H I S H O

51 7 24
                                    

Aman yarabbi, üçlü piç sırıtması.

...

Ayrık ve berbat ama iyi hissettiren yazılar.

...

"Ve bazen." dedi çatalı gözüme sokarcasına sallayarak. "Gerçekten insan dövmeyi bırakmamız gerektiğini düşünüyorum."

Çatalı ona doğru salladım bende. Savaş ister gibi. "Kickboksa yazıldığını gizlemek için şiddete karşıyım ayaklarına girmeyi bırak, Sehun. Seninle birlikle insan dövüyorum."

Güldü.

"Ve bazen." dedi ve çatalı çimlere sapladı. "Atalarımın çok güçlü bir ırk olduğunu düşünüyorum."

Kaşlarımı çattım. "Nasıl güçlü?"

"Balık adam gibi değil, Junmyeon." Diye sızlandı. Aklımı okumasına güldüm. "Balıkları seviyoruz evet ama onlar değil süt çocuğu. Sanki vampir gibi ama onlar gibi de değil."

"Vampirler klasik zaten."

"Aynen öyle."

"Bu gezegenin bir asır önceki yok olmuş ırkının süper hiper insanlar olduğunu biliyoruz zaten. Ve Chanyeol bana üç gün önce kilisede kafasına düşen kitabı getirdi. Tarih kitabıydı. Bu gezegenin önceki ırkı çok uzak bir geçmiş değil ve hala o ırkın torunlarının çocuklarının aramızda dolaştığını yazmışlar. "

"Acaba benim atalarım olabilir mi?"

"Bilmem." dedim. Sonra aydınlanmıș gibi ona döndüm ama kalbim sıkıştı. "Belki de bay baban küçükken dişine altın yaptırdı çünkü sen özel bir çocuksun. Atalarının güçlerini taşıyan son torun. Bu yüzden değerlisin."

Gözlerini kocaman açtı ve güldü. Sehun benim böyle uçuk hayal ve senaryolarıma hep inanırdı. Bana inanan tek insandı.

"Olabilir. Ama sanmıyorum. Daha çok Chanyeol bana atalarının özel güçlerini alan bir pezevenk vibeı veriyor."

"O da olabilir ama sende."

"Babam dișlerimi altın yaptırdıktan yani ben dört yaşına bastığım günün ertesi günü öldü, bunu biliyorsun. Sonra büyükbabamla yaşamaya başladık ve o bana byun ırkının bu gezegene yerleşen ilk ve süper huper ırk olduğunu söylemişti."

"Bay büyükbaban bir ayyaștı."

"Ayyașlar her zaman doğruları söyler."

"Yetmiş yaşındayken bile üç kere evlendi bu yüzden on yaşında amcan var."

"On yaşında olan halalarım da var ama gezegenden taşındılar."

Sessiz kaldım. O da sessiz kaldı ve gelecek olan aydınlanmayı bekledi.

"Ve amcam da..."

"Oh piç gülüşlü Jongin."

"Oh, aferin evlat. Zeki bir balıksın. Benden bir dayak kazandın."

Sinirle kafamı yıldızlara çevirdim. Lanet kalp. Çok ağrıyor.

"O piç gülüșünden anlamalıydım."

"Üzgünüm... Biliyorsun sanıyordum."

"Sehun, Jongin senin amcan."

"Ne yapabilirim... Büyükbabam işte.."

Gözüme çok tatlı görünüyordu. Bu yüzden nefesimi tutup, gözlerimi kapatıp bir anda Allah ne verdiyse dudaklarımı yapıştırdım mükemmel suratına. Hedefe ulaşamamıștım ama yanağını tutturmuştum.

annem erik marmelatı yapmıș/ hunho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin