Mono no aware, Xiaoven

B4-Düzenlendi!

Dondurma'mı alıp; Xingqiu, Chongyun, Albedo, Kaeya, Aether ve Xiao'nun yanına doğru gittik.

Kaeya alaycı bir ses ile "Küçük Tebeşir, dans da bu kadar iyi olduğu için ödüllendirsek mi?" dedi.
Albedo sinirli bir ses ile "KAEYA! Normal dans işte abartma. Ama ne ödülü?" dedi.
Bir anda Flört sesi ile "Hmm bilemicem, hoşuna giden bir şeyi biliyorum aslında?" diyerek Albedo'yu kolundan tuttu ve devam etti "Hava çok sıcak hadi hava alalım!" diye. Albedo da itiraz etmeden onayladı ve dışarıya doğru çıktılar.

Xingqiu ise muhteşem dans becerisi ile övünmekle meşguldü.

"Chongyun dans ederken çok utangaç oluyor! Bütün dans boyunca yüzüme bakmamaya çalışması daha komikti.. Ah Sevgili Chongyun, bu kadar utangaç olma.." dedi Xingqiu.

Chongyun da kızgın bir ton ile "Ah, tabii. Kendin adım bile atamıyorsun ama neyse. Bütün dansa ben yardım ettim?" dedi.

Yanfei ve Hu Tao ise daha neşeliydi. İkisi el ele tutuşup yanımıza doğru geldiler.

"Hey, hey! Çocuklar bilin bakalım kimin sevgilisi var!!" diye bağırdı Hu Tao heyecanlı bir ses tonu ile.

Xingqiu ise gülerek "Benim mi? Chongyun ne ara sevgilim oldun?" dedi.

Chongyun ise "Hayır, ama olabilirim?" dedi.

Xingqiu biraz boş boş baktıktan sonra "Ahah anladım şaka yapıyorsun.." dedi.

Chongyun hayır anlamında kafasını salladı. Ordan Yanfei "Çocuklar, biz Tao ile çıkıyoruz! Sizin de bilmenizi istedik!" dedi. Herkes heyecanla onları kutladı. Lumine'in gittiğini fark edip onun olduğu yere doğru gittim. Bar'a doğru gitmişti. Onun yanına oturdum, iki bardakla hemen sarhoş olmuştu.. Lumine'i uyandırmaya çalıştım. Bana sarıldı, sıkıca. "Venti gitme, gitme" diye mırıldanıyordu. "Seninleyim Lumine, gitmiyorum. Gözlerini aç." dedim. Korkmasın diye biraz daha kısık sesle söylemiştim. Gözlerini açıp "Venti neden bana inandın ki? Kalbim acıyor.." elimi tutarak göğsüne koydu ve devam etti. "Kalbim o kadar yanıyor ki anlatamam sana. Sana o kadar aşığım ki. Ben sana Xiao'dan önce de aşıktım. Eğer sana deseydim sevgili olur muydun benimle, sever miydin beni?" dedi. "Lumine, çok sarhoşsun. İyi misin?" dedim. Ağlamalı bir şekilde gülerek "Ahahah! İyi miyim? Sence? Ben sensiz olduğum her vakit kötü hissediyorum." Elimden tuttu ve kafasını gözlerime doğru yaklaştı. Elinde ki içkiyi işaret ederek "Görüyor musun? Bu içki senin gözlerinin yanında hiç. Ben her gün senin gözlerine sarhoş oluyorun." Elleri ile yanağımdan tuttu "Hâlâ deneyebiliriz? Değil mi? Umrumda değil Xiao'ya olan aşkın, sadece seni istiyorum." dedi. Belki de Xiao yerine başkası ile çıkmam iyi gelirdi. Derin bir nefes alarak "Emin misin? Bu daha çok acı vermez mi sana?" dedim. Elimden sıkıca tutarak "Hayır, vermez. İstediğim kişi sensin, sadece sen." Daha cevap
bile veremeden tekrar dudağımdan öptü. Bu gün o kadar çok temas etti ki parfümü üstüme sinmişti. Elimi Lumine'e doğru uzattım "Gel hava alalım iyi değilsin." dedim. Xiao da yanıma gelerek "Venti, Lumine iyi mi?" dedi. "Fazla sarhoş, hava alsa iyi olur." dedim.

Lumine ile beraber tekrar teras'a çıktık. Lumine kafasını sabit bile tutamıyordu. Kafasını omzuma doğru yasladım. Hâlâ uyanıktı, bana tekrar sarıldı ve uyuya kaldı.

Xiao ve Aether'ı öyle gördüğümü hatırlayınca gözlerim yine doldu, yanaklarım göz yaşlarım ile ıslandı. Neyim vardı böyle? Ah.. ben çok yoruldum. Aşk bu kadar yorucu olmamalıydı. Sonunu bile bile aşık olmam hataydı. Senden nefret bile edemiyorum, geri döndüğünde yine senin kollarına koşmak istiyorum. Benim tek mutluluğum sensin ve uzaklığın çok acıtıyor. Sen başkası ile mutlusun, ben ile hâlâ seni bekliyorum. Şaka gibi değil mi? Derin bir nefes aldım ellerim ile göz yaşlarımı sildim. Rüzgar hafifçe esiyordu. Yanaklarım üşüyordu.. telefonumun kamerasını açıp kendime baktım. Göz kızaraklığım gitmişti. Yavaşça Lumine'i uyandırdım.
"Lumine, hadi kalk gidelim." dedim. Lumine de "Hm.. Hm.." dedi. Elimi alnına koydum, ateşi vardı. Baya sıcaktı. Tedirgin bir ses tonu ile "Lumine ateşin var, kalk gidelim hadi!" dedim.