Real End...

120 12 52
                                    

Alternatif son. Bölüm angst değildir. Angst bitirmek isteyen burada bırakabilir.

Sakusa yine gözlerini yanlızlığa açtı. Bomboş, sessiz, hissiz bir evde yaşıyordu artık. O yoktu. Evin neşesi, her şeyi burada değildi. Onu çok özlüyordu. Nasıl kıymıştı kendine. En ufak bir acısında kendi kendini yerken o nasıl ölmek istemişti? Asıl soru ölmek isteyecek kadar ne yaşamıştı? Bunca şeyi yaşarken o neredeydi.

Aynaya bakmıyordu Sakusa. Utanıyordu kendinden, benliğinden tiksiniyordu. İşler buraya gelmeyebilirdi. Her şeyi, bunca acısına rağmen sahte gülücüklerle gezmek zorunda kalmayabilirdi.

Aklındaki düşünceleri def etti siyah saçlı beden, ne kadar başarabilirse artık. Güçlü olmak zorundaydı. Kısa bir duş alıp hazırlandı. Antremana gitmesi gerekiyordu. Uzun zaman ara vermesi ve sonrasında kendini maçlara verememesi gerilemesine sebebiyet versede çalışması lazımdı. Söz vermişti.

Sonunda antremanı bitmişti. Her gün olduğu gibi yine rotası aynıydı. Her zaman gittiği çiçekçiye gitti. Minik bebeğinin en sevdiği çiçeği almaya. Atsumu en çok papatyayı severdi. Öyle nadir özel şeyler istemezdi. Papatya herkesin ulaşabileceği saf ve narin bir çekti ona göre.

Dükyanın sahibi yaşlı adam çoktan demetini hazırlamıştı. Tam yirmi dört papatya. Atsumu'yu temsil eden yirmi dört papatya. Yaşlı adam Sakusa için üzülüyordu. Bir yandan da böyle sevdiği için gurur duyuyordu. Sakusa başından geçenlerden bahsetmişti ona. Bu genç yaşlarında çok şey yaşamışlardı.

Sakusa yol boyu tıpkı ona sarılıyormuş gibi sarıldı papatyalara ama incitmemeye dikkat ediyordu. Ona sarılana kadar bunlarla idare etmeliydi.

Varmıştı sonunda. Kapısında öylece durdu ve bir müddet içeriyi izledi. Eskiden ne çok korkardı buradan. Şimdi ise en sevdiği buradaydı. Her şeye rağmen gülümsedi, onu görecekti.

Daha fazla dayanamadı ayrılığa. Koşar adımlarla içeri girdi. Asansörü beklemeden üçer beşer adımlarla merdivenlerden çıktı. Sonında buradaydı. 725 numaralı odada. Kalbi ağzında atıyordu resmen. İlk gün ki gibi...

Yavaşça girdi içeri. Oradaydı her şeyi, oradaydı minik bebeği, oradaydı sevdiği. Tekli koltuğunda oturmuş voleybol dergilerine bakıyordu. "Bebeğim" Minik beden duyduğu sesle kapıya çevirdi gözlerini. Gördüğü bedenle kocaman gülümsedi.

Sakusa evde yalnızlığında ne kadar mutsuzsa, burada o kadar mutluydu.

Sakusa içeri girip kapıyı arkasından kapattı. Sevgilisinin yanına gidip dizlerinin üstüne çömeldi. Minik bedenin ellerini avuçları arasına alıp öpmeye başladı. "Bu gün nasılsın bakalım!" Sakusa'nın neşeli sesi Atsumu'yu daha da mutlu ediyordu. "Bu gün doktor kontrole geldi. Tedavinin olması gerektiği gibi, hatta daha hızlı gittiğini söyledi"

"Bu harika bir haber" deyip güldü Sakusa. Minik beden minnetle "Hepsi senin sayende" dedi. "Sen iyi ol ben her şeyi yapmaya hazırım. Sen benim her şeyimsin güzelim" Atsumu kollarını açıp sevgilisinin ona sarılmasını bekledi. Sakusa ise onu çok bekletmeden kollarının arasına girdi.

Uzun süren sarılma faslından sonra Sakusa ayrıldı. Küçük masanın üstünde duran vazoya ilerledi. Dün aldığı papatyaları çıkartıp yerine yenilerini koydu. "Omi! Her geldiğinde çiçek getirmek zorunda değilsin" Sakusa omuz silkip sevgilisinin yanına döndü.

Atsumu'nun yüzünün düştüğünü gören beden endişeyle "ne oldu Tsumu? Bir sorun mu var?" "Her şey güzel gidiyor ama bacaklarım..." Sakusa derin bir nefes aldı. "Atsumu bana bak. Sen nelerin üstünden geldin şu ana kadar. Çocukken gördüğün tedavi, o iğrenç günden sonra komada kalman, şimdi yeniden hastalığını yeniyorsun. Hem doktor kalıcı bir şey olmadığını söyledi unuttun mu? Fizik tedavi göreceksin ve tamamen iyileşeceksin. Her şey eskisinden bile güzel olacak. Hem unuttun mu? Biz milli olacağız daha. Beraber Japonya'yı zirveye taşıyacağız!"

Atsumu dolu gözleriyle gülümsedi. "İyi ki varsın Omi" "Sen de iyi ki varsın Tsumu"

Sonrası ise her şeyi unutup geçirdikleri güzel zamanlardı. İşte her günleri böyleydi. Çok yaraları vardı ama sarmanın yolunu bulmuşlardı. Kendi yaraları için uğraşmıyorlardı. Atsumu Sakusa'nın, Sakusa Atsumu'nun yaralarını sarıyordu ve iyileşiyorlardı.

Gece bitmişti. Şafak vaktiydi. Günü gelecek güneş parlayacaktı. Artık sonraki gece onları korkutmuyordu. Çünkü birbirlerine sahiptiler.









TANRIM SİZ BANA BÜYÜ FALAN MI YAPIYORSUNUZ

Bİ İZİN VERMEDİNİZ Kİ ANGST BİTİREYİM

HAYIR KIYAMIYORUM DA ÜZÜLMENİZE

ALIN SİZE MUTLU BÖLÜM. ALIN BAŞINIZA ÇALIN

Bok gibi oldu gibi ama neyse. Size fazla bile

Gidiyom ben hıh!!

Bu arada diğer kitaplarıma beklerim.

Tel'annas💫💫

ごめん [Sakuatsu]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin