minho'nun yattığı yerden başı dönüyordu. nefesi daraldığında hızla yataktaki sevgilisini yalnız bırakıp banyoya koştu. karanlık banyoya girer girmez lavaboya dayandı. birkaç haftadır gittikçe artan öksürük yine gelmişti. bazı geceler o kadar fazla oluyordu ki tıpkı böyle uykusundan uyanıyordu. öksürmeye başladığında bacaklarının gücü kesilecek gibi olduğundan elleriyle sertçe lavaboyu kavradı. her öksürüşünde bütün vücudu sarsılıyordu.
"sevgilim iyi misin..."
minho bir anda sevgilisi jisungu karanlık koridordan onu izlerken görünce irkilip olduğu yerde zıplamıştı. jisung "niye korkuyorsun bebeğim, benim işte" derken ışığı açarak minhoya doğru yürüdü. minhonun yanına gelip onun yüzünü yıkamak için musluğa uzandığında lavaboya sıçramış kanlar gördüğünde korkuyla gözleri açıldı. kafasını minhoya çevirince sinir ve korkunun verdiği gerginlikle sert bir mizaçla konuşmaya başladı
"minho bu ne...yeni mi oldu? yeter artık yarın hastaneye gideceğiz. beraber gideceğiz. bahane yok artık"
bu jisungun ilk söyleyişi değildi. minho bu geçmek yerine gittikçe artan öksürüğe yakalandığından beri birkaç hafta geçmişti. jisung da ilk haftadan beri minhoyu hastaneye gitmesi kendini kontrol ettirtmesi için ikna etmeye çalışıyordu. alt tarafı yapacağı şey bir öksürük şurubu kullanmak olacaktı değil mi.
jisung önünde kala kalmış minhoya baktığında içi yandı, çok sert giriştiğini fark edince vakit kaybetmeden sevgilisine sarıldı. lavaboyu hızla temizledi, içmesi için ılık bir su verdikten sonra da sevgilisini elinden tutup odalarına doğru yürüdü.
minho ne yapacağını şaşırtmıştı, kan görmeyi kendisi de beklemiyordu. içindeki eskiyi unutamayan minik bir tarafıyla bunu bekliyor gibi olsa da en azından jisungun bunu görme olasılığını hiç düşünmemişti bile. içine dolan huzursuzluk ile vücudunun soğuduğunu hissetti.
odaya girdiklerinde jisung dönüp, içini parçalayacak bir biçimde gülümseyerek ona bakınca soğuyan vücudu ısınarak hareketlendi. kafasındaki düşünceler buharlaştı. tam sevgilisini öpecek gibi ona uzanmak istediğinde kendini pis hissetti. jisungu ayakta bırakarak koşarak banyoya gitti, hızla ağızını fırçalayıp döndüğünde sevgilisi ayakta değildi. yatmış sevgilisinin üzerine atlar gibi, atladı yatağa jisungun yanına.
"yavaş olsana ayı. saat gecenin kaçı olmuş tch"
"bunu farklı sebeplerden dolayı söylesen daha hoş olurdu"
jisung minho'nun ne demeye çalıştığını anında anladı ve yattığı yerden ellerini utangaç mizacı yüzünden gögüslerine çekerek gülmeye başladı. minho jisung'un tam üzerine geçip, sevgilisi gülerken ona öpücükler verdi. minho'nun hareketlerine dayanamayıp karşılık verdiğinde kendini saldı jisung. minho onun güzel boynunu öptü. jisung sevgilisinden daha iyi öpücükler alabilmek için kafasını yukarı doğru uzatıyordu. bir yandan elleri de araya girdiğinde minho her şeyi oluşuna bıraktı ve sevgilisiyle güzelce ilgilendi.
sabah kucak kucağa uyandıklarında jisung sevgilisinin kollarına daha sıkı sarılarak gülümsemişti. çıplak bedeninde minho'nun bedenini hissetmeyi her şeyden çok severdi. yıllarca kalabilirdi böyle, tam bu şekilde. minho için de aynıydı, önünde büzülüp daha da küçülmüş sevgilisini hiç bırakmadan kollarında sarmak isterdi sürekli.
minho önünde yatarken gülümseyen sevgilisinin kafasını öptü. jisung her zaman çok güzel kokardı, parfümünü sıkalı onlarca saat de geçse minho'nun daha önce benzerini hiç tatmadığı bir şeker gibi kokardı jisungun kendisi minhoya. öperken bir yandan o güzel kokuyu derince ciğerlerine çekmişti minho. sonrasında tutamadığı bir öksürükle sevgilisini bırakıp doğruldu yatakta. geceki gibi kan gelmesinden korkarken, bir yandan kollarını sıkıca ağızına dayamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 cigarettes || minsung
Fanfictionhan jisung ve lee minho birbirine aşık olan sevgililerdi. minho jisung'dan önce kanserin elinden kaçmıştı ama bunu kimse bilmiyordu. jisung minhoya kesinlikle çok aşıktı ancak minhonun sevgisi sorgulanacak bir biçime girdiğinde işin aslı minhonun ji...