Bir sonbahar günüydü...
Ağaçlardan yapraklar dökülüyordu ve yerle buluşmak için rüzgarın dinmesini bekliyordu.
Yağmurun yağması için bulutlarda ufacık bir hareketlenme yeterliydi.
Bense annemin masumca elini tutmuş ve onunla birlikte parka doğru ilerliyordum.Annem ile banklardan bir tanesine oturuyorduk. Her zamanki gibi içimde parktaki oyuncakları denemek için çok güzel bir heyecan vardı. Çünkü sonunda tek başıma birşey başarmak bana güç katıyordu.
Sanki hiç çocuk olmamışımda hep bir yetişkin edasıyla başarılarım varmış gibi... Çocuklarda başarırdı ama engelli olan çocuklar bana göre başaramazlardı. Çünkü bana böyle öğretilmişti.
Bana birinin doğruları öğretilmişti, babamın doğruları. Sonuçta kimin doğrusu kime göre doğruydu, kime göre yanlıştı?
Herkesin kendine ait bir doğrusu vardı ve öyle kalmalıydı ama benim asla kendime ait doğrularım olmamıştı.Ben bunları düşünürken çok fazla dalıp gittiğimi fark etmiştim.
Çoktan annem çantasıyla kucağını kapatmış, kocaman açık olan gözleriyle bana doğru meraklıca bakıyordu."Hadi, sen git ve oyna. Ben buradan seni izlerim."
Ben tek başıma olmanın nasıl bir duygu olacağının şaşkınlığıyla anneme baktım.
"Tamam, merak etme. Sadece alışman için söylüyorum. Sonra tekrar birlikte oluruz olur mu güneşim?"
Annem bana sürekli güneşim derdi.
Bunu adım Güneş olduğundan dolayı değil,
Onun için karanlık evine güneş olarak doğmamdan dolayı derdi.
Ben başımı hafifçe salladım. Parkta oynadığım daha doğrusu oynayabildiğim iki tane alet vardı.
Bir tanesi kırmızı, bazı kısımları kırılmış bir kaydırak. Diğeri ise paslı sarı bir salıncak.O an salıncağa binmek istedim ama tek başıma kendimi sallayamazdım.
Bu yüzden annem ne kadar söylesede onu elinden tutup çekmeye başladım. O sırada çantası bankta kalmıştı. Çünkü beni asla bir saniye bile olsa bekletmek istemiyordu.Salıncağın yanına geldiğimizde beni salıncağa bindirdi.
Sallamadan önce son bir kez bana doğru eğildi ve konuşmaya başladı."Sadece kısa bir süreliğine anlaştık mı?"
O sırada elini bana doğru uzattı. Bende elimi ona uzattım ve böylece anlaşma tamamlanmış oldu.
Annem beni sallarken hep bana hikayeler anlatırdı. Yine o güzel hikayelerinden bir tanesini anlatıyordu ki bankta duran çantasını birden bir adam aldı ve kaçmaya başladı.
Annem o kadar derin bir hikaye ortasındaydı ki adamın hiç farkında olmamıştı.
Ben annemi uyarmak için onun elbisesini çekiştirmeye başladım.
Sonra durdu ve bana doğru eğildi."Ne oldu güneşim?"
Ben aceleyle bankı gösterdim, sonra annemin her zaman çantasını taktığı yeri de.
Annemin gözleri iyice büyüdü. Etrafa bakındı. Bunu yaparken benden birkaç metre uzaklaşmıştı.Hemen ardından beni yalnız bırakmak istemeyerek bana doğru geldi ve beni salıncaktan indirdi.
Elimi tutup hemen banka doğru gitti.
Ama artık çok geçti. Ortada ne çanta ne de yakınlarda bir adam vardı.Ben korku dolu bakışlarla bir banka bir anneme bakıyordum. Annemde durumumdan anlayarak beni sakinleştirmek için sanki hiçbir sorun yokmuş gibi davranıyordu.
"Güneşim benim... Sen şimdi sakın korkma tamam mı? Bak düzelteceğim ben herşeyi."
Annem benim sakinliğimi korumak için elinden geleni yapmıştı. Sonra da benim onun korkusunun dinmesini beklediğimi görünce konuşmaya başladı.