksın?!" öfkeli yüzüne ve yaptıklarına bakıyordum. Cevap vermeden sandalyeden kalktım.

Merdivenlerin yolunu tuttu. Arkamdan bas bas bağırıyordu. "Buraya gel! Hep siz şımartıyorsunuz bu kızı!"

Nereden geldiğini bilmediğim çığlıklar zihnimde dolanıyordu. Çalışma masamda duran kulaklığımı ve telefonumu elime aldım. Rastgele bir şarkı açtım. Sanırım zihnimdeki çığlıklar artık daha az geliyordu.

~Seçkin~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin