Genç çocuk ellerine baktı. Elleri kana bulanmıştı. Genç kirlenmişti artık. Ona öyle bir leke sürülmüştü ki ne kadar yıkarsa yıkasın o leke temizlenmeyecekti. Bileklerine baktı. Kelepçe bileğini sıkıyordu. Canı yanıyordu, kalbi acıyordu belki de. Tekrar yağmur bastırdı etrafı. Yongbok kardeşinin cansız bedenine baktı. Üşememesi için hırkasını örtmüştü genç. Hala üzerindeydi. Kardeşinin eline baktı. Abisinin hırkasının üzerine elini koymuştu. Yüzü hala gülüyordu. Kardeşini ilk defa tebessüm ederken görüyordu. İlk ve son görüşü olmuştu.
Aradan 3 yıl geçmişti. Ara sıra mahkemeler oluyordu. Delil yetersizliğinden mahkeme erteleniyordu. Yine atıldığı hücrenin normal bir akşamıydı. Mahkumlardan aldığı sigarasını yaktı. Zifiri oda gencin sigarası ile azda olsa aydınlanmıştı. İçi üşüyordu. İçtiği sigarayla ısınmaya çalışıyordu. Bir sigara daha yaktı. O bitince bir sigara daha, ve bir sigara daha. Gencin yüzündeki çiller soluyordu. Göz altı morarıyordu. Yongbok hastalanıyordu. Ellerindeki yıllardır gitmeyen kan kokusunu sigaranın dumanı bastırıyordu. Alışmıştı artık. Dışarıda ya da içeride olsun bu lekeden kurtulamayacaktı.
Hücrenin kapısı sert bir şekilde açıldı. Gelen kapıda nöbet tutan polisti.
"Lee Yongbok, ziyaretçin var"
3 yıl sonra günlerdir duymak istediği şeyi duydu. Babası mı gelmişti? Yoksa üvey annesi mi? Kim gelmişti? Buraya onu ziyaret etmek için değerli kılan şey neydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahkum . Hyunlix
FanfictionYağmurlu bir havada evden kaçan üvey kız kardeşini aramak niyetiyle kendini dışarı atan bir genç, düştüğü hapishanede bir avukatla tanışır.