5: Video

860 45 40
                                    

Recep yaklaşık 2 saattir baygındı ve dışarıda kıyamet koypuyordu resmen.

Elektrikler hala gelmemişti, ben de yaktığım mumlarla koltukta pinekliyordum. Uykum gelmişti ve neredeyse uyumak üzereydim.

Esnediğim için gözümden akan yaş kafamı koyduğum yastığı ıslatırken gözlerim kapanmak üzereydi.

Ama başını tutarak yerinde doğrulamaya çalışan korkak tavukla uyuma hayallerim yalan olmuştu.

"Off, başım çatlıyor."

Kapanmamak için direnen göz kapaklarımın arasından gördüğüm kadarıyla doğrulup arkasına yaslandı ve bir eliyle başını ovalarken diğerini kendi beline sardı.

"Su getirsene." dediğinde zaten açmadığım gözlerimi kapatarak birkaç kere devirmeme engel olamadım.

"Kalk kendin al."

"Tekrar bayılmamı istemiyorsun herhalde?"

Bu sefer oflayan ben oldum. "İçme kardeşim o zaman. Bir sus artık."

"Duru su getirir misin?" diyince ciddi olup olmadığını anlamak için gözlerimi açıp ay ışığının el verdiği kadarıyla yüzüne baktım. Bir şey görülmediği için ben de doğrulmuştum.

"Oha ya. Sen ricada bulunabiliyor muydun?"

"Genelde değil."

İçimden söverek zar zor ayağa kalktım ve basamakları çıkıp tezgahın üstündeki bardağa su doldurdum.

"Ağrı kesici de getirsene."

"Yok ağrı kesici falan. Acı çekeceksin biraz kusura bakma."

Su bardağını masaya bırakarak koltuğa oturdum. Odada göz gözü görmemesine rağmen ben onun suyu içerken yukarı aşağı hareket eden adem elmasını görüyordum. Gözlerimi önüme, dış kapının olduğu tarafa doğru çevirdim.

"Saat kaç?"

Telefondan saate baktığımda hala geç olmadığını fark ettim. Elektrikler gidip hava kararınca ve yarı uykuluyken benim için zaman kavramı yok olmuştu resmen.

"Sekiz buçuk."

"Akşam mı?"

Bu çocuğun saçma soruları ne zaman biterdi tam olarak?

"Evet. Akşam."

"Sen rahatsız mısın?"

Kafamı çevirmeden bir süre ona baktığım için gözlerim acımıştı.

"Pardon?"

"İnsanı korkutmak nedir ya? Deli misin nesin?"

"Nerden bileyim bu kadar korkak olduğunu? Bayılıverdin işte."

Sinirle güldü ve kafasını iki yana salladı.

...

Yarım saat daha geçmişti. Saat dokuza geliyordu ve biz koltukta öylece oturmuş, tek kelime etmeden zamanın geçmesini bekliyorduk.

Başımı, kendime çektiğim dizlerime dayayarak gözlerimi kapatmış, sabit durmaya çalışıyordum.

Ortamda hiçbir ses yoktu, sessizdi ve sıcaktı. Gerçekten uykum gelmişti ama o buradayken odama gidip uyuyamazdım değil mi?

Ben de bu yüzden, bir daha uyandırılmamayı dileyerek koltuğa uzandım.

...

Gözümü açtığımda hala salondaydım. Güneş çıkmasa da gün ağarmıştı.

[✓] Rude Boy¹ - ReckolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin