"Sadece bugün güneş doğmasın istiyorum."Dedim sessizce.
"Yapamam, öğrenirler...Çok üzgünüm efendim" Büyücünün verdiği cevapla gözlerimi yumdum,biraz düşünmüş gibi yaptım
"Bu aptal krallıkta çürümeyi mi düşünüyorsun? Sen ve senin gibilerin bulunacağı tek bir krallık var. Legorya krallığı" Büyücü kadının gözleri parladı "Buraya bir misafir olarak girdim ama geleceğini düşünüyorsan beni dinlersin."Büyücü başını salladı ve arkasındaki kitaplığa döndü.
Bu zamana kadar Legorya ve Krallığı umurumda olmadı. İçimde büyüyen o öfke ,intikam cümlesi benim için bir sürü anlam taşır. İşte o intikam yüzünden kontrol hissi kaybolur,bugün doğmayacak olan güneş zaferime 2 adım daha ilerletecek ti. Sonu ne olursa olsun vazgeçmemek önemliydi benim için bense vazgeçmeyecek sonuçlarına katlanacaktım. Kısacası savaşı ben açıyordum kimin bitireceği belli değildi.
Bir büyücü hiç bir kişi gibi olamazdı, onlar sadece bir ülkede bulunurlar. Misafirlik edeceğim krallığı iyi seçmiştim .Üzgünüm Norlacs krallığı, siz dahil herkesi yakacağım,bazıları bitmekte olan krallıklarından vazgeçecek .Bunları uygulamadan en zor şey bir prenses yada kraliçe olmaktı, olacaktım, pes etmeyecektim çünkü ben yenilgiyi sevmem yenilmeyi kabul eden insanı hiç sevmem,önce kılıçlarımız birbirine değecek sonra kısa bir savaş, birinin boyunu gidecek. Bu sayede yavaş yavaş güç kazanacağım, olağan üstü bir olay gerçekleşecek hemde bu sabah yada gecemi demeliydim ben ona?
"Hazırladım efendim...Lütfen bu şey...aramızda kalsın" Elime verdiği iksir şişesini ve bir yaprağı aldım.
Söz vermek nefret ettiğim en kötü şeylerdi.
"Aramızda kalacak" Deyip açık bıraktığım saçımı elimdeki toka ile topuz yaptım sonrasında bana verdiği iksiri içtim.
Dışarı çıktığımda Dolunay bana gülümsüyordu, gel de beni büyüle diye,seve seve...
İksirin etkisi ile yaprak elimde hareket etti, elimi havaya kaldırıp 2 cümle söyledim yaprak yavaşça dolunaya çıktı arkasında hilal gölgesi bıraktı. Zafer gülümsemesi.
Zafer gülümsemesi çokça tanıdığım bir gülümsemeydi, Peki ya çizik bir gülümseme ne anlama gelirdi?
"İstediklerimin çoğunu elde ettikten sonra diğerlerinin ne önemi kalır."fısıldamam ufak bir çığlık oluşturdu kulağımda , bunu umursamadan arkamı döndüm ve yürümeye başladım.
LEGORYA
Soğuk şehir, hemde çok soğuk .Bugüne kadar gezdiğim hiç bir krallıkta bu kadar üşümemiştim. Üzerime giydiğim iddialı, sıfır kollu belinde işleme olan,diğer yerleri uzun tüllere sarılı olan mavi elbisemle yukarıdaki gecenin uyumluluğunu fark ettim. Gökyüzü biraz açılmıştı bunun büyüle alakası olacak ki koyu değil yoksa Legorya gecelerinin soğuk olduğu duyumunu alıyordum.
Legoryanın en lüks aracında hem krallıklarının yıl dönümü hemde sevgili velihadımız Pamire eş adayı bulacakları bir balo, bulabilirlerse tabi ki.
"Geldik efendim," beni bırakan şoföre yavaşça gülümsedim.Legoryanın en güzel manzarası olan bu görkemli şatonun önünde duruyordum.
Şatoya yürümeye başladığımda 2 şövalyeyle karşılaştım
"Ada Erkıran" dedim , Şovalyeler bana yolu gösterdiler
Şato çok güzel bir şekilde organize edilmişti, gözlerim açık etrafı izliyordum. Hafif müzik sesi etrafı sakin tutmuştu birbirleriyle sohbet ediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taç Savaşı
FantasyHedeflerinin, amaçlarının peşine düşen Ada, Legoryanın prensini büyüleyip tacı almayı düşünüyordu. Planlarını tersine çeviren Prens Pamir, onunla birlikte kötü krallıkları yıkıp büyük tacı almak istiyordu. Bakılırsa ikiside aynı amaç için savaşacakt...