Tahmin edin ne oldu. Tahmin edin en bahtsız şeyler kimin başına gelir. Tahmin edin kimin en güzel anları mahvolur? Hepiniz sen sen sen dediniz.
Evet BEN. Ben bahtsızlar kraliçesi Buket Bahtsız. En bahtsız şeyler benim başıma gelir. Sınav esnasında bir tek benim tek kalan ucum kaybolur. Arkadaşlarım buluşacağında hep hasta olurum, çöpe attığım şey bir gün sonra bana lazım olur bunlar beni ben yapan şeylerin 304040304de biridir.
(1/304040304 matematiği olmayan arkadaşlar için) 4. Sınıf matematik dersi :)
Neyse devam edelim. tam gördüğüm mavi gözlü, kıvırcık sarı saçlı dünya hot'ı erkeğe ismini soracaktım tahmin edin ne oldu. Benim yarıeski kankitolarım içeri kahkahalarla daldı. Bu kahkahayı nerede görsem tanırım. Beni mutsuz etmek için biz sensiz de okay iz aşkm vibe ları vermeye çalışıyorlar. Ve bana çarpıp içeri daldılar. Ben de yere düştüm. Bana bir iki laf attılar sonra sınıfın en arkasında kendilerine üçlü sıra kaptılar. En arka bizim her zaman idealimiz olmuştu ama onlara bu sefer çok kırıldım. Demek ki onlar da benimle dış görünüşüm için kanka oluyorlarmış. O yüzden bu sefer onların yanında değil gördüğüm uzun boylu yakışıklının yakışıklısı erkeğin önündeki sıraya oturdum.
Tek amacım kıvırcık saçımı görmesiydi. Yeni aldığım dyson saç maşası o kadar güzel ki 3 gün duruyor (sponsorumuz dyson kxcgodf) ve çok doğal duruyor.
Sonra uzun boylu yakışıklının yakışıklısı çocuk beni kibarca dürttü. Tabi korktum ama hemen arkama döndüm. Yemyeşil gözlerim korkudan büyük görünüyordu. Kibarın kibarı bir ses tonuyla bana "Merhaba, bakışmamız yarım kalmıştı. Sanırım tanışmak üzereydik oradan devam edelim." ben sesim titreyerek "evet sanırım öyle olmuştu değil mi" diyerek çok cringe bir şey yaptım. Evet cidden bunu söyledim. Çok yakışıklısın falan diyebilirdim filimlerdeki gibi. Ama zaten filimlerdeki hayatı yaşayamayacağım hiçbir zaman bari filimlerdeki replikleri de söylemeyeyim yani. "bana adın ne" diye sordu. Sesi o kadar rahatlatıcı geliyordu ki sesini kaydedip terapi niyetine bütün gün dinleyebilirim. "Kezz... Buket" sonra yüzü şaşkın yüz ifadesine döndü ve "KezBuket mi?" yanlış anlaşılma korkum olduğu için olayları daha da batırdım. "Evet yani şey hayır yok evet evet yok çok pardon hayır demek istemiştim. Sadece Buket. Düz Buket" çok şakacı birine benziyordu ki hemen "Tamam düz Buket tanıştığımıza memnun oldum" dedi. Bu şakayı muhtemelen benim stres oluşumu anlayıp yapmıştı.
Ve ona adını sormayı unuttum. O da ben sormayınca söylemedi. Hem de o öyle dedikten sonra absürd bir şekilde ders ne zaman başlıyor dedim. Böyle mükemmelin 100 kat mükemmeli seviyesinde birine konuşmayı devam ettirmek için bunu söylemek yüzde kaç uygundu, hesaplayınız.
%0 Welcome to 7th Grade Math Yüzdeler Konusu.
Sonra yaklaşık 1.63 boyunda gözlüklü siyah kıvırcık saçlı papyon takan beyaz takım elbise giyen bir hoca geldi. Hoca nedense hayatımda gördüğüm hocalardan çok farklıydı. Hem de çok. Hem de içeri zıplayarak girdi ve çantasını sallaya sallaya ve en garibi ise Şarkı söyleyerek girdi (lalalalala diye)
içimden "yazık ya hoca sanırım çocukluğunu yaşayamamış" dedim ve sonra hocanın gür sesiyle irkildim ve sınıfın %89'unun dolduğu farkettim. Hoca kendini tanıttı.
"Merhaba ben Edebiyat hocanız Beyit. Bana kısaca Bay Beyit diyebilirsiniz. Arkadaşlar yani hocama falan girmeyelim ne resmilik bu sanki ortaokuldayız. Bana Bay Beyit diyeceksiniz. Demeyen olursa disiplin. Bakın çocuklar ben hayatımda sadece 23 öğrenciyi disiplene gönderdim. Ve bunların ortak nedeni ise bana hocam demeleriydi. Ağızlarından kaçtığını iddia ediyorlardı ama yine de onlara tutanak tuttum hocaya hakaretten. HOCA CAMİDE OLUR OKULDA DEĞİL! Kusura bakmayın biraz yükseldim bende tansiyon şeker ve sinir var. Neyse konumuz şu an bu değil. Ben Beyit, edebiyat hocanızım. Çok ödev veririm az sözlü yaparım. Sınıfta uçak veya gemi uçuranı ben de pencereden uçururum baştan söyleyeyim."
Sınıftan gülüşler yükseldi ve Hoca Beyit ses tonunu tekrar yükselterek "Aham aham ıhım ıhım şimdi derse başlamadan önce size bir ödev vermek istiyorum. Bu ödev birinci dönemin karne notunuzu doğrudan etkileyecek. "Arkadaşım Öğretmen" kitabını okumanızı istiyorum, merak etmeyin kısa bir kitap. 5 gün sonra yani cumartesi günü kitabı okumuş ve 20 sayfalık özet çıkarmış olmanızı arz ediyorum."
Abuziddin Bora hemen atıldı "Hociiim değill bayyy Betil pardon hocimmm ayyy bayy Beyit, acaba kitap kaç sayfa?"
hoca cool bir bakış attı ve
"Abuzzitinciğim Boracığım cığım cığım sen böyle şeyleri hiç dert etme ilk günde 13095 sayfalık kitap vereceğimi mi sandın canım? Bende öyle bir tip mi var? Varsa söyle yani çekinme. Soruna cevap vereyim. Kitap 16 sayfa her sayfada iki cümle var. İlkokul kitapları gibi..."
abuziddin bora ve sınıftaki diğer kitap okuma hate club üyelerine bir rahatlama geldi. Kitap kurdu
Merve'nin gözleri adeta yerinden fışkıracak kadar açıldı ve bağırarak
"HOCAM BİZ ARTIK LİSEYE GEÇTİK BİZ NİYE BEBEK KİTAPLARI OKUYORUZ BEN 1. SINIFTAN BERİ HER GÜN BİN SAYFA KİTAP OKURUM PRENSİP MESELESİ LÜTFEN HOCAM BİZE BEBEK MUAMMELESİ YAPMAYIN BİZ ARTIK 14-15 YAŞINDAYIZ LÜTFEN HOCAM DAHA FAZLA SAYFALIK KİTAP VERİN!"
Sonra Abuziddin Bora öksürdü ve ayağa kalktı yavaş yavaş Merve'nin sırasının yanında doğru yürümeye başladı. Merve korkuyla arkaya arkaya yürüyordu ama gidecek yeri kalmadığında Abuziddin Bora onu köşede sıkıştırdı ve
"Demek sen ha? Demek sen... demek sen her gün 1000 sayfa okuyorsun. Artık okuyamayacaksın sanırım" diyip Merve'nin 35.439,11 TL'lik Tom Ford Gözlüklerini yüzüden asılıp kırdı. Hem de tek bir hamlede.
Merve ağlamaya başladı hoca görmedi çünkü o sırada instagramdaki Betül adındaki sevgilisiyle mesajlaşıyordu ve lise aşıkları gibi gülümsemekle meşguldü. Merve ağlamaya başlayınca Merve'ye ne olduğunu sormadan gözyaşlarını silmeye tuvalete gönderdi.
Bütün sınıf Abuziddin Bora'nın gücünü öğrenmiş oldu bu yüzden kendilerine zarar vermelerinden korktukları için ne Merve'yi Abuziddin Bora'ya karşı savunabiliyordu ne de ona kızabiliyorlardı.
Merve dönünce ve Bay Beyit sevgilisiyle mesajlaşmayı bitirdikten sonra "Merveciğimin isteği üzerine okuyacağınız kitabı değiştiriyorum. Yine sayfa sayısı az ama daha başka bir kitap. Okuyacağınız kitap Ponniyin Selvan. Kendisi son teknoloji bir kitaptır. 1649 yılında yayımlanan roman 13095 sayfa ile dünyada yazılmış en uzun romandır. Kitabın yazımı üç yıldan fazla sürmüştür."
Bunu duyar duymaz Abuziddin Bora kalp krizi geçirdi.
cidden geçirdi.
Ama gerçekten geçirdi ve yoğun bakıma alındı.
Bu yüzden de herkesin okuduğu ve 20 sayfa özet çıkardığı bu kitabı okumadı ve cumartesi günü kitap özetini getirip sunmadı. Adamın hayattaki şansına bakın ama bu şans o kadar uzun sürmeyecekti. Kalp krizi geçirip 13095 sayfalık ödevden yırtıyorsunuz vay beeee...
ama hocanın Abuziddin Bora için kötü haberleri vardı ve iyileşir iyileşmez kitabı bu sefer 3 günde okutup 40 sayfalık özet yazdırmayı planlıyordu.
Henüz yoğun bakımda kalp atış ritmi henüz düzleşmemiş olan Abuziddin Bora bunu duyunca kim bilir beyin sarsıntısından komaya mı girecekti?...